Gönderen Konu: Zeytin, Zeytinyağı ve Faydaları  (Okunma sayısı 1514 defa)

0 Üye ve 1 Ziyaretçi konuyu incelemekte.

Çevrimdışı LazKopaTS

  • Bağımlı Üye
  • ***
  • İleti: 133
  • Rep Puanı: +5/-0
Zeytin, Zeytinyağı ve Faydaları
« : Ağustos 27, 2009, 05:52:57 ÖÖ »
Zeytin

        "İncire ve zeytine andolsun." (Tin Suresi, 1)

    Zeytin...
    Sahip olduğu besin değeri ile insan sağlığını koruyan bir mucize...
    Çok eski çağlardan bu yana tüketilen zeytin, zamanla önemini daha da arttırmış, sofralardaki daimi yerini alarak insan sağlığının önemli bir koruyucusu olmuştur. Besin değeri oldukça yüksek olan zeytin, aynı zamanda yağıyla da sağlığa olan katkısını arttırmaktadır.
    Sağlığa olumsuz hiçbir etkisi olmayan zeytinyağı, içerdiği antioksidanlar sayesinde kalp-damar hastalıkları ve kansere karşı da koruyucu bir etki gösterir. Özellikle günümüzde kalp ve damar şikayetlerinin çoğalması, bu mucizevi besinin insan sağlığı açısından önemini daha da artırmaktadır. Allah zeytinle ilgili olarak ayetlerde şöyle buyurmaktadır:

        "Sizin için gökten su indiren O'dur; içecek ondan, ağaç ondandır (ki) hayvanlarınızı onda otlatmaktasınız. Onunla sizin için ekin, zeytin, hurmalıklar, üzümler ve meyvelerin her türlüsünden bitirir. Şüphesiz bunda, düşünebilen bir topluluk için ayetler vardır." (Nahl Suresi, 10-11)

    Şifa Kaynağı Bir Bitki

Tarih boyunca, değişik kültürlerde zeytin barışın ve umudun temsilcisi olmuştur ve bazılarınca zeytin ağacı ve meyvesi kutsal kabul edilmiştir. Bu nedenle insan yaşamının ilgisini çok az şey zeytin kadar çekebilmiştir. Geçmişi günümüzden 10 bin yıl öncesine dayanan zeytin, yunanlı sporculardan, azizlere ve ilk hekimlere kadar eski tarihin tanrı ve tanrıçaları tarafından kutsal sayılmak suretiyle birçok efsanenin de kaynağı olmuştur. Adem ölümünden önce tanrıdan merhamet diledi ve bunun için oğlu Şit' i görevlendirdi. Şit cennet bahçesindeki iyilik ve kötülük ağacından üç tohum aldı ve babasının ağzına koydu. Babası gömülünce tohumlar yeşerdi ve bu tohumlardan zeytin ağacı, sedir ağacı ve servi büyüdü.
Geçmişten günümüze kadar uzanan geleneklere baktığımızda zeytin ağacının yaprakları zafer, akıl, ve barışı simgelemiş, bir zeytin dalı ile Nuh' un gemisine geri dönen güvercin, o büyük sel felaketinin sona erdiğine işaret sayılmıştır. Gerek tarih ve gerekse günlük yaşamdaki yeri bakımından içinde bulunduğumuz coğrafya dışında zeytinin tarihi izlerini bu denli görmek mümkün değildir.
Zeytinin orijini konusunda iki görüş vardır: birincisi, zeytinin ilk olarak Ege, Anadolu'nun Akdeniz kesimleri, Suriye ve Lübnan' da ortaya çıktığı, ikincisi ise orijininin Mısır, Kuzey Afrika'nın Atlas dağları kesimleri olduğudur. Asur'lular ve Babil' lilerin yarattığı Mezopotamya medeniyeti zeytinle tanışıyordu, hatta bunu bir ticaret aracı olarak bile görüyorlardı. Urla' da, Çeşme' de yapılan kazılarda bulunan kap kacakların zeytin ve zeytin ürünleri yapımında kullanıldığı ve tarihinin milattan önce 3. yüzyıla uzandığı görülmektedir. Kazılardan çıkan bir başka sonuç zeytin endüstrisinin en az beş bin yıllık olduğudur. Helenistik devirde zeytin ağacı kutsal sayılıyordu ve zeytin ağacını kesenler ölümle cezalandırılır ya da sürgüne gönderilirdi
Urla' da bulunan, zeytin saklama ve taşıma amacıyla kullanılan amforalara Karadeniz' deki kolonilerde ve başka bir takım lokasyonlarda da rastlanması zeytinin aynı zamanda bir ithalat ve ihracat ürünü olduğunu göstermektedir. Ticaretinin yapılması için Akdeniz' de özel gemiler yaptırılıyordu. Zeytincilik zamanla yayılmış ve, Avustralya, Güney Afrika ve Çin gibi iklimin ve toprağın müsait olduğu her yerde, yapılmaya başlanmıştır.
Kur' an-ı Kerim' de zeytinden söz ediliyor. Kur'anda bu zeytin ağacının Sina dağı' ndan geldiği, meyvelerinden yağ elde edildiği ve bu yağın yemeklere lezzet vermek için kullanıldığı yazılıdır. Zeytin ağacının yetiştirilmesi ve bakımı oldukça zordur ama zeytin ağacı bu emeğin karşılığını cömertliğiyle öder. Belki de zeytinin barışın sembolü olması da bu yüzdendir. Dünyada yaklaşık 10 milyon hektar alan üzerinde 900 milyonu aşkın zeytin ağacı olduğu ve bunun % 98' inin Akdeniz ülkelerinde yoğunlaşmış durumda olduğu bilinmektedir. Ülkemizde ise eldeki tarımsal istatistikler tam anlamıyla güncel olmamakla birlikte yaklaşık 90 milyon adet zeytin ağacı olduğu söylenebilir. 2000/2001 sezonu Ege Bölgesi zeytin ve zeytinyağı tahmini rekolte verilerine göre ülkemizde yaklaşık 80 milyon adet meyve veren 7 milyon adet de meyve vermeyen zeytin ağacı bulunmaktadır
Dünya zeytinciliğinin merkezi olan Akdeniz havzasının doğusunda yer alan ülkemizde zeytin Ege, Marmara sahillerimiz başta olmak üzere tüm sahil şeritlerimizde ve Güneydoğu Anadolu Bölgemizde yetiştirilmektedir. Çanakkale' den Muğla' ya kadar uzanan Ege Bölgesi, ülkemiz zeytinciliğinin en önemli bölümünü oluşturmaktadır. Yaklaşık 400 bin ailenin doğrudan geçimini sağladığı ve 8-10 bin kişinin ise gelirine dolaylı katkıda bulunduğu dikkate alınırsa, zeytinciliğin önemi daha iyi anlaşılacaktır.
Ülkemizde zeytin üretiminde % 80.5 ile Ege Bölgesi birinci sıradadır. Bölgemizi, % 11.8 ile Akdeniz, % 6.1 ile de Marmara Bölgesi izlemektedir. Dünya'da en önemli zeytin üreticisi ülkeler arasında İspanya, İtalya, Yunanistan, Portekiz, Tunus, Türkiye, Suriye, Fas ve Cezayir sayılmaktadır.
2000/2001 sezonu Ege Bölgemiz rekolte çalışmaları sonuçlarına göre; yaklaşık 64 milyon adet meyve veren, 4 milyon adet meyve vermeyen ağaç olduğu, ağaç başına ortalama 18.5 kg zeytin verimi ile 1 milyon adet zeytin tanesi alınacağı, bunun 225 bin tonunun sofralığa, 950 bin tonunun yağlığa ayrılacağı ve 170 bin ton zeytinyağı üretilebileceği anlaşılmaktadır. Ülkemizin diğer bölgelerinin de rakkamları dikkate alındığında ulaşılabilecek zeytinyağı üretim tutarı 225 bin ton olabilecektir.

