Gönderen Konu: Çaykaralıların eskı sozcukleri  (Okunma sayısı 3812 defa)

0 Üye ve 1 Ziyaretçi konuyu incelemekte.

Çevrimdışı ykral61

  • Banned
  • *
  • İleti: 1079
  • Rep Puanı: +36/-0
Çaykaralıların eskı sozcukleri
« : Mayıs 29, 2007, 06:38:33 ÖS »
Abanges: Beceriksiz, akılsız
Abli: Yelkeni yukarıda tutmak için kayığın serenine bağlanan ip
Abohomis Etmek: -apo ön eki –den uzağa anlamında Lazut yapraklarını (humi) sıyırıp çıkarmak
Abomolis: Zorlukla, son anda, -apo öa eki ve Yunanca molis zorlukla
Abore: zayıf, takatsiz, halsiz, fakir
Aboşimas: Ekili tarlanın yağmurdan zarar görmesi
Aboşkevaris: Çevreyi toplama
Abraş : İri yarı biçimsiz, çiçek hastalığına tutulmuş insanlara denilir
Absimon: Ateş
Absimat: Kıvılcım
Absimisa: Ateş böceği
Abstamlis: Düşürmek
Abuskal: İnsanın kendine iş edindiği şey
Adoha: İri, büyük
Afana: Bereketsiz, verimsiz, harap
Afgurmak: Havlamak, edepsizce konuşmak
Aftoz :Yar, sevgili, canan, maşuka
Agitmek : Götürmek, alıp götürmek
Agos, hagos: Sabanın tarlada bıraktığı iz
Ağirlık : Gelinlik, Gelin için yapılan eşya ve takı
Ağrem: Ekilmemiş tarla, yabani, ıssız,ayrio vahşi
Ağremilo : Yaban elması
Ağrembela: Yaban üzümü
Ağu : Zehir
Ahan : İşte ( Ahana, ahaniya şeklinde kullanılır)
Ahbun, Afgun : İnek gübresi, gübre
Ahriyan: Kötü yürekli, pis, zalim
Akamat: Verimsiz, boş, tembel
Akarina: Suyun akması, akım yönü
Alaf : Yulaf,hayvan yemi
Alahta: İneklerin yediği büyük yapraklı ot türü
Alaşa : Haşarı, yaramaz çocuk
Alaşa, Şimula: Horon oynarken söylenen çömel kalk komutu
Alata : Çam ağacı
Alaturbiya: Denize girmenin sağlığa yararlı olduğunu inanılan gün
Alikonda : Deniz anası
Alobos: Dalganın köpüğü
Aloşo: Buğday sütlacı
Ambeliza: Çiçek veren bir asma, bağ, asma
Ameş: Korkak, saf
Ana babula : Ana baba günü, mahşer
Anagodos: Keder, sıkıntı
Analislatmak: Açmak, gevşetmek
Anapa pahlasu: Sürmene’de bir fasülye türü
Ander: Metruk, cansız, işe yaramayan, çirkin,
Ander Gaybana : Yok olasica, Allah Belanı versin
Ander Galmak: Yok olmak, ölüden arta kalmak
Andi: Bez dokuma tezgahı (Rize'de de)
Andırhana : Koca yemiş, sarı bir meyva
Andon: Uygunsuz kadın, aşifte
Angona : Bölgeye özgü gri renkli bir kör yılan, angos, yılan
Angros Etmek: Uyuşmak
Angur: Hıyar, kaba adam, penis, anguri, hıyar
Ankmak : Bahsetmek, anmak
Aniç: Bit yumurtası
Anuk: Nane kokulu bitki
Ankli: Çok zayıf
Antrigoz Etmek: Suyu aşlamak, anti, karşıt; krios, soğuk
Anzorat : Rakı
Anuk: Dağ nanesi
Aposkal: Yarım bırakılmış iş, iş yeri, aposholisis, meslek
Apotrak:Yabani yerlerde yetişen eşek dikeni
Apsumati: Mangaldaki kül
Arasta: Pazar yeri
Araccin: Takke
Ar etmek: Utanmak
Arey: Tamam, yeterli
Argosup: Bakır, bakırdan yapılmış kazan, halgosup; halkos, bakır
April: Nisan ayı
Arahana: Örümcek
Ar Etmek: Utanmak
Aşağa Vurmak: Düşmek
Aruk: Zayıf, cılız
Arkuri: Bir şeyin tersiniiltizam etmek
Astos: Tembel adam
Aşkar: Lekesiz, ayan, aşikar
Aşşebar: Keser
Atma Türki: Karşılıklı mani söylemek
Ateşluk: Evin içinde ateş yakılan yer, ocak, şömine
Atlamak: Mısır kocanıv.s ayıklamak, mısır fidelerini seyreklemek
Avanak: zavallı
Avara: işsiz, avare
Avat: Yemişleri hayvanlara yedirilen bir yabani bitki
Avroş: Taş, döşeme, tuzak
Avu: Zehir
Ayan: Havanın berraklığı
Ayazma: Kusal su, şifalı su
Ayeser: Ağustos ayı
Aynali Tüfek (martin): Dürbünlü tüfek
Ayorit: Kasım ayı
Azder: Ejderha, Sürmene’de Azdehar

