Gönderen Konu: Yaşlıya Hizmet  (Okunma sayısı 869 defa)

0 Üye ve 1 Ziyaretçi konuyu incelemekte.

Çevrimdışı ali bakkal

  • Co-Admin
  • *
  • İleti: 7032
  • Rep Puanı: +334/-14
  • Teslim ol HAK dostuna, düşen bir yaprak gibi
Yaşlıya Hizmet
« : Eylül 08, 2013, 01:08:30 ÖS »
   Bir cemiyette Bâyezid-i BistamÎ (Rahmetullahi aleyh), bakmış bir ihtiyar, ellerini yıkamak için zorlanıyor. Koşmuş, elinden ibriği almış. Suyu dökerken de;
   - Baba sen gençliğinde hiç kimseye hizmet etmedin mi ki muhtaç olduğun bu günde sana hizmet eden biri yok.
Diye sormuş. İhtiyar gülümseyerek cevap vermiş:
   - Ettim, ettim. Eğer etmeseydim, senin gibi bir kutb-i âlem bana su döker miydi?

Geçici dünya için "GAYRET ÜSTÜNE GAYRET", Ebedî dünya için "GAYRET YOK HAYRET"!
Biz aşkı İLKOKULdan değil; İLK O KUL'dan (S.A.V.) öğrendik. :gul:

Çevrimdışı A.ÜSTÜNBAŞ

  • Deneme Mod
  • *
  • İleti: 4388
  • Rep Puanı: +112/-0
Ynt: Yaşlıya Hizmet
« Yanıtla #1 : Eylül 08, 2013, 01:45:35 ÖS »
Yaşlandıkça kırılganlaşıyor insan

Yaşlandıkça hassaslaşır insan. Daha kırılgan, daha titiz olmaya başlar. Küslükleri daha uzun sürer.

Daha çok aranmak, daha çok nazlanmak ister. Daha fazla ağlamaya, ufak tefek mutluluklara daha çok sevinmeye başlar. Genç bir insana göre sese karşı daha duyarlı hale gelir. Bir dede ne kadar torunlarını sevse de onların ağlaması, mızmızlık etmesi rahatsız eder onu. Daha canı dardır yaşlı insanların, bir işin olması gerektiğini düşünüyorsa hemen olacaktır, oyalamaya gelmez. Genç kesim tarafından bu durum kimi zaman daha kibar bir tabirle ‘Ne kadar da hassas oldun sen de.’ ifadesiyle karşılık bulur kimi zaman da daha sert bir ifadeyle ‘Yaşlandıkça huysuzluğun arttı senin!’ denilir. İsviçre’de yapılan bir araştırma ise 50 yaşından sonra insanların mizah anlayışını kaybettiğini, bu yüzden daha alıngan ve hassas bir hale geldiğini söylüyor. Oysa insanın yaşı ilerledikçe eskisine göre daha titiz olmasını sadece buna bağlamak doğru olmasa gerek.

İnsanlar yaşlandıkça çocuklaşır
Psikolog Mehtap Kayaoğlu, insanların yaşlandıkça bir çocuk hassasiyetine sahip olmaya başladığını söylüyor: “Psikolojide temel bir bilgi vardır. O da yetişkinlerin duygusal hassasiyet dönemi ile çocuklardaki duygusal hassasiyet döneminin birbirine denk olduğu gerçeğidir. Bebekler ve çocuklar daha duygusal ve hassastır. Çünkü duygu gelişimini daha tamamlamamışlardır. Yaşlılar da aynı hassasiyete sahiptir. Onların hassas olma sebebi ise sinir sisteminin gereğinden fazla kullanılması ve yıpranmasından kaynaklanır.” Kayaoğlu’nun dikkat çektiği başka bir nokta ise gençlik yıllarında kolay espri kaldıramayan bir insanın yaşlandıkça daha kırılgan bir hale geldiği: “Kimi insanlar gençlik yıllarında şakaları, esprileri çok kaldıramaz ama idare etmek, alttan almak zorunda kalır. Ve o insanlar yaşlandıkça bu özelliğini kaybetmeye başlar, daha kırılgan bir hale gelir. Bu da etrafta ‘yaşlandıkça kırılganlaşıyor’ şeklinde yorumlanır. Oysaki o insan gençliğinde de öyle bir mizah anlayışına sahip değildir, sadece idare ediyordur.”

Yaşlı insanların tecrübelerine saygı duyun
Çoğu zaman yaşça bizden büyük insanların bize nasihat vermesinden şikâyet ederiz. Hayat tecrübelerini anlattıklarında önemsemez, ‘O zamanla bu zaman bir değil.’ diye dikkate almayız. Yaşlı insanlardaki bu nasihat verme sevdası rahatsız eder hep genç kesimi. Oysa yaşlı insanlar en çok gençler tarafından tavsiyeleri dikkate alınmadığında kırılıyor. Psikolog Mehtap Kayaoğlu, bu tecrübelere saygı duyulmasının önemine dikkat çekiyor: “Yaşlılık psikolojisi zordur. Çünkü onlarda ciddi bir yaşanmışlık, bir tecrübe ve birikim vardır. Yaşlı insanlar da hayatlarında edindikleri tecrübeleri gençlerle ve etraflarındaki insanlarla paylaşmak ister. Bu tecrübeler etraftan değer görmedikçe, onaylanmadıkça da kırılırlar. Bunu şöyle bir örnekle de açıklayabiliriz: Mesela siz 20 senedir bir meslekle uğraşıyorsunuz. Aynı meslekten yeni mezun biri gelip size akıl veriyor ya da tecrübelerinizi acımasızca eleştiriyor, itibar etmiyor. Bu aslında birikiminize, tecrübenize yapılan saygısızlıktır. Bu durum sizde nasıl bir kırılganlığa sebep oluyorsa yaşlı insanlarda da durum böyledir. O yüzden gereksiz alınganlık yaptıklarını düşünmemek, tecrübelerine saygı duymak gerekir.”