Çevrimdışı LazKopaTS

  • Bağımlı Üye
  • ***
  • İleti: 133
  • Rep Puanı: +5/-0
Ynt: Zeytin, Zeytinyağı ve Faydaları
« Yanıtla #1 : Ağustos 27, 2009, 05:53:37 ÖÖ »
Zeytinyağı

Zeytinyağı bir çok dinsel törenlerin yağ lambalarına, geleneksel ve kutsal mekanlara kadar görkemli dinsel ayinlerde önemli bir yer tutmuştur. Zeytinyağı insanoğlunun tarım devriminde ürettiği ilk ürünlerden birisidir. Zeytinyağının gençlik ve güç kaynağı olduğu inancı her zaman çok yaygındı. Eski Mısır, Yunan ve Roma' da çeşitli çiçek ve otlar ile zeytinyağı karıştırılarak çeşitli ilaç ve kozmetikler elde edililiyordu. 15. yüzyılda İspanyol papazlar zeytin ve zeytinyağını Orta ve Güney Amerika' ya daha sonra da Kaliforniya' ya taşıdılar.
1970' lere kadar Akdenizli olmayanlar için zeytinyağı, uzunca bir süre, kendine özgü yöresel yemeklerde kullanılan ya da marketlerin "otantik" özel yiyecekler bölümündeki raflarda kaybolup giden uzak doğu ülkelerinin büyüsü demekti.
Akdeniz mutfağında yemeklerin hemen hepsinin zeytinyağı ile piştiği anlarda, batılılar zeytinyağıyla genellikle restoranlarda tanışıyordu. 1970' lerde yapılan bir araştırma sayesinde zeytinyağı önem kazandı. Araştırma, batılılar arasında kalp hastalığına en az yakalananların Akdenizliler olduğunu ortaya çıkarmıştı. Akdenizliler' in bol miktarda tükettiği zeytinyağının bunda bir payı olduğu düşünüldü. Gençlik ve ergenliğin vücudun daha çok kaliteli gıdaya ihtiyaç duyduğu dönem olması ve zeytinyağı kullanımının burada iyi bir tercih görülmesi, yaşlılıkta ise kalsiyum kaybını önleyerek kemik erimesine engel olması, hamilelikte, içinde bulunan yağ asitleri hücre ve sinir sisteminin oluşturulmasında önemli bir etken teşkil etmesi, damar sertliğinin önlenmesine yardımcı olan "iyi yağ" oranı ve antioksidanlar açısından zengin bulunması zeytinyağı kullanımını arttırdı.
Böylelikle; 1980' lerden sonra, batı ülkelerinin zeytinyağı tüketiminde çok büyük bir talep patlaması oldu. Tüketiciler artık bilinçli beslenmeyle önem vermekte, katkı maddesi içermeyen doğal ürünleri tercih etmekteydiler. İnsanlar "daha doğal" besin kullanımını keşfettikçe, zeytinyağı da bundan payına düşeni aldı.

