Küçük adamlar...
--------------------------------------------------------------------------------
Sadık arkadaşı Ebu Hureyre ile bir gün Hz.Fatıma'nın evine giderler. Torunlarını görmek, sevmek istemiştir. Kapıdan girer girmez Hasan'ı arayarak:
-" Küçük adam orada mı? Küçük adam orada mı?" diye sorar.
Badi badi koşarak gelen torununu kucaklarken bir yandan da dua etmektedir.
-" Ey Allah'ım! Ben onu seviyorum, senin de onu ve onu sevenleri sevmeni diliyorum."
Eyvah eşim...
--------------------------------------------------------------------------------
Bir yolculuk sırasında Hz.Aişe'yi taşımakta olan deve aniden parlayıp hızla koşmaya başlar. Durumu gören Efendimiz (sav):
-" Eyvah eşim!" diye bağırır.
Ve deve arkadaşları tarafından yakalanıp da tehlike atlatılıncaya kadar sakinleşmez, endişesi yatışmaz...
Ebu Süfyan'ın oğlu Muaviye yeni müslüman olmuştur. Namazda konuşulmayacağını bilmemektedir. Ve bir gün Efendimiz (sav)'in arkasında cemaatle namaz kılarlarken konuşur.
Hapşıran birine:
-"Allah sana merhamet etsin." der.
Namazın bozulacağından ötürü telaşlanan müslümanlar, el kol işaretleri ve bakışlarıyla uyarıp, onu susturmak isterler. Bu durum Muaviye'yi daha da heyecanlandırır ve konuşmaya devam eder:
-" Ne var, ne bakıyorsunuz? Hiç bişey anlamadım."
Müslümanlar bu kez de elleriyle bacaklarına vurarak muaviye'yi sustururlar. En sonunda namaz biter. Fakat Muaviye heyecan ve suçluluk duygusundan ter içinde kalmıştır.
Efendimiz (sav) yanına sokulur:
-" Namaz kılarken" der, dünya ile ilgili konuşulmaz. Namaz; tesbih, tekbir ve Kuran okumaktan oluşmuştur."
Muaviye bu olayı yıllar sonra "O'ndan daha güzel öğreten birini görmedim. Beni ne azarladı, ne de sövdü..." diye anlatır...