Gönderen Konu: Peygamberimizde Görülen Olgunluk ve Güzellikler  (Okunma sayısı 1122 defa)

0 Üye ve 1 Ziyaretçi konuyu incelemekte.

Çevrimdışı *Laz kızı*

  • بِسْــــــــــــــــــــــمِ اﷲِارَّح
  • Co-Admin
  • *
  • İleti: 36918
  • Rep Puanı: +616/-19
  • بِسْــــــــــــــــــــــمِ اﷲِارَّح
Peygamberimizde Görülen Olgunluk ve Güzellikler
« : Şubat 28, 2008, 12:03:25 ÖS »
Bilindiği gibi, insanlara ait olgunluk halleri başlıca iki kısımdır. Bir kısmı (insanın iradesine bağlı olmayı insanın doğuştan sahib olduğu kemallerdir! Asalet, güzel biçim, akıl ve zekâ üstünlükleri gibi... Diğer kısmı da, insanların tamamen istekleri ve çalışıp kazanmaları ile elde edilen kemallerdir. İlim ve irfan sahibi olmak, doğruluk, emanet, tevazu, zühd ve takva gibi güzel huylar edinmek bu kısımdandır.
    Bu iki kısım kemallerden yalnız biri veya birkaçı bir insanda bulunursa, ona büyük bir şeref verir, onun için bir öğünme sebebi olur. Ya bu kemallerin hepsi bir insanda toplanırsa, artık onun ne kadar büyük bir şerefe ve yüksek bir mertebeye ulaşmış olduğunu düşünmelidir. İşte Hazret-i Peygamber Efendimizde bu iki kısım kemallerin tümü ve güzelliklerin hepsi pek yüksek bir şekilde toplanmıştır. Bunlardan başka Peygamberlik şerefine de kavuşmuştur. O'nun çok yüksek güzel huylarından bazılarını kısaca anlatacağız
 
 
"İnsanların En Hayırlısı, İnsanlara Faydalı Olandır." Hz.Muhammed (S.A.V)..!!!"

Çevrimdışı *Laz kızı*

  • بِسْــــــــــــــــــــــمِ اﷲِارَّح
  • Co-Admin
  • *
  • İleti: 36918
  • Rep Puanı: +616/-19
  • بِسْــــــــــــــــــــــمِ اﷲِارَّح
Ynt: Peygamberimizde Görülen Olgunluk ve Güzellikler
« Yanıtla #1 : Şubat 28, 2008, 12:05:11 ÖS »
1-Hazret-i Peygamber'in Asaleti

    Bilindiği gibi Peygamber Efendimiz Kureyş kabilesinden ve Haşim ailesinden gelmiştir. Kureyşîler ise, Hazret-i İsmail'in soyundan bulundukları için pek büyük bir asalet ve şeref sahibidirler. Bununla beraber, öteden beri en kutsal bir mabed olan Kabe'nin hizmet ve idare işlerini yürütüyorlardı. Daima başkanlık görevinde bulunmuşlardır. İşte Peygamber Efendimiz böyle şerefli bir kavme ve seçkin bir aileye bağlı idi. Bu bağlılık da, O'nun başarısına yardım etmiştir.