Zeytinyağı Çeşitleri
Türk Standartlar Enstitüsü' nün belirlediği ölçülere göre üç tip zeytinyağı vardır:
1. Naturel Zeytinyağı
En olgun zeytin tanelerinden sızma veya basınçla çıkarılan santrifüjleme, dinlenme ve süzme gibi yalnız fiziksel işlemlere tabi tutulan ve hiç bir kimyasal işlem görmeyen, natürel olarak doğrudan tüketilebilen, zeytin kokusunu ve tadını en yoğun, en doğal biçimde muhafaza eden, renginin tonu, sarı ve yeşil hakim olmak üzere üretim yerine göre değişen, kesinlikle mükemmel tat ve aroması bulunan ve asit içeriği maksimum %3.3' den az olan bir zeytinyağı tipidir.
Kendi içinde üç popüler çeşidi vardır: Naturel Sızma (Asit içeriği: %1), Naturel Birinci (Asit içeriği: %2) ve Organik (Asit içeriği: %1)
Daha çok salata ve soslarda çiğ olarak tüketilmesi önerilir.
2. Riviera Zeytinyağı
Ham zeytinyağının, fiziksel yöntemlerle rafinasyonu sonucu elde edilen rafine zeytinyağı ile %10-20 oranında natürel yemeklik zeytinyağlarının karışımı sonucu elde edilen ve en çok %1.5 asit içeren zeytinyağıdır. Riviera zeytinyağı' nın lezzet ve kalitesini, doğal olarak karışım oranları ile natürel zeytinyağının niteliği belirler. Bütün doğal Riviera zeytinyağları, en ideal asit seviyesine, en iyi renge ve aromaya sahip olması için test edilirler. Rengi ve aroması, sızma zeytinyağına göre daha açık ve hafif olan Riviera zeytinyağı özellikle yemek ve kızartmalarda ve her türlü soğuk yemeklerin hazırlanmasında kullanılır.
3. Rafine Zeytinyağı
Ham rafinajlık zeytinyağının, fiziksel yöntemlerle rafinasyonu sonucu elde edilen ve maksimum %0.3 asit içeren zeytinyağıdır. Asit oranı yüksek olan zeytinyağının, yenilebilir nitelikte olmadığından rafine edilmesi gerekir. Fiziksel rafinasyon işlemi sonrasında elde edilen Rafine Zeytinyağı, hemen hemen sıfır asit oranına sahip, yağın kalitesini bozan maddelerden arındırılmış bir yağdır. Rafine zeytinyağı, naturel zeytinyağının nötrleştirme, ağartma ve koku giderme gibi işlemlere tabi tutularak arıtılması suretiyle elde edilen zeytinyağı olup işlemler sırasında uygulanan yöntemler ve kullanılan maddeler sağlığa zararlı olamazlar.
Rafine zeytinyağı hafifliği ile, sebzelerin marine edilmesinde, fırında ve ocakta kızartma yapmak için en ideal ve sağlıklı seçimdir.

Çevrimdışı LazKopaTS

  • Bağımlı Üye
  • ***
  • İleti: 133
  • Rep Puanı: +5/-0
Ynt: Zeytin, Zeytinyağı ve Faydaları
« Yanıtla #2 : Ağustos 27, 2009, 05:54:08 ÖÖ »
Zeytinyağı ve Sağlık