B

Babiza: Çömlek, Sürmene’de babica
Babulhana: Karmakarışık eşyaları intizamsız, keşmekei içindeki yer
Bada: Saman
Badama: Köy evlerinin ön taraflarındaki küçük sofa
Badila: El sepeti
Badilas: Karın yoğun şekilde yağışı
Bağa: Bana
Bagorya: Yengeç
Bakraç: Süt mayalanan kap
Balak: Ayı yavrusu
Balalos: Aptal, deli, palavos
Bali: Hayvanların ahırda bağlandığı yer
Balike: Sevgili kardeşim
Bandi, Panti: Ahırda ineğin otlarının konulduğu yer
Baragame, Baragami: Sürmene’de ocak yanı, parakami, para, yakın; haminos ocak
Bardo, Pardi: Dişi çakal
Barenim, Paronim: Lakap, Takma ad, paromin
Barhana: Kervan
Baromana, Paromana: Doğum yapmış kadına götürülen yemekler, dadı, para, yakın; mana, dadı
Batoma, Patoma, Patima: Döşeme, zemin, basamak,patoma, döşeme
Bebes: Çarığın içine konulan bez parçaları
Bedeliza, Pedeliza: Kelebek, petalouda
Bedeliza elması: Bir elma türü
Beplasen: İsyan etmek, kabullenmemek
Bestar: Gelişme bozukluğu olan çocuk
Beşko, Peşko: Küçük yuvarlak soba, Rusça peş soba, - ka Rumca küçültme eki
Bet: Çirkin
Bevi: Erkek
Beyuk: Büyük
Bezircanaş: Mısır ekmeği kırıntılarından yağ ve peynirle yapılan bir yemek
Bibil: Fasülye filizi, filiz, çocuk penisi
Biçinayı: Ekim
Bihamal: Her halükarda, hemen
Bilama: Az, biraz
Bileki, Pileki: Mısır ekmeği pişirmeye yarıyan taş, düz zemin Y, düz zemin
Bilobo: Yavrum
Biron, Piron: Çatal
Bişe: Biraz, az miktarda
Bitemi, Pithemi: Bir karış, uzunluk ölçüsü
Bobos: Yabani hayvan, öcü, çocukları korkutmak için kullanılan kelime
Bodur, Potur: Kadınların iş yaparken giydikleri pantolon
Bolaki: Belki, keşke
Buba: Baba
Buldur: Geçen sene
Buli, Puli: Sevgili, yavru, kuş, pouli
Bumbur: Yabani arı cinsi
Buzak: Buzağı
Büyük Traz: Dokuz taş oyunu, triz,üçüncü

C

Cahana, Zahana: Yengeç
Cağ: Çorap örmek için kullanılan şişler
Came: Cami
Capula: Ayakkabı
Caleps: Sürmene’de Fındığın içini çıkarmak, kabuğunu soymak, kanzilis etmek
Cameş: Manda
Cangalak: Dangalak
Cazi: Cadı
Cauklamak: Tırmalamak
Cecim: Sürmene’de yere serilen yünlü dokuma
Celeb: Hayvan satın alıp kesen kasap
Celepter: Kervan başı
Cibur: Ufak tefek
Cicil: Solucan
Cicoz: Üç taş oyunu
Cimlin: Serçe, zimlin
Cinak: Sürmene’de küçük bok
Cincilis: Kaymak, toprağın kayması, cincilis
Cinya: Sürmene’de sümük
Civrik: İplik makarası
Cubuş: Meyve koçanı
Cicuk: civciv, tavuk yavrusu
Cucul: Erkek çocuk penisi, Lili
Cuğri: Armut koçanı
Culuf, (Zuluf): Fındığı saran yeşil koçan
Cuhumbal: Kılıksız
Cumur, (Zumur): Mısır ekmeğinden Trabzon yağıyla yapılan yapılan yemek