2- Hazret-i Peygamber'in Şekil Güzelliği

    Hazret-i Peygamber bütün yaratılışların en güzeli idi. Azalaranın hepsi birbirine uygundu. Kıyafetinde aşırılık yoktu,  yakışıklı idi. Mübarek vücudu güçlü ve kuvvetli idi. Ne zayıf, ne de semizdi; orta halde idi, etleri sıkıca idi. Nurlu cildi ipekten yumuşaktı. Lâtif cisminin kokusu çok hoş idi. Okşadığı şeylerden günlerce güzel kokular alınırdı. Pak vücudu beyazdı, nurlu idi. Bu beyazlık içinde hoş bir pembelik parıldardı. Pek sevimli olan mübarek boyu, ne kısa ve ne de uzundu. Bununla beraber yanında bulunanlardan daima uzun görünürdü. Göğsü berrak ve mübarek omuzlarının arası genişti. Nurlu omuzlarının arasında güvercin yumurtası gibi bir kırmızı ben vardı ki, bu "Nübüvvet Mühürü" idi.
    Parmakları uzunca, bilekleri kalınca idi. Mübarek başı uyumlu ve çok güzel bir ölçüde büyükçe idi. Ön dişleri seyrekçe idi. Söz söyledikçe inci danelerinden daha berrak olan dişlerinin parıltısı görülürdü. Parlak alnı genişti. Hilâl kaşları uzunca idi. Kaşlarının arası açıkça idi. İki kaşının arasında öfkelendiği zaman, kabarıp beliren bir damar vardı. Letafet nişanı olan kirpikleri, uzun ve siyahdı. Mübarek sakalı sıkça idi, bir tutam boyunda bulunurdu. Ahirete göçmeleri sırasında mübarek başının ve sakalının beyaz kıllarının sayısı henüz yirmi kadardı. Sünbüllerden daha zarif ve daha hoş kokulu bulunan saçları ne pek kıvırcık, ne de pek düzdü ve boyca kulak yumuşaklarını geçmezdi.
    Hazret-i Enes (radıyallahu anh) demiştir ki:
    - "Ben Allah'ın Resulünden daha güzel bir kimse görmedim. Mübarek yüzünde sanki güneşin nurları parlardı. O güzel yüzünde parlayan letafet nurları, gülümsedikçe lâtif dişlerinden saçılan berraklık parıltıları, karşısında bulunan duvarlara yansırdı."
    Evet... Peygamber Efendimizin bütün azaları, bütün duyuları ve kuvvetleri pek mükemmeldi. Başkalarının göremeyecekleri ve duyamayacakları kadar uzak yerlerde bulunan şeyleri görür, sesleri de işitirdi. Pek vakarlı olan yürüyüşü, yokuştan aşağı iner gibi hızlıca idi. Onda her yönden bir mükemmellik ve üstünlük görünürdü. O'nu ilk gören kimse, muhabbet içinde kalırdı. O'nunla görüşüp konuşmak şerefine kavuşan kimse, O'na  karşı derin bir sevgi duyardı. Onun yüksek hallerini görüp anlatanlar, O'nun bir dengini ne daha önce, ne de sonra görmediklerini itiraf ederlerdi. Sonuç olarak: O, bir letafet ve mükemmeliyet mucizesi idi. Sallallahu aleyhi ve Sellem.


3-Hazret-i Peygamber'in Pek Yüksek Akıl ve Zekâsı


    Peygamber Efendimizin mübarek akıl ve zekâsı, her türlü düşüncenin üstündedir. O'nun pek yüksek aklı ve zekâsı yanında, en büyük dahilerin ve en parlak fikir adamlarının akıl ve dehaları pek sönük kalırdı. Bu gerçeğe, O'nun büyük hayatı pek güzel şahiddir. Arab Yarımadasının peygamberlik döneminden önceki durumu ile, peygamberlik döneminden sonraki durumunu düşünmek yeterlidir. Yüce Allah'ın o büyük ve son peygamberi kadar insanların ruhî hallerini anlamış, insanları güzel bir siyasetle idare etmiş, İnsanları doğru yola getirip hallerini düzeltmeyi başarmış, bu konularda gereken esasları hazırlamış bir akıl ve hikmet sahibi gösterilemez.
"İnsanların En Hayırlısı, İnsanlara Faydalı Olandır." Hz.Muhammed (S.A.V)..!!!"

Çevrimdışı *Laz kızı*

  • بِسْــــــــــــــــــــــمِ اﷲِارَّح
  • Co-Admin
  • *
  • İleti: 36918
  • Rep Puanı: +616/-19
  • بِسْــــــــــــــــــــــمِ اﷲِارَّح
Ynt: Peygamberimizde Görülen Olgunluk ve Güzellikler
« Yanıtla #2 : Şubat 28, 2008, 12:07:39 ÖS »
4- Hazret-i Peygamber'in Fesahat ve Belâgatı