Zeytin ağacı kutsal kabul edilen bir ağaçtır. Zeytin, tarih boyunca Akdeniz bölgesinde, Orta Asya’da ve Afrika’nın değişik bölgelerinde bilinmiş ve tüketilmiştir. Zeytinin ana vatanı Mezopotamya olup Akdenizin sembolü ve kültür mirasıdır. Akdeniz’ de ve Eski Mısır’da M.Ö. 4–5 bin yıllarına kadar gidebilen geçmişi olan zeytin ağacı ve zeytin dalı asırlardır barış ve iyi niyet sembolü olarak da kullanılmştır.
Faydaları asırlardır bilinen zeytin ve zeytinyağının, günümüzde de koruyucu sağlık etkileri hakkında her geçen gün daha fazla bilimsel bilgi birikmektedir. Ülkemizde Akdeniz mutfağının bilinmesi, zeytinyağının sofralarımızda kullanılması ve hem lezzetli yemek hem sağlıklı yaşam açısından fark edilmeden destek sağlamaktadır. Zeytin meyvesinin faydalarını yeni öğrenmeye başlayan Avusturalya, kuzey Avrupa ve uzakdoğu ülkeleri, zeytin yağına yıllardır ilaç olarak bakarken Akdeniz ülkelerinde yüzlerce yıldır yemeklik olarak kullanılmaktadır.
Diğer bütün yağlar ancak rafine edildikten sonra yemeklik yağ olarak kullanılabilmelerine rağmen, zeytin yağı doğal haliyle kullanılabilen tek yağdır. Zeytinin yağa işlenmesi için ilk önce zeytinin parçalanarak macun haline getirilmesi gerekir. Bu amaçla sıcak su yardımıyla yumuşatılan hücre duvarları bir pres ile parçalanır ve yağ + su olmak üzere posasından ayrılır. Suyun yağdan uzaklaştırılması ile natürel yağ elde edilmiş olur. Asitlik derecesine göre farklı isimlerde gruplandırılır:
1- Riviera zeytinyağı: Rafine ve Naturel zeytinyağının belli oranda karışımı ile elde edilir. Özellikle yemek ve kızartmalarda tercih edilir. Asit oranı en fazla %1'dir.
2- Rafine zeytinyağı: Zeytinyağı asit oranı yüksek olduğundan rafine edilmesi gerekir. Fiziksel rafine işlemi sonrasında elde edilen rafine zeytinyağı hemen hemen sıfır asit oranına sahiptir. Rafine ya da Light zeytinyağı daha çok zeytinyağının kuvvetli lezzetine alışık olmayan kimseler tarafından tüketilmek üzere hazırlanır.
3- Naturel zeytinyağı: Sızma ve naturel olarak ikiye ayrılır. Zeytinyağları içinde en makbul olan sızma zeytinyağının asit oranı en fazla %1'dir ve çiğ olarak salata ve soslarda tüketilebilir. Naturel zeytiyağı ya da ekstra ekstra zeytinyağında asit oranı %1-2 arasındadır.
Yemeklik zeytinin dünyadaki üretimi, yılda bir milyon ton civarında gerçekleşmekte ve bu üretimin yaklaşık %70’i Akdeniz ülkelerinden sağlanmaktadır
Kültürler arasındaki değişik diyet alışkanlıklarına bağlı olarak ülkeler arası hastalık dağılımlarında da değişliklik görülebilir. Bu nedenle bazı kronik hastalıklar bazı ülkelerde sıklıkla görülürken bazılarında ise hiç görülmez.
Zeytinin sağlıkla ilgili etkileri uzun zamandır bilinmektedir. Hipokratın, özellikle psikolojik bozukluğu olan hastalara taze yeşil zeytin önerdiğini, orta çağlarda, Akdeniz ülkelerinde, jinekolojik yakınmalarda, kulak ağrısında, özellikle çocukların kabızlık problemlerinde, erişkinlerde mide ülseri ve gastrit tedavisinde zeytin yağı kullanıldığını gösteren belgeler bulunmuştur. Zeytinyağı kullanımı ile bireylerin genel sağlık durumlarının iyiyliği arasındaki ilişki bilimsel yayınlarla gösterilmektedir.
Akdeniz diyetinin önemli bir parçası olan zeytin, zeytinyağı, meyve ve sebzeler ve bunlarda bulunan antioksidanlar hayat boyu kalp-damar hastalıkları ve kansere karşı koruyucu etki gösterir. Zeytinyağının içerisinde bulunan fenolik bileşenler, monoansature yağ asitleri kanserden ve koroner kalp hastalıklarından korunmada rol oynamaktadır. Zeytindeki fenolik komponentlerin tromboz ve tümorogenezis üzerine önleyici etkisi gösterilmiştir. Yağlar sahip oldukları yüksek enerji nedeniyle fazla kilo alımına ve dolaylı olarak birçok hastalığa sebep oldukları gibi, alınan doymuş yağ miktarı ile meme kanserleri gibi bazı kanserlerle arasında da pozitif ilişkiden bahseden yayınlar vardır. Ancak, zeytinyağı içerisindeki; fenolik antioksidanlarla birlikte bulunan squalen ve oleik asit; kalın barsak, meme ve cilt kanserinden korunmada önemli role sahiptir. Bu etki zeytinyağının daha az tüketildiği bazı ülkelerle (İskandinav ülkeleri, Amerika Birleşik Devletleri, İngiltere, Japonya gibi), tüketimin fazla olduğu Akdeniz ülkeleri karşılaştırıldığında bazı kanser hastalıklarının sıklığının belirgin olarak az görülmesi dikkate değerdir. Bu ülkelerde en sık görülen kanser türlerinden olan meme, akciğer, kalın barsak, prostat ve endometriyum kanseri sıklığı Akdeniz ülkelerinde yarı yarıya daha az görülür.
Akdeniz diyeti ilk kez 1950’li yıllarda ortaya konmuştur. Akdeniz diyeti sebze, meyve, balık ve yüksek posalı diyetten zengin olup bu diyette tek önerilen yağ zeytinyağıdır ki bu diyetin birçok hastalığa karşı koruyuculuğu bildirilmiştir. Bu diyette kurubaklagiller, pirinç, bulgur,
sebze ve meyveler, zeytinyağı, balık, süt ve doymuş yağlar ağırlıklı olarak alınmalı, margarin tüketimi en aza indirilmeli, balık sık tüketilmelidir. Akdeniz diyeti sadece kansere karşı koruyucu olmayıp aynı zamanda en önemli ölüm nedeni olan kalp hastalıklarının önlenmesinde ve ölümlerin azaltılmasında da rol almaktadır.