Ç

Çablama: Dama enliğine konan tahta... bu bizde caplama olarak söylenir ve yol kenarlarındaki tahtadan yapılmış bariyerlere verilen addır
Çaça: Bir tür küçük balık
Çahçapuris: Çocuğa şiddetle bağırmak
Çağa: Henüz bir yaşına girmemiş çocuk
Çahra: Çırnık ( Rize'de de)
Çakmaklı: Eski tip tüfek
Çapana: Kapı menteşesi ( Rize'de de)
Çapar: Bir nevi sandal
Çapıta: Büyük sandal
Çapli: Hamsi şişte
Çapula: Kaliteli deriden yapılan çarık türü
Çaput: Bez parçası
Çarçel: Serander döşemesi
Çaşut: Casus
Çatlankavuk: Kavrulmuş mısır
Çaygara: İçinde küçük taşlar, kumlar bulunan toprak Çaygara: Kaynak, Dere kenarında kaynayan su
Çarık: İnek derisi kurutularak yapılan bir çeşit ayakkabı
Çaynik: Çaydanlık
Çeli: Mısır, karalahana v.s. sapı
Çepel: Yağmurlu, çamurlu
Çepni: Giresun ve Trabzon’un Ağasar yöresinde yaşıyan Türkmen aşireti
Çepni Koyuni: Yöreye Çepnilerin getirdiği uzun kuyruklu koyun
Çir: Baba
Çikir: Fındık, çay toplanırken kullanılan bele takılan torba
Çivit: Çekirdek
Çor: Kar eriten hava
Çonoşi: Odun parçaları ( Rize'de de)
Çümef: Uymak
Çuran: Diken (Çuğran şeklindede söylenir)
Çuraniye: Akasya ağacı
Çunuşi: Kırdaki odun parçaları
Çürükayı: Temmuz
Çulluk: Çok eskimiş, cull, kıldan yapılmış kaba dokuma
Çuva: Eskiden giyilen üç etek ve kadın yeleği


D

Daduk: Çocuk dilinde ayak, tat, ayak
Dadulis Etmek: İtiraz etmek, diadilono
Dağa: Oturak
Dahtabaş: Balkon
Daktura: El sepeti
Dalyan: Sığ
Dandanaz: Buğday temizlemekte kullanılan alet, tantalikso
Daun: Cin, peri
Davara: Gece uykusunda insanı boğmaya çalışan görünmez bir varlık
Dendena: Dantel (Temtene de denilir)
Deşürmek: Toplamak, Devşirmek
Dırani: Çatı
Di di: Köpek, hayvan kovalama sesi
Dialdi: Bez dokunurken tellerin açılması
Diyosi: Bez dokunurken kullanılan iplik
Diğar: Tava
Dingoz: İnatçı
Dinklişifra: Gereksiz, yersiz ufak tefek şeyler
Direni: Tavan arası
Dirgona, dirvana, divranos: Vatoz balığı, Bir çeşit kuş, triyoni, güvercin
Dişeri: İki avuç dolusu
Diza, tiza, tiz: Kene
Dizman: Şeytan, dusmanis
Döşürmek: Dalından fındık, meyva v.s. toplamak
Dönme Tavasi: Hamsi kızartırken çevirmek için kullanılan kapaklı tava
Draşas: Derinin sertleşmesi
Duman: Sis

E

Egi: Sürmene’de kadınlara hitap şekli
Elektirik: El feneri
Emen: Çocuk oyunlarında kullanılan bir terim, oyunda hedef olan kişi
Emice: Amca, omicekas
Eniş: Aşağı, iniş, meyil
Enuk: Köpek yavrusu
Ereti: Emanet, geçici
Eriş: Mekik ipliğine mukabil ketenin asıl zeminini teşkil eden ve tarağın dişlerinden geçirilmiş olan iplikler
Eşkebir: Yaban arısı
Eşkin: Filiz, fındık fidanı, oksinos
Etiş Etmek: Gürültü
Evlek: Hendek , küçük su yolu, sıra sıra anlamında da kullanılır ( evlek evlek)
Evza, Eza: Kibrit
Eyiv: Keçi
Ezve: Kirpi, asvos