    Hazret-i Peygamber Efendimiz yaratılışça pek fasih (açık ifadeli) idi. Yüksek maksatlarını açıkça ve parlak bir şekilde söylerdi. Huzurlarına gelen elçilerin konuşmalarına pek açık bir şekilde karşılık verirdi. O'nun mübarek sözleri arasında birçok manaları toplayan öyle yüksek parçalar vardır ki, onlara "Cevami'ül-Kelim" denir. Yine O'nun mübarek sözleri arasında öyle güzel ve hikmet dolu parçalar vardır ki, bunlara "Bedayi'ül-Hikem" denilir. Biz bunların bir kısmını ahlâk bölümünde yazmış bulunuyoruz. Şu anlamdaki hadîs-i şerîfler, bu ahlâk ve hikmet esaslarından bazısıdır:
   "Hikmetin başı Allah korkusudur."
    "İnsanlar altın ve gümüş madenleri gibidir."
    "İnsanlar, tarak dişleri gibi, hukuk bakımından eşittirler."
    "Kendi değerini bilen kişi helak olmaz."
    "Kendisi için istediğini senin için de istemeyen kimsenin dostluğunda hayır yoktur."
    "Kendisi için sevdiğini, kardeşi için de sevmedikçe, kişinin imânı kâmil olmaz."
    "Yalan yere yemin etmek yurdları harabeye çevirir."
    "Emaneti, sana güvenen kimseye teslim et; sana hıyanet edene sen hıyanet etme."
    "Eski dostluğu devam ettirmek, imandandır."
    "Alış-verişinde en çok ziyan eden o kimsedir ki, başkasının dünyası uğrunda, kendi âhiretini yitirir."
    "Kardeşinin uğradığı musibetten dolayı sen sevinç gösterme; yoksa Yüce Allah onu kurtarır da seni musibete düşürür."
    "Cezası en çabuk verilen şey, zulümdür."
    "İnsanlara kendini sevdirmek aklın yarısıdır."
    "Kanaat tükenmez bir hazinedir."
    "Pişmanlık bir tevbedir..." 
   



5- Hazret-i Peygamber'in Mübarek Ahlâkı

    Hazret-i Peygamberin ahlâkı, tamamen Kur'ân-ı Kerîm'e uygundu. Kur'ân-ı Kerîm'in gösterdiği güzel huyların hepsini kendisinde toplamıştı. O'nun kadar güzel ahlâka sahib bir kimse görülmemiştir.
    Onun içindir ki, hakkında Kur'ân âyeti ile:
    "Şüphe yok ki sen, pek büyük ahlâk üzere yaratılmış bulunuyorsun," buyurulmuştur.
    Bir hadîs-i şerîfde de buyurmuştur:
    "Ben, ahlâk güzelliklerini tamamlamak için gönderildim."
    Gerçekten Peygamber Efendimiz, ahlâkın en güzel ve en iyi hallerini kendinde toplamış, bunları ümmetine de öğütlemiş ve kendisine uyanları melekler derecesine yükseltmiştir.


6-Hazret-i Peygamber'in Pek Yüksek İlim ve İrfanı


    Hazret-i Peygamber, Yüce Allah'ın vahy ve ilhamı ile pek büyük gerçeklere ve ilme ulaşmıştı. Hiç kimse ilim ve irfan bakımından O'nun derecesine yetişmemiştir, yetişemez de... Semavî kitablardaki şeriatların hükümlerine, geçmiş ümmetlerin tarihine, her kavmin siyaset ve idare hallerine, harb fenlerine ve daha birçok yüksek ilimlere sahib bulunuyordu. Meydana getirdiği dinî müessesenin büyüklüğü buna şahiddir. Kendisi hiç bir medrese ve hoca görmemiş, okuyup yazma öğrenmemiş (bir ümmî) idi. Böyle olduğunu bütün kavmi ve kabilesi biliyordu. İşte O'nun bu üstün hali bir mucize idi. Artık O'nun, Allah'ın vahyine kavuştuğundan ve büyük bir peygamber olduğundan nasıl şübhe edilebilir?

"İnsanların En Hayırlısı, İnsanlara Faydalı Olandır." Hz.Muhammed (S.A.V)..!!!"