Bir Akdeniz ülkesi olan Yunanistan’da yapılan geniş populasyon çalışmasında, zeytinyağı kullanımının fazlalığı ile bireylerdeki koroner kalp hastalığı ve bazı kanser türlerine bağlı ölümlerin daha az görüldüğü ortaya konmuştur. Akdeniz diyetinde tek bir major bileşen olmayıp diyetteki tüm bileşenler etkinin oluşmasını birlikte sağlarlar. Bununla birlikte Akdeniz diyetindeki zeytinyağının içerdiği monoansature bileşenlere bağlı oluşan antioksidan özelliği ile kanser gelişimini engellemede ön planda olduğu belirtilmektedir. Antioksidan bileşikler serbest radikalleri bağlarlar ve peroksidasyona karşı koruma sağlayarak kanserden korunmada rol oynamaktadır. Fenolik komponentlerin de güçlü antioksidan olduğu bilinmektedir. Basit fenoller (hidroksitirosol ve tirosol), sekoiridoidler (oleuropein) ve lignanlar zeytinyağında olduğu bilinen fenolik komponentlerdir ve bunlarla birlikte hidroksitirosol etkisi ile eritrositler de oksidatif hasardan korunur.
Tümör oluşumunun engellenmesi ve/veya oluşan tümör hücrelerinin temizlenmesi için immün sistem hücrelerinin aktive olması gereklidir. İmmün sistem hücreleri de diğer hücreler gibi diyet ile ilişkili olarak olumlu yada olumsuz yönde etkilenebilirler. Tümöre karşı savunmada etkin rol oynayan CD4+ ve CD8+ T lenfositleri ve doğal öldürücü hücreler ile yapılan çalışmalarda zeytin yağının immünomodülatör etkili olduğu ve diğer yağların T lenfositlerin aktivasyon belirteçleri olan yüzey moleküllerinin azalmasına yol açarken zeytinyağının bu etkisinin çok az düzeyde yada saptanamayacak kadar az olduğu bildirilmiştir. Organizmanın tümör hücrelerinden temizlenmesinde en etkili yöntemlerden birisi olan apoptozis ile ilişkili moleküllerden Bak ekspresyonunun zeytin yağı ile beslenme sonucu arttığı Bcl-2 ekspresyonunun ise azaldığı gösterilmiştir. Hayvan deneyi modellerinde, gebelik döneminde zeytin yağı ağırlıklı beslenmenin, ileride oluşabilecek meme kanserine karşı koruyucu rol oynadığı saptanmıştır. Kırmızı et içinde bulunan ve aberan kript oluşumunu sağlayarak kalın barsak kanserleri gelişiminde rol oynayan myoglobin etkisinin, zeytin yağı ağırlıklı diyet ile azaltılabileceği ve kalın barsak kanserlerinden korunulabileceği çalışmalarla gösterilmiştir. Deneysel çalışmalarda, parenteral lipid emulsiyon beslenmelerinde, zeytin yağı kullanımı ile immün sistemin koruyucu yönde aktive olduğu ve inflamatuvar cevabın azaldığı gösterilmiş, zeytin yağının bu tip beslenmeleride kullanılabilecek doğal bir seçenek olabileceği bildirilmiştir. Bu çalışmalar kanserden korunmada zeytin yağının immün sistem üzerindeki olumlu etkilerini desteklemektedir.
Yapılan çalışmalarda kanser tedavisi alan hastalarda antioksidan maddelerin diyete eklenmesiyle tümör hücrelerinin büyümesinin engellendiği, kemoterapi etkisinin arttığı, kanser hücrelerinin yayılmasının engellendiği, kemoterapi ve radyoterapinin yan etkilerinin azaldığı, hücre yenilenmesinin kolaylaştığı gösterilmiştir. Bu veriler de zeytinin kanser gelişmesini engellemede büyük katkısı olduğu görüşünü desteklemektedir.
Zeytinyağı squalenden de zengindir. Squalenin, mekanizması tam bilinmemekle beraber ultraviole ışınlara karşı cildi koruduğu, özellikle cilt kanserinin olşmasını engelleyebildiği bilinmektedir. Güneş ışınları ile daha fazla karşılaşan Akdeniz ülkelerinde yaşayanların cilt kanserine yakalanma sıklığının diğer ülkelerden daha az olması bu görüşü desteklemektedir.
Erken tanı ve tedavi teknikleri gelişmiş olmasına rağmen kanser hala en önemli ölüm sebeplerindendir. Bu yüzden özellikle zeytinyağı kullanımının az olduğu gelişmiş ülkelerde halk sağlığı açısından yeni planlamalar yapılması gerekebilir. Avrupa’da kansere bağlı ölümler bütün ölümlerin yaklaşık %20’ni oluştururken kuzey ve doğu Avrupa’da kansere bağlı ölüm oranları yüksektir. Bu oranın en düşük olduğu kesim Akdeniz ülkelerindir. Kansere bağlı ölümlerin yaklaşık 35%’nin (10-70%) diyetle ilişkilendirilebileceği epidemiyolojik çalışmalarla da gösterilmiştir.
Bütün dünyadaki zeytinyağı üretiminin 90%’ını Akdeniz ülkeleri sağlamaktadır. Avrupa Birliği ülkelerinin zeytinyağı tüketimi, dünya tüketiminin %70’ini, Akdeniz ülkelerinin tüketimi ise %77’ni oluşturmaktadır.
Zeytinyağı Türk mutfağında da önemli bir yere sahiptir. Ancak; Türkiye zeytin üretiminde dünyada ikinci, zeytinyağı üretiminde dördüncü olmasına rağmen yıllık zeytinyağı tüketimi kişi başına 1 kg olup, 18 kg/kişi tüketimi olan Yunanistan’dan belirgin olarak azdır. Akdeniz dışı bölgelerde zeytinyağı tüketimi çok düşüktür. Örneğin: ABD’de kişi başı tüketim 450 gr, Japonya’da ise 20 gramdır. Bir Akdeniz ülkesi olarak Türkiye’nin zeytinyağı tüketiminin daha fazla olması beklenmektedir. Batı dünyası Akdeniz diyetine verdiği önemi artırdığı miktarda kanser insidansı azalacaktır. Sağlıklı bir hayat için günlük beslenme rejiminde zeytinyağının mutlaka yer alması gerekmektedir. Bu konuda tüm dünyanın yanı sıra üretimde dünya ikincisi olan ülkemizde de zeytinyağı, tüketiminin arttırılması amacıyla ilgililerin bilgilendirilmesi ve teşvik edilmesi gerekmektedir.

