TRABZONFORUM - Trabzon ve Trabzonspor Forumu

...:::(¯`·.FORUM GENEL KONULAR.·´¯):::... => Kültür Sanat Forumu => : @sen@ February 17, 2012, 04:14:50 PM

: Sevdiğimiz Kitaplardan Unutulmayanlar
: @sen@ February 17, 2012, 04:14:50 PM
''En çok düşündüğümüz kelimeyi en az kullanmaya bizi mecbur eden gururumuzu aldatmak için 'sevmek' fiiline sözden başka ifade şekilleri ararız...''

 Yalnızız - Peyami Safa





Konu ilgililerce sabitlenirse iyi olur.
: Ynt: Sevdiğimiz Kitaplardan Unutulmayanlar
: @sen@ February 21, 2012, 11:39:36 PM
Elimde olsa cenneti ateşe verir, cehennemi de bir kova suyla söndürürüm ki geriye Aşk baki kalsın...' Şems-i Tebrizi

Elif Şafak - Aşk
: Ynt: Sevdiğimiz Kitaplardan Unutulmayanlar
: @sen@ February 23, 2012, 12:29:58 AM
Eğer bir şeyden eminseniz, buna bir de başka bir açıdan bakmaya zorlayın kendinizi. Aptalca ya da yanlış olduğunu düşünseniz bile, yapın bunu. Bir şey okurken yalnızca yazarın düşüncelerini dikkate almakla kalmayın, bu konuda kendinizin de ne düşündüğünü tartın. Kendi benliğinizin sesini bulmaya çalışmalısınız çocuklar. Ve buna başlamak için ne kadar çok beklerseniz, onu bulmanız o kadar güçleşir. Thoreau demiş ki: 'insanların çoğu sessiz bir umutsuzluk içinde yaşamlarını sürerler.' neden buna boyun eğelim? Yeni yollar aramaktan asla kaçınmamalısınız.

 Ölü Ozanlar Derneği
: Ynt: Sevdiğimiz Kitaplardan Unutulmayanlar
: @sen@ February 24, 2012, 06:50:26 PM
Bugün benim öldürmediğim yahudiler ve olacak çocuklarının 50 yıl sonra yapacaklarını gördüğünüzde bana hak vereceksiniz.

Kavgam-Hitler
: Ynt: Sevdiğimiz Kitaplardan Unutulmayanlar
: @sen@ February 25, 2012, 09:31:01 PM
Aşkın gerçeği değildi bildiğimiz, ama aşkın ateşiydi yandığımız. artık şüphedeyiz, canları yâre ulaştıran bir sel miydi aşk, şekeri güzele sunup ağuyu kalbe ulaştıran bir el miydi!.. sana varacak yolların çilesi miydi; tutkular ötesi tutkunun zirvesi, hasretle yanışların sesi miydi!...

Galiba varlığın çekim alanına giren en ulvi acıydı aşk; ve maddeyi manaya veren an cömert sancıydı. Ruhların çeşitli varlıklar arasında bölüştürülen süsüydü belki; belki ötelere yazgılı yitirişlerin türküsüydü. kalp kalbe konan kelebek kanatlarında renk; kudümlerde düşünüp neylerde ağlayan ahenkti aşk. Şarkın bütün şiir macerasıydı, belki yesribli sevgililer için tutulan bir anadolu yasıydı. Yağmur yağmur belaya başını tutmaklar ve ateş ateş denizlere kendini atmaklardı. Mansur'u dâra takan da, Halil'i oda yakan da oydu ve oydu Eyyüb'ü derde bırakan da. tuz kadar mübarek, ekmekçe aziz idi; Toprakleyin bereket, su gibi temiz idi.

Kitab-ı Aşk/İskender Pala
: Ynt: Sevdiğimiz Kitaplardan Unutulmayanlar
: @sen@ February 28, 2012, 07:18:09 PM
Acaba her oturan adam tembel,her koşan adam çalışkan mıdır?
Fatih-Harbiye/Peyami Safa
: Ynt: Sevdiğimiz Kitaplardan Unutulmayanlar
: @sen@ February 29, 2012, 07:59:30 PM

Ah..! yollara çıkmak lazım şimdi...
 Geride tükenmez krizler, nafile rutinler, virane ilişkiler bırakarak yelkenleri şişirmek lazım...

