buda yazının devamı, pek güzel
"buraya kadar" değilmiş! -Zeynep İnan
Hayırlı Akşamlar Senai Bey,
Bugün "Buraya Kadarmış" başlıklı yazınızı okudum. Bitirdim, sonra bir daha okudum.
Bir yaş küçük kız kardeşiniz olarak gönülden sarıldım gönlünüze...
Ve yazmaya başladım.
Haddi aşmaktan Allah'a sığınırım.
Ellili yaşların eşiğinde olduğunuzu yazmışsınız. Allah, sağlıklı ve kendisiyle dolu
daha nice seneler nasip etsin size inşallah.
Sevgili eşiniz ve yavrularınızın başında daim kaim eylesin.
"Sorunlu" dediğiniz çocukluğunuzun, bugünlere gelişinizdeki payını düşündüm ister
istemez. Sorunlu kelimesinin içine neler sakladığınızı bilemesem de, şundan eminim
ki, her bir sorun, ruhunuzun incelip hassaslaşmasında üzerine düşen vazifeyi
başarıyla yerine getirmiş. Affınıza sığınarak yazıyorum, sizin onları iyileştirmeniz
değil, onların sizi iyileştirmesidir bundan murad. O sorunların her biri
bugünlerinizin yapı taşlarıdır. Ve Senai Bey, siz benden çok daha iyi bilirsiniz ki;
bizler yaratılmış'larız. Elbet korkarız. Elbet önyargılarımız olur. Çünkü birer
şartlanmalar yumağıyız. Tabi ki komplekslerimiz var. Elbette kalp kırıp, kaprisler
yaparız. Eh sizin payınıza fazladan bir de şöhretle sınanmak düşmüş. Ne şanslısınız!
Sınanmaya layık görülmek, Allah'ın kişiyi muhatap almasının delili değil de nedir?
Suizan, gıybet, vs., vs., vs. ... Kuluz Senai Bey... Kuluz.
Bunların hepsi iyi ki olmuş. Bu halleri yaşamayıp Allah'ın karşısında gurur ve
kibirle "ben ne iyi bir kulum" demektense, günahlara batıp çıkıp tövbe ile bükük
bir boyunla Allah'ın huzurunda olmayı bin kere tercih ederim. Çünkü ben de "Çok
uzak gördüğüm günahların eşiğinde bocalarken buldum kendimi." Ama hiç bir vakit
"Geçmişimi üzerimden kirli bir elbise gibi sıyırıp yürümek istemedim"
Madalyonun ilk yüzüne baktığımda, bu yaşadıklarımın beni Allah'a ne kadar
yakınlaştırdığını fark ettim. Zira eskiden bu kadar sarılmazdım tövbe kapısına... Bu
kadar yalvarmazdım. Aczimin farkında değildim bu kadar...
Ve madalyonun diğer yüzü; "Senin takdirin karşısında boynum kıldan incedir. Bin kere
dünyaya gelsem, bir harfi değişmeden aynını yaşamak isterim. Çünkü sen zulmedici
değilsin. Yıkmaz, yaparsın. Ben eksik idrakimle cemalini, celal olarak adlandırırım.
Hepsi bu!
Aynadaki adama şöyle söyleyin bence:"Seni seviyorum"
Bunu söylerken O'nun gözbebeklerine bakın.
Oradan size bakanı fark ettiğinizde secdeye kapanmak zorunda kalacaksınız.
Ve geçmişinizi tertemiz bir elbise olarak giyin üzerinize. Çünkü o tertemiz elbise
olmasa siz bugün bu tevazu ve mahviyette olmazdınız.
Bir Yusuf kuyusu gibi geçmişe gömülü resimlerinize bakın ve lütfen "ayıp etmeyin
adama" diyorum. Görün onun sırtına yüklenmiş ağır yükü ve yaşadıkları sayesinde
sizin aldığınız manevi yolu fark edin. İyi ki olan olmuş Senai Bey iyi ki... Çünkü
"neylerse güzel eyleyen" bir Mevlamız var.
Her güne, her geceye bir dua düşüren siz, Zeynep kardeşinizi de dualarınıza alın
lütfen.
Bizler için yaptığınız her şeye teşekkürler. Başta da söylediğim gibi Allah,
sağlıklı ve kendisiyle dolu daha nice seneler nasip etsin size inşallah.
Sevgili eşiniz ve yavrularınızın başında daim kaim eylesin.
Allah'tan, Allah ile Allah'a olan yolculuğumuzda kardeşiniz olmaktan duyduğum
mutluluğu bilmenizi isterim.
Zeynep İnan