Gönderen Konu: Akçaabat'a Şehrengiz  (Okunma sayısı 1090 defa)

0 Üye ve 1 Ziyaretçi konuyu incelemekte.

Çevrimdışı mnihatmalkoc

  • Aktif Üye
  • **
  • İleti: 19
  • Rep Puanı: +5/-0
Akçaabat'a Şehrengiz
« : Haziran 20, 2008, 06:24:42 ÖS »
AKÇAABAT’A ŞEHRENGİZ

Bu şehirde açtım gözlerimi, bu şehir açtı gözlerimi
Kırkikindi yağmurlarıyla yıkadık tenimizi
Arındık seninle, mavinin kuytusunda
Sevgimizi tenhalarda büyüttük
Saçlarımızı deniz suyuyla yıkayıp rüzgârla tarardık
Ayışığında umut dererdik yarınlarımız için
Sığınacak bir liman arardık.

Beni tanır her köşe başın, her kesme taşın
En masum sırlarımı seninle paylaşırdım ey şehir!...
Gözyaşlarım masmavi sularına karışırdı.
Gençliğimi sana bahşettim arkama bakmadan…
Sahillerinde bıraktım kurşundan ağır gölgemi
Hoyrat akşamlarda limanlarında tünedim
Vuslata açılan bir kapıydı ufukta her gemi

Kuşlar yuvaya döndü, çatladı tomurcuklar
Kısıldı gözlerinin feri akşamla beraber
Kasvetli sularda kan geldi gölgene
Sargana’da muştuladılar kutlu coğrafyamı
Bil ki sana hasretim âh şehir, âhım şehir!...
Aynalar beni sana mahkûm eyledi
Nice karasular indi ayaklarıma
Bu kutlu sevdayı kim eyler tehir?

Şimdi kayıp siluetinin yasını tutuyorum
Emzirdiğin kaldırımların kucağında
Var git yakamozlarda ara beni
Güneş batarken suya düşen aksini tuvallere işledim
Süvariler peşimden koşarken sen tuttun ellerimden
Kibrit kutusu apartmanların
Her biri ateşe banılmış barut misali
Geceleri büyülü renklere bürünür.

Demli çaylara düşülmüş sohbetlerin darası
Yosun kokularıyla uyanır deniz çocukları
Mecalsiz bedenler sabahın ilk ışıklarıyla ayaklanır
Sert rüzgârlar kırar muhteris dallarını
Ölüm azgın bir kurt gibi ulur geceye karşı
Deniz maviye boyar bir kuşun kanatlarını
Tenha köşelerde bir körpe yetim ağlar kör talihine
Bir hüzünlü türkü düşer diline

Düşer birer birer zamanın azı dişleri
Yaz akşamlarında oynaşır yıldızlar gökyüzünde
Şiir kokar şairlerin muhabbet deren ağızları
Ay ışığında serenatlar sahibini arar
Akrep düşmanına akıtırken zehrini
Bir güvercin tedirginliği kaplar içimi

Soluk alır verir kent solungaçlarından
Uçurumun yamacına tutunur tütsülenmiş sevda çığlıkları
Akça aşklar yaşanır Akçaabat’ın sımsıcak kollarında
Bir şehir dolusu sevda kuşanır âşıkların engin yürekleri
Derviş kılığında dolaşır güvercinler kutlu vakitlerde
Ak Cami’nin avlusuna bir damla gözyaşı bırakır.

El ayak çekilince uyku örer kozasını
Mendireklere sığınır geceleyin meyhane kaçkınları
Üstüme yüklenir şehrin bütün sancıları
Yangın yerine döner her şafak vakti
Aya nispet eder gecenin yapmacık ışıkları
Divitten süzülen damla hissiyata tercüman
Namus beller sevdayı bu kentin âşıkları

Muradını ararken gölgem üşür ayazda
Çelimsiz dallara tutunur güller
Her şehir bir kadın, her kadın bir şehir olur.
Uzar gider yollar, ufkun ta ötesine
Seni de beni de bitirir bu kent
İdamlık mahkûm gibi kalem aşka kırılır
Feveran eder bülbüller kaderin cilvesine

Islak kaldırımlarda ellerim cebimde yürürken
Ağır basar yüreğimin yeknesak burukluğu
Bulutlar boşaltırken sitemlerini
Biteviye alışkanlıklarım keser yolumu
Demini almıştır akşamın beş çayı
Muhabbetler koyulaşacaktır rıhtımda besbelli
Reis takasıyla Hızır gibi yaracaktır suları
Hamsi kokan elleriyle ince belli bardakta
Yudumlayacaktır suların hasretini

Şehrin varoşlarında çığlıklar ezecek suretimi
Ayrılık çise çise sinecektir avuçlarıma
Kırağılar düşecektir dere yamaçlarına
Hüzün yine bir akşam vuracaktır
Şehre mahpus kırılgan yüreğimi
Rüzgârı tutacaktır derin bir hıçkırık
Damlalar küsecektir bulutlara,
Öpecektir kaldırımların en mahrem yerini

Sevgi geçer akçe olacaktır Akçaabat’ın yarınında
Kucaklayacaktır evlatlarını şehir!...
Arzular tehir edilmeyecek bir daha
Güllerle yaralarını saracaktır şehir!...
Umutla uyanacaktır cümle yaralı canlar
Her sabah masmavi gözleriyle ‘günaydın’ diyecek bu şehir!...
Ve vuslatla taçlanacaktır serencamımız!....
Buhar olup uçacaktır gamımız…

            M.Nihat MALKOÇ