Uzaklar/Can Dündar
: Ynt: Sevdiğimiz Kitaplardan Unutulmayanlar
: @sen@ March 06, 2012, 08:22:19 PM
İmkansız diye birşey yoktur, sadece bazı şeylerin olma olasılığı biraz daha düşüktür.

 Olasılıksız / Adam Fawer
: Ynt: Sevdiğimiz Kitaplardan Unutulmayanlar
: @sen@ March 22, 2012, 12:20:56 PM
Evet yarın bambaşka biri olacağım

Kumarbaz/Dostoyeviski
: Ynt: Sevdiğimiz Kitaplardan Unutulmayanlar
: @sen@ January 27, 2014, 12:33:34 PM
'Mektubunu derhal açamadım. Bir müddet yanımda dolaştırdım. Okusam derhal bitecekti.'

Oğuz Atay, Bir Bilim Adamının Romanı - Mustafa İnan
: Ynt: Sevdiğimiz Kitaplardan Unutulmayanlar
: @sen@ January 27, 2014, 12:36:23 PM
'Şimdi dingin rıhtımlarda uzak ülkelerin, bilmediğim ülkelerin özlemini çekiyorum, çocuksu koşuşlarımı arkama alıp uzaklaşmak istiyorum.'

Deli Çocuğun Güncesi/ Özgür Bacaksız
: Ynt: Sevdiğimiz Kitaplardan Unutulmayanlar
: @sen@ January 27, 2014, 12:37:49 PM
Öyle durduk yere, ortada hiçbir şey yokken…beni hatırla…öyle bir hatırla ki,elin ayağın dolaşsın birbirine…beni görmek için çıldıracak kadar…ismini son kez dudaklarımdan duymak için ölecek kadar… ve bu sana ettiğim son ahım olsun…*

Nagehan Karaman / Dönersin Diye
: Ynt: Sevdiğimiz Kitaplardan Unutulmayanlar
: vasirow January 27, 2014, 05:53:09 PM

“İnsanlar üzgünken, şefkate ve ilgiye muhtaçken ne kadar da güzel oluyorlar.”

Delireceğimde Vakit Bulamıyorum / Mine SOTA

: Ynt: Sevdiğimiz Kitaplardan Unutulmayanlar
: vasirow January 27, 2014, 05:55:55 PM
"Gerektiğinde güzellikler için basıp geçilecek bir merdiven olmaktan korkma, ama sen yine de kimseyi kendine bir basamak yapma. "

Kelebeğin Kozasına Dönüşü // Eyşan UTKU

: Ynt: Sevdiğimiz Kitaplardan Unutulmayanlar
: @sen@ January 28, 2014, 01:33:44 PM
"Geceyle gündüz nasıl birbirlerini kovalayarak dünyanın çevresinde dolaşıyorlarsa; sen de hayattan soğumamak istiyorsan, düşüncelerini onun üzerinde toplamaktan kaçın. Hayat üzerine düşünmeye başladın mı, bil ki soğursun ondan.. Her zaman böyle olur bu. Zamanında benim başıma da geldi.''

Maksim Gorki, Yol Arkadaşım
: Ynt: Sevdiğimiz Kitaplardan Unutulmayanlar
: ErtPeh January 28, 2014, 08:00:49 PM
Öyle durduk yere, ortada hiçbir şey yokken…beni hatırla…öyle bir hatırla ki,elin ayağın dolaşsın birbirine…beni görmek için çıldıracak kadar…ismini son kez dudaklarımdan duymak için ölecek kadar… ve bu sana ettiğim son ahım olsun…*