F

Fa: Yemek
Fasal: Otlayan hayvanın ipini bağlamak için yere çakılan kazık
Fastarak: Sevimli kız çocuğu
Fatuk: Kazılmış çukur yer
Feçan: Ocak üzerinde mısır kurutmak için kullanılan tahtalar
Feleka: Ahırda inekleri bağlamak için kullanılan kazığa geçen halka
Felemit, Felemidi: Çeyiz sandığının yan gözü
Feli, Filisi: Dilim, Kabak dilimi, flios, soymak
Feluka: Kayık
Ferbela: Süslü, gösterişli, frambalas; falbala
Ferbelali: Bir çeşit etek
Fermene: Önü açık, süslemeleri olan yelek
Fikoko: Böğürtlen...
Fukuku: Dağ Çileği, yabani çilek
Filesur: İnce giysi
Filister: Hartoma satırı
Firahti:Tarla kenarındaki kazıkların üstüne örülen çember, çit, frahtis
Firfila: Fıınlanmış elma
Firavu: Yün eğirme aleti
Fisko: Taflanın iyi olmayan cinsi
Fiskul: Kabarmış, şişmiş, fuskoma, şişmek
Fistil: İltihap, pistula, sivilce
Fol: Tavuk kümesi, hayvan yuvası, folea, kuş yuvası
Fola: Oyun yeri
Folluk: Argoda kadınların cinsel organı
Folit: Kabak tohumu dikilen yer
For: Giymek
Fosi: İz, çukur
Foter: Şapka
Fotul: Aksi, sinirli adam
Fotula: Ekmek
Fuça: Mısır koçanının yaprakları
Fuduş: İneğin sütünü kesilmesi
Fufu, Furful: Yara, bere
Fufuli: Sivilce, Rize’de fufudi
Fufuza: Çıt kırıldım, her şeyden şikayetçi adam
Furfula: Hoşaf
Furno: Kurbağa, furnos, kurbağa
Fusan: Kepek, mısır yarmasının kabukları, ptisani; futzanin
Fuska, Fiska, Faska, Fisto: Kabarkık, şişlik, bir çeşit dağ yemişi, phouska
Fustul: Püsküle benzeyen şeyler
Fuştul: Talaş
Fuzan: Hububatın kepeği