Çevrimdışı LazKopaTS

  • Bağımlı Üye
  • ***
  • İleti: 133
  • Rep Puanı: +5/-0
Ynt: Zeytin, Zeytinyağı ve Faydaları
« Yanıtla #3 : Ağustos 27, 2009, 05:54:34 ÖÖ »
Zeytinyağı ve Faydaları

Son yıllarda yapılan araştırmalar, zeytinin yalnızca lezzetli bir gıda değil, bunun yanında yüksek kaloriye sahip önemli bir besin kaynağı olduğunu da ortaya koymuştur. Zeytinin yanı sıra zeytinin yağı da, önemli bir besin kaynağıdır. Kuran'da zeytin ağacının yağına şu ayetle dikkat çekilmiştir:

    "Allah, göklerin ve yerin nurudur. O'nun nurunun misali, içinde çerağ bulunan bir kandil gibidir; çerağ bir sırça içerisindedir; sırça, sanki incimsi bir yıldızdır ki, doğuya da, batıya da ait olmayan kutlu bir zeytin ağacından yakılır; (bu öyle bir ağaç ki) neredeyse ateş ona dokunmasa da yağı ışık verir. (Bu,) Nur üstüne nurdur. Allah, kimi dilerse onu Kendi nuruna yöneltip-iletir. Allah insanlar için örnekler verir. Allah, herşeyi bilendir." (Nur Suresi, 35)

Yukarıdaki ayette "mubareketin zeytunetin" ifadesiyle, zeytin "bereketli, kutlu, uğurlu, sayısız yarar sağlayan" anlamlarına gelen mübarek sıfatıyla nitelendirilmiştir. "Zeytuha" ifadesiyle bildirilen zeytinyağı, tüm katı yağların aksine, tüm uzmanlar tarafından başta kalp ve damar sağlığı için olmak üzere en çok tavsiye edilen yağ türü olarak bilinmektedir. Zeytinin ve zeytinyağının sağlık açısından faydalarını şöyle sıralayabiliriz:

Kalp ve Damar Sağlığı üzerindeki faydaları
Zeytin ve zeytinyağının içinde yağ asitleri bulunur. Bu asitlerin çoğu vücut için zaruri olan tekli doymamış omega-6 (linoleik asit) yağlarıdır. Tekli doymamış yağlar kolesterol içermezler. Bundan dolayı zeytinyağı diğer yağların aksine kandaki kolesterol oranını yükseltmemekte, tam tersine kontrol altında tutmaktadır.
Bu konuda yapılan çalışmalarda, 1 hafta boyunca her gün yaklaşık 2 yemek kaşığı doğal zeytinyağı tüketen insanların kolestrol düzeylerinde son derece olumlu sonuçlar elde edilmiştir... Antioksidanlar, vücudumuzdaki zararlı maddeleri etkisiz hale getiren ve hücrenin tahrip edilmesini engelleyen son derece önemli maddelerdir. Düzenli zeytinyağı kullanan insanlarda yüksek antioksidan seviyeleri izlenmiştir. Ayrıca zeytinyağının kalp hastalıklarını önlediği pek çok araştırma ile de tasdik edilmiştir.
Yüksek oranda kalp ve damar hastalıkları vakalarına rastlanan ülkelerde çoğunlukla yüksek kolesterol düzeyine sahip doymuş yağlar tüketilmektedir. Bu yanlış beslenme alışkanlığı Akdeniz diyeti yani zeytinyağı tüketimi ile düzeltilebilmektedir. Zeytinyağı kandaki kolesterolü düzenlediği için kalp ve damar hastalarına ilaç olarak tavsiye edilmektedir.
Bunun yanı sıra zeytinyağı omega-6 yağ asidinin omega-3 yağ asidine oranını da düzenlemektedir. Omega-3 ve omega-6 yağ asitlerinin vücuda belli bir oranda alınması çok önemlidir. Çünkü bu oranlardaki dengesizlik durumunda hastalıklar ve kanser de dahil olmak üzere, kalp ve bağışıklık sistemi ile ilgili birçok hastalığın ilerlemesi söz konusu olmaktadır. Tüm bu sebeplerden dolayı pek çok insan zeytinyağı ile sağlık bulmaktadır. Amerikan Kalp Birliği, kalp hastalığı riskini azaltmak için yüksek tekli doymamış yağ diyetlerinin, %30 düşük yağlı diyete bir alternatif olabileceğini ortaya çıkarmıştır.

Kanseri önlemedeki rolü
The Archives of Internal Medicine dergisinde yayınlanan bir çalışma, yüksek oranda zeytinyağı tüketen kadınların göğüs kanserine yakalanma riskinin daha az olduğunu göstermiştir. New York'ta Buffalo Üniversitesi araştırmacılarının yürüttüğü ayrı bir çalışmada ise, zeytinyağı gibi bitkisel yağlarda bulunan bir madde olan ß-sitosterol'ün prostat kanser hücrelerinin oluşumunu engellemede yardımcı olabildiğini kanıtlamıştır. Araştırmacılar ß-sitosterol'ün hücrelerin bölünmemesi emrini veren hücre içi haberleşme sistemini güçlendirdiği, böylece hücre büyümesi kontrolsüz hale gelmeden kanserin engellenebileceği sonucuna varmışlardır.
Oxford Üniversitesi'ndeki doktorlar tarafından yürütülen son araştırmada da, zeytinyağının bağırsak kanserine karşı koru- yucu özelliğe sahip olduğu belirlenmiştir. Doktorlar zeytinyağının bağırsak kanserinin başlamasını engellemek için midedeki asitle tepkimeye girdiğini keşfetmişlerdir. Oxford araştırmacıları aynı zamanda zeytinyağının safra asidi miktarını azaltarak ve DAO (diamin oksidaz adlı enzim) seviyesini yükselterek, anormal hücre artışına ve kansere karşı koruyucu olduğunu keşfetmişlerdir.
Ayrıca araştırmacıların raporlarına göre bol miktarda zeytinyağı ve sebze yiyen insanlarda, eklemlerdeki kronik bir hastalık olan romatizmal arterit (atardamar enfeksiyonu) geçirme riski azalmaktadır.