‘Babam en ufak bir sesi bile kaldıramaz hale geldi’
26 yaşındaki Nesrin İnal, babasındaki değişimi söyle anlatıyor: “Babam 57 yaşında. Ben dört çocuğundan en küçüğüyüm, o yüzden babamın sakin dönemlerini pek göremedim. Annemin anlattığına göre çocuklar oldukça, sorumlulukları arttıkça ve yaşlandıkça daha da hassaslaşmış. Özellikle sese hiç dayanamıyor. Eğer o evde uyuyorsa ve zil çaldıysa hepimiz telaşa kapılıyoruz. 5 tane torunu var ve hepsini çok sever ama ağlamaya başladıklarında ortadan kaybolmaları lazım. Yeğenlerim geldiklerinde bir dakika yalnız kalmamalarını ister. Bir tanesini yalnız başına balkonda yakalarsa çok kızar bize. Önceleri babamla herhangi bir konuda tartışabiliyorduk ama şimdi haklı dahi olsak susmak zorundayız. Bizim babamla çok telefon ilişkimiz yoktur. O da önceleri dikkat etmezdi buna. Ama şimdi özel günlerde aramadığımız zaman sitem ediyormuş anneme. Babamın yaşlandıkça hassaslaştığını en iyi Ramazan günlerinde anlıyoruz. İftar sofrasında bütün aile bir arada olmamızı istiyor. Kimse tek başına plan yapamıyor. Yemeğin tuzu, sıcaklığı gibi noktalarda aşırı tepki verebiliyor.”

‘Yaşlandıkça daha sık ağlamaya başladım’
52 yaşındaki Ayşe Evliyaoğlu, yaşlandıkça daha sabırsız bir karaktere sahip olduğunu anlatıyor: “Zaten gençken de sabırsız bir insandım ancak yaşlandıkça bu huyum daha da ağırlaştı. Özellikle çocuklarıma karşı çok fazla tahammülüm kalmadı. Bütün aile hep bir arada olmak istiyorum. Okulu şehir dışında okudular, eve geldiklerinde kendi hallerine çekilmelerini, bilgisayarla ilgilenmelerini kaldıramıyorum. Ev temizliği konusunda da titizliğim arttı. Kızımın eve geldiğinde boş boş oturmasına dayanamıyorum. Mutfağa girsin, yemek yapsın, temizlik yapsın istiyorum. Özellikle erken kalkmak konusunda çok hassasım. Yaşım gençken sabahları ben de uyurdum ancak yaşlandıkça uyuyamaz oldum. Çocukların da erken kalkmasını istiyorum. Böylece gün daha bereketli geçiyor. O yüzden geç saatlere kadar oturmalarını da kaldıramıyorum. Bir de daha alıngan olmaya, daha sık ağlamaya başladım. Çocuklarım benimle ilgili bir sıkıntılarını dile getirdiklerinde kırılıyorum.”

‘Ben büyüğüm, saygı bekliyorum’
73 yaşındaki Mehmet Tuna’yı konuşmaya ikna etmek çok da kolay olmadı. 7 kardeşin en büyüğü olan Tuna, şu an birçok kardeşiyle konuşmuyor. Hepsiyle farklı sorunları var. Ama o bu sorunları kendisine saygı gösterilmemesine bağlıyor: “Gençken ben hepsine abilik yaptım. İş kurmalarına yardım ettim. Kız kardeşlerime babalık edip onları evlendirdim. Şimdi yaşlandım ve artık bana saygı gösterilmesini istiyorum. Ama hepsi kendi çocuklarıyla, torunlarıyla ilgilenir oldu. Oysa hepsinin sık sık benim evimde toplanmaları, bir işe kalkışmadan önce bana danışmaları gerekiyor.” Mehmet Tuna, çocuklarının da kendisini az aradığından şikâyet ediyor. Aslında ona göre az aranıyor dersek daha doğru olur: “Haftada birkaç kez arıyorlar. Zaten hepsi benden uzakta yaşadığı için senede birkaç kez görüşebiliyoruz. Ben artık yaşlandım. Sık sık aramaları, halimi hatırımı sormaları, beni kontrol etmeleri gerekiyor.”
YAZAN  :  BAHAR  KARAMAN  APAK  -  ZAMAN  GAZETESİ - PAZAR  İNSAN EKİ - 08.09.2013
SİGARA ' sız  temiz  çevre, temiz  toplum,  sağlıklı  yaşam  için  elele...

. . ..  NE  KADAR  TEMİZ  İSEN, O  KADAR  İNSANSIN  . . .