G

Gabak Felisi: Kabak dilimi
Gaban: Yamaç, toprak birikimi
Gabiz: Haraç (Eskiden su değirmenlerine mısırlar un ya da yarma yapılması için verildiğinde değirmenciler para olmadığı için onun yerine mısırdan biraz alırlardı. İşte buna gabiz(haraç) denirdi... Bu hala köylerimizde böyledir yani bizde böyle  )
Gada: Kardeş, dost, kardeşim
Gadan Almak: Feda etmek
Gaful: Dikenli ve küçük ağaçlardan müteşekkil meşçere
Gaga: Eğlencelik, çerez, fındık, kokkali ; Lazca kokali ;Gürcüce kakali
Gagart: Zincir kancası
Gagoş: Kötü, kakos
Galafika: Arka sepeti
Galege: Küçük dana
Galovriya: Sakin, uyuşuk, hımbıl, kalmaro, sakin
Gambo: Lahanaya dadanan böcek, hampia; hampia, tırtıl
Gamboki: Gerdani iri adam
Gancolis: Yarı pişmiş
Gancoz: Hasis, tamahkar
Ganker: Boğa
Ganzi, Kanzi: Fındık içi, sarmısak dişi
Gara sakiz: zift
Gargalak: Dere kenarındaki dal, ağaç parçaları
Gargaris: Yaygara, gürültü
Gaskam: Sert toprak
Gaybana: Menfur şey
Gayuk suyadur: Kayık denizdedir
Gaviya: Odun yığını
Gayde: Şarkı türkü
Gazel: Kuru yaprak
Gecekuşi: Yarasa
Gelin Elması: Elma türü
Gelurum kopa kopa: Gelirim koşarak
Gezi: Bir kumaş ismi
Geçme: Kılıf, yastık kılıfı
Gevo: Tabak
Gıdı gıdı: Keçileri çağırmak için söylenir
Gili gili: Buzakları çağırma yöntemi
Gırnap: Sicim
Gırziya: Tarlayı iki üç karış derinliğinde kazmak
Gıvitça: Sürmene’de sepet
Gıvrişuk: Kıvırcık saç
Gilli: Sabun
Giran: Tümsek
Go Aşa: Aşağı indir, yere koy
Godesbana: Hamarat kadın
Godila: Düzlük
Goncoz: Hasis ( Rize'dede)
Gorabi: Köylülerin değnek makamında ellerinde taşıdıkları ve değnekleri fidanları kestikleri küçük, hafif, tepesi ağzına doğru biraz kıvrık balta
Gorena: Kadınlar hakkında müstehziyane tabir
Gidali: Meyve toplamak iin ucuna torba takılmış uzun saplı sırık
Ginişanap: Bir armut türü
Godila: Ense
Gofrak: İçi çürümüş yaşlı ağaçlara denir
Gofraklamak: Yaşlanmak
Goginap: Kırmızı armut
Goginoforode: Soğuktan kızarmak
Gogiya: Mısır yemeği, kokkos, hububat
Gogiza: Boğmaca hastalığı, hohitizo
Gogo: Cin, yaratık, çocuklar gogo geliyor diye korkutulurdu
Gogorina: Su tavuğu, haharinos
Gugo: Guguk, öten kuş, horoz
Goğor: Bok
Gohlis: Trabzonda salyangoz, Sürmene’de gohle, Rizede kohlid Y, koholi
Gokir: Becerikli, verimli
Goloşka: Kuluçka
Golot: Tekerlek biçimli peynir
Golot, Kolot, Kolotu: Yumurtalı ekmek
Gordil: Düğüm
Gor: Mezar
Gomsilemek: Dedikodu yapmak
Gondes: Çukur
Gondel: Ufak , kısa
Gongoş: Ağacçta gövdeden dalların ayrıldığı bölge
Gongoş: Dananın çarık yapılan bacak derisi
Gongoş Lastiği: Ayağa giyilen lastik ayakkabı
Gorbagor: Kadınlar için - uğursuz, mezera gir
Gorzit: İskemle
Gosi: Kuluçka dönemindeki tavuk
Gosva: Bir kuş cinsi, karatavuk
Govoksila: Kamış, sazlık, içi boş bitki, kifoksilo
Goyvermek: Bırakmak
Gudalis: Arabulucu, çöpçatan, ikitarafı idare eden, kudal
Gudiba, Kutavi, Godik: Çocuk, köpek yavrusu
Gudime: Çocuk dilinde inek
Gudi gudi: Köpek çağırma
Guduk: Uç, gaga, memenin ucu
Guduktera: Maçka’da ağaçkakan
Gugar, Kukar, Kukara: Meyva toplamak için kullanılan çengelli ucuyla dalları eğmeye yarayan eğri dal. R
Gugula: Şapka, fes
Gugulli: Tepeli
Gugus, Kukus, Kukuç: Tomurcuk, olgunlaşmamış meyva
Guguvaga: Baykuş
Guguvak: Yaylalarda kuytu yerlerde kendi yetişen yenilebilir mantar
Gulincak: Sürmene’de dokuma tezgahının ayak pedalı
Guliya: Bir tür karalahana yemeği
Gulum gulum ağlamak: Hıçkırarak ağlamak
Guman: Zan, şüphe
Gunzi: Mısır sapının içi
Gunzi gunzi: Parça parça
Guraci: Asker toplayan memur
Gurgut: Un çorbası içindeki topaklar
Gusgustera: Yazları yaylada yağan yağmuru durdurmak için edilen güneş duası geleneği
Güvercina: Bir inek adı

Ğ

Ğardel: Çocuk
Ğazep: Bela, çile
Gidak: Keçi yavrusu
Ğoli: Deniz yosunu
Ğoliva: Suda haşlanmış mısır
Ğovit: Kaya balığı
Ğuduş: Mısırı saran koçan
Ğulya, Ğoliya: Karalahanadan yapılan yöresel yemek
Ğuz: Yabancı, Oğuz, Türkmen