Nagehan Karaman / Dönersin Diye

\up  :alkis:
: Ynt: Sevdiğimiz Kitaplardan Unutulmayanlar
: damned25 January 29, 2014, 11:03:47 AM
tşkler paylaşımınız için
: Ynt: Sevdiğimiz Kitaplardan Unutulmayanlar
: @sen@ January 29, 2014, 01:52:44 PM
“Seni tanımadan önce ağaçların çiçek açtığı ve yaprak döktüğü mevsimleri hep kaçırırdım derdi. Resim yapmayı sevdiğim halde denizin mavisini bilmezdim, yaprağın yeşilinin her mevsimde değiştiğine dikkat etmemiştim..."
Oğuz Atay, Tutunamayanlar
: Ynt: Sevdiğimiz Kitaplardan Unutulmayanlar
: vasirow May 04, 2014, 12:19:04 AM
Ters İşler Yapmayın

Bahse girerim halen isteğin neden kaynaklandığını kesin olarak bilmiyorsunuz. Size göre hangisi önce gelir istek mi eylem mi?

İstek dediyseniz, harika, mantıklı bir seçim yaptınız. Ne yazık ki yanıldınız. İstek değil, eylem önce gelir. Hızlanmak için çaba sarf etmelisiniz. Sonra motive olmaya başlayacaksınız ve sular kendiliğinden akacak.

Erteleyen kişiler sıklıkla istek ve eylemi karıştırırlar.Bir şey yapmak için havaya girene kadar gereksiz beklersiniz. Onu yapacak havada hissetmediğiniz içinde otomatik olarak ertelersiniz.

Hatanız, isteğin önce gelerek hareketliliğe ve eyleme neden olduğu şeklindeki yanlış inancınızdır. Genelde bunun tersi doğrudur, eylem önce gelmelidir ve istek sonra gelir.
......

Erteleyen biri iseniz, olasılıkla bunun farkinda değilsiniz. İlham gelmesini bekleyerek yatakta yatıyorsunuz. Biri birşey yapmanızı önerdiğinde "bunu yapacak gibi hissetmiyorum"diyerek sızlanıyorsunuz.İyi de, kim böyle hissetmeniz gerektiğini söyledi? Keyfiniz gelene dek beklerseniz, sonsuza kadar sürebilir ! "

İyi hissetmek-Dr David Burns
: Ynt: Sevdiğimiz Kitaplardan Unutulmayanlar
: @sen@ May 05, 2014, 01:30:15 PM
Gerçek aşk her derde deva olmaz. Gerçek aşk her zorluğu aşamaz. Ve en önemlisi, gerçek aşkın sonu her zaman mutlu bitmez; konu bu değildir. Ama gerçek aşk sizi değiştirir. Yeniden şekillendirir. Kalbinizi yakıp her zamankinden güçlü ve çarpıcı bir anka kuşu gibi yeniden aydınlanan bir kora çevirir.

Sen Benim Diğer Yarımsın
: Ynt: Sevdiğimiz Kitaplardan Unutulmayanlar
: MAHMUTOĞLU May 28, 2014, 12:14:49 AM
-O böyle, peki ya sen? Sen ne zaman anlayacaksın, ünlerin, kartvizitlerin beş para etmediğini?

Bir diğeri de ki bu, kitapta çokça geçer;

-Mendebur diksürüngenler

Tarık Buğra - Gençliğim Eyvah
Eski bir kitaptır. Okurken aynı zamanda kalem tutmaya, çeşitli notlar alıp, kimi cümlelerin altını çizmeye bu kitapla başladım ben, iyi de oldu...
: Ynt: Sevdiğimiz Kitaplardan Unutulmayanlar
: @sen@ June 16, 2014, 11:53:59 PM
Ne zaman mutlu olmaya ''kalksam'' ;
Otur diyor yalnızlığım, otur !

K.İskender
: Ynt: Sevdiğimiz Kitaplardan Unutulmayanlar
: MAHMUTOĞLU June 18, 2014, 06:26:36 PM
İnsanın, mümkünse karısı, çocuğu, parası ve hele sağlığı olmalı, ama saadetini yalnız bunlara bağlamamalı. Kendimize dükkanın arkasında, yalnız bizim için bağımsız bir köşe ayırıp orada gerçek özgürlüğümüzü, kendi sunltanlığımızı kurmalıyız.

