Oyunun genel olarak hakimi Eskişehirspor, daha çok pozisyon bulan tarafsa; Trabzonspor oldu.
İyi oyun kötü oyun hiç fark etmez, koşullar ne, atmosfer nasıl olursa olsun mutlak kazanılması gereken maçlar vardır. Tıpkı Trabzonspor’un dünkü Eskişehirspor maçı gibi...
Bazen olağanüstü durumlar, olağan koşullarda alınması risk taşıyan kararları zorunlu kılar ve negatif ortamda pozitif üretim yapar. Tıpkı dünkü Trabzonspor’daki gibi...
Açalım:
Oyunun genel olarak hakimi Eskişehirspor, daha çok pozisyon bulan tarafsa; Trabzonspor oldu. Pek pozisyon üretemeyen konuk ekip, golü maç deneyimi az olan Onur’un elinden kaçırdığı topla bulduktan sonra Trabzonspor’u son 25 dakikada sahasına hapsetti.
Ama “bu da kaçar mı?” dedirtecek fırsatı mahkum oynadığı anlarda kaçıran taraf yine Bordo Mavililer oldu.
Nedeni hala anlaşılamayan, uygulaması da bir garip olan 5 kadro dışı kararından sonra zorunluluğun ortaya çıkardığı kadro; iyi niyetli, arzulu ve yüreğiyle oynayan, yaygın söyleyişle “tekmeye kafa uzatan” cinstendi. Serkan’ın sakatlık, Alanzinho’nun da taktik gereği oyundan çıkıp takımın hemen hemen rakip kaleye hiç gidemediği o korkulu 25 dakikada iyi direndiler.
Yoksa futbol olarak, “aman aman şunu da ekleyelim” dedirtecek tek ayrıntı Gabriç ve tabi ki Serkan’dı. Selçuk’un artistik kafa vuruşuyla gelen ilk goldeki de dahil sağdan bindirmeleri kadar, ustalık kokan ikinci goldeki vuruşu da muhteşemdi. Gabriç, Colman’ın göbekte yapacağı işi sol kanatta üstlendi, oyunu forse etti.
5 kadro dışı, Yattara zaten yok, Tayfun’un da sürpriz sakatlığı. 7 eksikli bir kadro için bu üç puan öyle anlamlı ki! Yoksa fırtınayı yarın doğacak “Güneş” de dindiremezdi. Hem de 5 Aralık geliyor alıntıdır Ergun ATA