Kemik gelişimine yardımcı olması
İçerdiği E, A, D, ve K vitaminleri, çocukların ve erişkinlerin kemik gelişimine yardımcı olması, kalsiyum kaybını engelleyerek kemikleri güçlendirmesi bakımından zeytin oldukça önemlidir. Zeytin, yaşlılara da özellikle tavsiye edilmektedir; çünkü sindirimi kolaydır ve minerallerle vitaminlerin vücutta kullanılmasına yardımcı olur. Ayrıca minerallerin kemiklerde çökmesini sağlayarak kalsiyum kaybını da engeller. Kemikler organizmanın mineral yapılarının deposunu oluşturur ve kemiklerde mineral birikimi olmadığı takdirde kemik erimesi gibi ciddi rahatsızlıklar ortaya çıkmaktadır. Bu bakımdan zeytinin iskelet sistemimiz üzerinde çok olumlu katkısı vardır. (Harun Yahya, Koku ve Tat Mucizesi)

Yaşlanmayı önlemesi
Zeytinyağının içerdiği vitaminler, hücre yenileyici özelliklere sahip oldukları için, yaşlılık tedavisinde de kullanılır, cildi besler ve korurlar. Besinlerle beraber bedenimize "serbest radikal" denilen bazı maddeleri de alırız. Zeytinyağı, başta E vitamini olmak üzere, içerdiği çok sayıdaki antioksidan maddeyle bu zararlı maddelerin vücudumuzda neden olduğu tahribatı önler, hücrelerimizi yeniler, doku ve organlarımızın yaşlanmasını geciktirir.

Tansiyon düşürücü
Archives of Internal Medicine dergisinin 27 Mart 2000 tarihli sayısında yayınlanan bir çalışma, zeytinyağının yüksek tansiyona olumlu etkisini bir kez daha vurgulamaktadır. Ayrıca zeytin ağacının yaprağı ile tansiyon düşürücü ilaçlar yapılmaktadır.

İç organlara faydaları
Zeytinyağı mide asidini azaltarak mideyi gastrit ve ülser gibi hastalıklara karşı korur. Bunun yanı sıra safra salgısını harekete geçirerek, sindirimin en mükemmel hale gelmesini sağlar. Safra kesesinin boşalma işlemini düzenler ve safra taşı riskini azaltır. Ayrıca içindeki klor sayesinde de böbreğin çalışmasına yardımcı olur ve böylece vücudun atıklardan arınmasını kolaylaştırır. Bunların yanı sıra beyin damarlarının sağlığına da olumlu etkisi vardır.

Çocukların gelişimine katkısı
Zeytin ve zeytinyağı, içlerinde bulunan linoleik asitten (omega-6 yağ asidi) ötürü yeni doğmuş bebekler ve gelişim çağındaki çocuklar için son derece faydalı besinlerdir. Linoleik asidin eksikliği, gelişimin yavaşlamasına ve hatta birtakım deri rahatsızlıklarının ortaya çıkmasına neden olur.
Zeytinyağı vücudumuzdaki zararlı maddelerin vücudumuzda neden olduğu tahribatı önleyen antioksidan elementleri ve insan için büyük önem taşıyan yağ asitleri içerir. Bunlar da hormonlara destek olur ve hücre zarının oluşumuna yardımcı olurlar.
Zeytinyağı, insan sütündeki yağ asidi oranına benzer, dengeli bir çoklu doymamış bileşime sahiptir. İnsan vücudu tarafından elde edilemeyen, aynı zamanda vücut için vazgeçilmez önemi olan bu temel yağ asitleri açısından, zeytinyağı yeterli bir kaynaktır. Bu faktörler zeytinyağını, yeni doğmuş bebekler için oldukça faydalı kılmaktadır.
Doğum öncesi ve sonrasında bebek beyninin ve sinir sisteminin doğal gelişimine katkıda bulunmasından dolayı uzmanlarca, annelere önerilen tek yağ, yine zeytinyağıdır. Anne sütüne yakın miktarda linoleik asit içermekle beraber yağsız inek sütüne zeytinyağı katıldığında anne sütü kadar doğal bir besin kaynağı özelliği kazanır.

Çevrimdışı LazKopaTS

  • Bağımlı Üye
  • ***
  • İleti: 133
  • Rep Puanı: +5/-0
Ynt: Zeytin, Zeytinyağı ve Faydaları
« Yanıtla #4 : Ağustos 27, 2009, 05:54:55 ÖÖ »
Zeytinyağının Faydaları

    * Şaşıracaksınız ama, havadaki sigara dumanını ve kirliliği temizleme yollarından biri de zeytinyağı kullanmak. Zeytinyağına bandırılmış pamuk ya da keten fitilleri yakarak odanızın havasını değiştirebilirsiniz.
    * Yumuşak bir bezin üzerine birkaç damla zeytinyağı dökün ve değerli takılarınızı ovun.
    * Kızartma tavalarınızı asla bulaşık makinesinde yıkamayın. Elde yıkayıp, bir havluyla kuruladıktan sonra zeytinyağıyla iyice ovarsanız ömrünü uzatırsınız.
    * Eğer bir balık tutkunuysanız, oltanızın ucuna ve ipine sertleşmemesi için zeytinyağı sürebilirsiniz.
    * Evinizdeki büyük yapraklı bitkilere ya da çiçeklere ayda bir kez, bir tatlı kaşığı zeytinyağı dökerseniz hem canlanır hem de beslenmiş olur.
    * Sıkışan fermuarlarınızı zeytinyağı ile çözebilirsiniz.
    * Sivrisinekler zeytinyağı sürülmüş cildi ısırmıyor. Yaz mevsimindeyiz, aklınızda bulunsun.
    * Doğumda sonra oluşan çatlaklar zeytinyağı sürüldüğünde büyük oranda yok oluyor.
    * Bebeğinizin ıslak mendilini kendiniz yapabilirsiniz.

