Bu ateşe nasıl dayanılır?
Bursa evliyâsından “Molla Ayas”, bir gün sevdiklerine; - Dün akşam, ocağa odun atıyordum ki, içerde yanıp kor haline gelen kömürleri gördüm, buyurdu. Aman Allahım! O ne hararetti öyle. Elimi hemen geri çekip, gayri ihtiyari;
- Yâ Rabbî, bu ateşe nasıl dayanılır? dedim.
Sonra da;
- “Bu ne ki?..” diye düşündüm kendi kendime. Bu ateş, “Cehennem ateşi” yanında hiç kalır.
- Hiç mi kalır? dediler.
- Evet. Çünkü Cehennemden bir kıvılcım bu dünyaya gelmiş olsa, onun sıcaklığından bu dünya erir, biter.
- Cehennem ateşi bu kadar mı şiddetli?
- Elbette. O ateşte yanan bir kimseyi, oradan çıkarıp dünya ateşine koysalar; “Oooh, burası ne rahatmış” der. Günah işlerken bunu düşünsek, hemen vazgeçeriz.
Ve ekledi:
- Büyüklerimiz; “Haram, ateştir” buyurmuşlardır.
“Öfkenizi yeniniz!”
Bir gün de bazı dostları;
- Efendim, her zaman ve her yerde doğruyu söylemek gerekir mi? diye sordular bu zâta.
- İş bitiren yalan, fitne çıkaran doğrudan iyidir, buyurdu.
- Nasıl yâni? dediler.
- Mesela iki kişinin arasını bulmak ve evde ailesiyle iyi geçinmek için yalan söylemek caizdir.
Sordular yine:
- Efendim, öfkelenmenin iyi olmadığını kitaplarda okuyoruz. Ama bâzen kızmamak elde olmuyor. Ne tavsiye edersiniz?
- Dînimizde öfkelenmek yasaklanmamış, ancak öfkesine hakim olmak övülmüştür, buyurdu.
- Öyle mii?
- Evet. Kur’ân-ı kerîmde; “Öfkelenmeyiniz!” denmiyor.
- Ya ne deniyor hocam?
- “Öfkenizi yeniniz!” buyuruluyor. Çünkü öfkelenmek insanın tabiatında vardır. Amaa...
- Aması ne hocam?
- Öfkemize hâkim olacağız. Bu hal, dînimizde çok kıymetlidir.
alıntı