Montaigne - Denemeler
: Ynt: Sevdiğimiz Kitaplardan Unutulmayanlar
: @sen@ July 19, 2014, 12:23:41 AM
Bütün bunları öğrendim ve artık geri dönüşü yok. Cahillik bir zamanlar sonsuz mutluluktu
CHUCK PALAHNIUK

: Ynt: Sevdiğimiz Kitaplardan Unutulmayanlar
: vasirow November 02, 2014, 01:01:54 AM
Kanije’nin Fethi ve Müdafaası(1600-1601)

Destansı savunmanın ağlayan yıldızı…

Kanije Zaferi’nin yıldız ismi, hiç kuşkusuz, Tiryaki Hasan Paşa’dır(1530-1611)… Savunmayı zafere dönüşürüp destanlaştırırken, tam 71 yaşındaydı. Olay şu: 1601 yılının Ağustos sonlarında Avusturya Arşidükü Ferdinand, Almanlar başta olmak üzere İtalyanlar, İspanyollar, Fransızlar, Macarlar ve Papalık gönüllülerinden oluşan elli bin kişilik büyük bir kuvvetle Kanije Kalesi’ni kuşattı. 9 Eylül gününden başlayarak, hemen her gün, 42 büyük topla kaleyi dövmeye başladılar. Öyle bir müthiş cehennemdi ki, her gün Kanije Kalesi’ne ortalama 1500 gülle düşüyordu. Buna karşılık kalede sadece beş bin mücahit vardı. Herkes her tarafa koşuyor, herkes elinden geleni yapıyor, güllerin kale bedenlerinde açtığı gedikler, geceleri bin bir fedakârlık ve müşkülatla onarlıyordu. Zaman içinde kalede yiyecek-içecek ve barut azaldı. Bu yüzden az yiyor, az içiyor ve her kurşunu dikkatle atıyorlardı. Düşman bunu sezerse işleri bitikti. Hasan Paşa dehasıyla buna da bir çare buldu.

Depodaki fıçıları ağzına kadar kumla doldurttu. Kimisinin üzerine bir miktar barut, kimisinin üzerine un, fasulye gibi yiyecek maddesi koydurttu. Esir aldığı birkaç düşman subayını depoya götürdü. Dolu fıçıları göstererek, gıda ve barut konusunda iyi durumda olduklarını söyledi. İstedikleri fıçıyı açtırıp baktırdı. Hangisine baksalar ya un, ya mercimek, ya fasulye, ya da barut çıkıyordu (Altı kum tabii inandılar.). Onların kaçmalarına göz yumdu. Böylece kendi ordularına tekrar katılan subaylar, Kanije Kalesi’nde bol miktarda yiyecek, içecek ve barut olduğunu söylediler. Ekim sonlarına doğru, düşman, Kanije’ye girebilmek için varını yoğunu ortaya koydu. Önce nehir üzerine köprü kurup asker geçirmeye çalıştı, ne var ki Hasan Paşa, geceleyin köprüyü yaktırdı. Kurulan ikinci köprüyü ise çengellerle içeri çektirdi, üzerindeki nehre atlayıp boğuldular. Bunun üzerine, Avusturya Arşidükü Ferdinand, Hasan Paşa’nın başını getirene kırk köy vaat etti. Hasan Paşa ve emrindekiler serdengeçtiler, başarmak üzereydiler. Hazin ki, tam o sırada Belgrat düştü. Belgrat kuşatmasıyla uğraşan Arşidük Matyas da kuvvetleriyle birlikte gelip Kanije kuşatmasına katıldı. Düşman, tazelenmiş olarak yeniden hücuma kalktı. Ne var ki, bu saldırı da Hasan Paşa’nın askeri dehası sayesinde bertaraf edildi. Müttefik kuvvetler, 18.000 ölü vererek geri çekildiler. Kanije’de yalnızca dört bin mücahit kalmıştı. Her taraf yıkılmış, yakılmış olmasına rağmen mücahitlerin moralleri son derece yüksekti. Çok güvendikleri ve “Paşa Baba” dedikleri Tiryaki Hasan Paşa’nın etrafında birleşmiş, bütünleşmişlerdi. Kış bastırdı. Buna rağmen düşman çekilmiyordu. Kanije’de ise yiyecek-içecek ve barut tamamen bitmişti. Hasan Paşa, “Ya devlet başa, ya kuzgun leşe” diyerek, üç bin kişilik kuvvetiyle kaleden çıktı. Son bir gayretle düşman üzerine atıldı. Böyle bir şeyi aklından bile geçirmeyen düşman, hazırlıksız yakalanmıştı.