Çevrimdışı LazKopaTS

  • Bağımlı Üye
  • ***
  • İleti: 133
  • Rep Puanı: +5/-0
Ynt: Zeytin, Zeytinyağı ve Faydaları
« Yanıtla #5 : Ağustos 27, 2009, 05:55:17 ÖÖ »
1.Zeytinyağı nedir?
Zeytinyağı zeytin meyvesinin suyudur.Tıpkı portakalı sıkıp suyunu içebildiğimiz gibi zeytini de sıkıp yağ olarak kullanıyoruz. Zeytinyağı zeytin meyvesinin katkısız , tamamen doğal suyudur. Diğer yağlardan farkı da buradan gelmektedir.

2.En iyi zeytinyağı hangisidir?
Natürel olarak adlandırılan , zeytin meyvesinin doğal niteliklerini bozmadan elde edilmiş, kendine özgü tat ve kokuda , oleik asit oranı %3 den az olan , gerçek bir meyva suyudur. Asit oranına göre sızma, natürel ve natürel birinci olarak üçe ayrılır.

3. Zeytinyağında asitlik derecesi nedir?
100 gr zeytinyağında bulunan "oleik asit" miktarının yüzde olarak belirlenmesidir.
Asit oranı %1 e kadar olan zeytinyağları "sızma" olarak adlandırılır.
Asit oranı %1-2 arasında olan zeytinyağları "natürel "olarak adlandırılır.
Asit oranı %2-3 arasında olan zeytinyağları "natürel birinci " olarak adlandırılır.

4. Asit oranına göre damak tadımıza uygun zeytinyağını nasıl bulabiliriz?
Asit oranı % 0,1 den %3 kadar değişen naturel zeytinyağlarında, damak tadımıza uygun zeytinyağını seçebiliriz.Asit oranı azaldıkça yağdaki zeytin tadı hafifliyor. Eğer zeytinyağı tadı size ağır geliyorsa, asit oranı düşük yağları tercih etmelisiniz. Asit oranı yükseldikçe zeytin tadı yoğunlaşıyor ve hissediliyor.En iyi tada, asit oranı düşük veya asit oranı yüksek zeytinyağı sahiptir diyemeyiz, bu tamamen kişinin damak tadına bağlı.

5.Natürel zeytinyağının lezzetini etkileyen faktörler nelerdir?
İklim, zeytinağacının yetiştiği bölge, zeytinin toplandıktan sonra sıkılana kadar bekletilmesi, zeytinin erken veya geç toplanması, zeytinin her yıl renk , koku ve tat açısından değişiklik göstermesi, zeytinin sıkımında kullanılan yöntemler zeytinyağının tat açısından farklılık göstermesine neden olur. Farklı bölgelerin farklı asit oranındaki yağları farklı tatlara sahiptir.
İyi bir naturel zeytinyağı zeytin meyvasının taze tat, koku , ve aromasını içermeli kusursuz olmalıdır.

6.Zeytinyağında tağşiş olup olmadığı nasıl anlaşılır?
Zeytinyağına farklı yağlar karıştırılarak piyasaya sürüldüğünü duyuyoruz. Ama evde basit yolla, kullandığınız zeytinyağında tağşiş olup olmadığını anlayabilirsiniz.
Zeytinyağı +4 C - +5 C de bulanıklaşır, 0 C ile 6 C arsında ise donar. Oda ısısında normal haline döner. Yağın donması kalitesini etkilemez. Aldığınız yağın bir örneğini buzdolabına koyun , donmasını bekleyin. Yağ katkısız ise tamamının katılaşması beklenir. Donmayan kısım varsa katkılı olduğunu anlarsınız.

7. Sızma zeytinyağı ile kızartma yapabilir miyim?
Zeytinyağının kızartmaya en uygun yağ olduğu bilimsel araştırmalarla kanıtlanmıştır.Zeytinyağı yüksek ısıya daha dayanıklı bu yüzden kızartma yağı olarak daha sağlıklıdır. Zeytinyağı asitlik oranına göre 210 C- 240 C de değişirken, tereyağı 110 C , ayçiçekyağı 170 C de özelliğini kaybeder ve zararlı hale dönüşür. Kızartmaların genellikle 140- 180C de yapıldığını göz önünde bulundurursak 'zeytinyağıyla kızartma olmaz, öteki bitkisel yağlarla daha sağlıklı olur inanışı' bilimsel olarak çürümüş oluyor.

8. Zeytinyağını nasıl saklamalı?
Isı ve ışık zeytinyağının düşmanlarıdır. Zeytinyağı farklı kokulardan da çok çabuk etkilenip bozulabilir. Zeytinyağı ışık almayan, serin ve kokusuz bir ortamda cam, seramik veya teneke kutularda saklanabilir.Uygun koşullarda 5 yıl saklanabilse de en iyisi 2 yılda tüketilmesidir.