H


Habişkol: Bir çeşit yemek
Haboyle: Bu şekilde
Habu: İşte bu
Haçabur, Haçanbur: Sürmene’de soya fasülyesinden yapılan ekmek, Rize’de hasabır
Haçan: Mademki, öyleyse
Hahala: Pejmürde, pasaklı, hahaleo
Hahot: Eski , kullanılamz hale gelmiş
Halaput, Halapot: Gürültü, patırtı, şamata
Halas, Halaz, Halaç: Dolu tanesi, halazi
Halaslamak: Bir işi baştan savarak yapmak
Halastar: Bir nevi bakır veya porselen su kabı
Halt: Trabzon’luların Bayburt, Gümüşhanelilere verdiği isim
Hamofta, Hanafta: Çilek
Hampa: Zengin
Hamsi Kuşi, Hamsi Puli: Hamsi, mısır unu ve yumurtadan yapılan yemek
Hamsi Göz: Açık mavi renkli göz
Haral: Büyük kıl çuval
Harci: Siyah ekmek
Halaz: Dolu
Hamayıl, Hamayli, Hemayil: Muska
Hamurkera: Çilek
Handoşera: Kirpi
Hanseps: Tütsülemek, yakmak
Harep: Keçi boynuzu
Harçi: Fasulye çalısı
Hark: Değirmenin su konulan bölümü
Harkali: Ceviz ve fındığı kabuğu ile kavurmak
Harkoma, Hartama, Hartoma: Damların üstüne konan kiremit yerini tutan çam ağalarından elde edilen ince tahta
Has: İyi
Haşofila: Kurumuş yaprak
Haşura: Maçka’da yağmurdan sonraki güneşli hava
Hatal: Eski
Hatel: Tatha parçaları
Hatya: Rize'de Gübre ile karışık toprak
Hayat: Evin içindeki bir bölüm
Havzal: Ufalmış kömür parçaları
Hedik: Kışın kar üstünde yürümeye mahsus içi sicimle örülmüş ağaçtan yapılmış bir nevi ayakkabı
Hececulap: Bir armut türü
Helal: Yorgun
Hemençe: İki tarafından bağı olan boyun ve koldan geçirilerek asılan köylü çantası
Hırhındık: Perişan , miskin adam
Hırziya: Kazmak, toğrağı alt üst etmek
Hışır: Eski, yıpranmış kullanılamaz hale gelmiş
Hızan: Yoksul kimsesiz, geçinmekten aciz aile
Hillal: Kur'an okunurken satırın altından takip için sürülen kağıt
Hinkaka: Birdenbire meydana çıkmak , yakalamak
Herek: Sırık
Hezep: Bela
Hlio: Sincap
Hoda: Sağdıç ( Rize'de de)
Hohoçi: Umacı, çocukları korkutmak için kullanılan hayali yaratık
Hohol: Toz , göze kaçan küçük böcek
Hohor: Baykuş
Hoholi: Kağıt kırpıntısı
Hoholli Pide: Pazı veya ıspanaklı pide
Holbor: İneklere yal yaoılan bir ot
Hopal: Eti yenen bir kuş türü
Horom: Kesilmiş mısır saplarının birbirine dayanarak kümelendirilmesi
Horon: Karadeniz halk dansı’nın adı, hora
Hopeçi: Kurutulmuş su kabağının kapağı kutu gibi kullanılır
Hopi: Mısır koçanı mahfazası ( Rize'de de)
Horbol: Yemeği yapılan bir ot cinsi
Hortik: Zayıf, kambur adam
Hosrofi: Bir çiçek
Hoşmeri: Yazın yaylalarda kaymak ve mısır unundan yapılan yemek
Hozan: Köylerde ekilmemiş arazi
Hristiyanlar: Aralık ayı
Humbes: Karın, batın
Hutuş: Mısırı kaplayan ince, yeşil kabuk. Mısır koçanı üzerindeki yaprak
Hora: Tarla
Huhuris Etmek, Hohoro: Türkü söylenirken yada horon oynanırken coşkudan anlamsız seslerle bağırmak
Humi, Hurhur: Çıngırak
Humi: Mıaçka’da mısır koçanının yaprağı
Humurgan: Sürmene pazarının eski adı
Hüsriyenas: Aralık ayı

Çevrimdışı KARAYEMİS

  • Premium Üye
  • *******
  • İleti: 3154
  • Rep Puanı: +39/-0
Ynt: Çaykaralıların eskı sozcukleri
« Yanıtla #1 : Mayıs 29, 2007, 11:17:02 ÖS »
usam bunlar cok guzel olmusta butun trabzon bılııbunları caykaraya has bısey degılkı

Çevrimdışı ykral61

  • Banned
  • *
  • İleti: 1079
  • Rep Puanı: +36/-0
Ynt: Çaykaralıların eskı sozcukleri
« Yanıtla #2 : Mayıs 30, 2007, 09:27:15 ÖÖ »
bunların çoğu rumca arkadaslar