Düşman karargâhı Osmanlıların eline geçti.( İmkânsızlıktan imkân çıkarmak budur.)Tiryaki hasan Paşa, düşman karargâhı tamamının temizlenip kontrol altına alındıktan sonra, Arşidük Ferdinand’ın otağına girdi. Otağın ortasında etrafı altın ve gümüş parmaklıklı, başları mücevherli direkleri elmaslı bir taht vardı. Tahtın iki yanında sırma saçaklı on iki koltuk, hemen önünde ise en az dört metre uzunluğunda süslü bir yemek masası duruyordu. Tiryaki Hasan Paşa, önce iki rekât “şükür namazı” kıldı. Sonra Ferdinand’ın muazzam tahtına oturdu. Komutanlarını da koltuklara buyur etti. Dikkatle yüzerine baktı ve dedi ki: “Onlar işte bu gösteriş merakı yüzünden kaybettiler. Biz kulluğumuza kazandık.” Ayağa kalktı:”Zafer ihsan eden Rabbimize hamdolsun” diye sürdürdü konuşmasını, “bilin ki bu zaferi dört temel esasa borçluyuz: Bu esaslar sabır, sebat, birlikte hareket ve kumandana itaattir. Bu şekilde harekete devam edersek, Cenab-ı Allah bize daha nice zaferler ihsan edecektir.”

Hezimet haberlerinden bıkmış olan Sultan Üçüncü Mehmed(1596-1603), Kanije Zaferi’ne çok sevinmişti. Tiryaki Hasan Paşa’ya vezirlik rütbesi verdi. Murassa kılıç, muhteşem şekilde donatılmış üç hilalli sancak ve bir de Hatt-ı Hümayun(padişah fermanı) gönderdi. Padişah, Hatt-ı Hümayununda, Hasan Paşa’yı kutluyor, “Berhudar olasun, sana vezaret virdum ve seninle olan asker kullarım ki, mânen oğullarımdur, yüzleri ak ola. Cümlenizi Hakteâlâ Hazretleru’ne ısmarladum ” diyerek övüyordu.

Hatt-ı Hümâyun’u okuyan Hasan Paşa, birden hüngür hüngür ağlamaya başladı. Şaşırıp sevinmesi gerekirken neden ağladığını soranlara dedi ki:

“Bizum gençluğumuzde böyle küçük hizmetlere vezirlik verilmez, padişah mektubu yazılmazdı. Kanije Müdafaası gibi küçük hizmetlere de artık vezirlik verilmeye başlanmışsa, kaht-ı rical(adam kıtlığı) emaresidir. Ki, acil tedbir düşünülmezse, Osmanlı’yı kasıp kavurur. Biz nerede idik, nereye geldik diye ağlıyorum.  ” Evet dostlar, nerede idik, nereye geldik?

Beylikten Hükümdarlığa OSMANLI PADİŞAHLARI / Yavuz BAHADIROĞLU 
Syf: 108-110
: Ynt: Sevdiğimiz Kitaplardan Unutulmayanlar
: vasirow February 03, 2015, 07:49:37 PM
"Neden diye soruyorlardı, onların anavatanı Avrupa' daki Musevi sorununa çözüm olmak zorundaydı?"


Limon Ağacı - Sandy Tolan
: Ynt: Sevdiğimiz Kitaplardan Unutulmayanlar
: vasirow February 15, 2015, 03:40:44 PM
''...şimdi acının ne olduğunu gerçekten biliyordum. Ayağını bir cam parçasıyla kesmek ve eczanede dikiş attırmak değildi bu. Acı insanın birlikte ölmesi gereken şeydi. Kollarda, başta en ufak bir güç bırakmayan, yastıkta kafayı bir yandan öbür yana çevirme cesaretini bile yok eden şeydi.''

Şeker Portakalı / Jose Mauro De Vasconcelos