Bahardı... İçerde Âmine’nin kucağında nur ile yıkanmış bir Gül kokusu vardı...
Kaç bin senedir beklenen yâr meğer o yârdı.
Arasına sınır taşları dikilmiş zamanın saadet damıttığı çağlar işte o çağlardı.
Gece seherlere uzardı ve dudaklarında Âmine’nin “Gülüm!” diyen bir gülümsemesi vardı..
Sevgili o gece bir “Gül” oldu..
..
Gel ey vahdetin Gül’ü hasretin Gül’ü...
Kokunla gel ve renginle gel!..
İlhamın ve âhenginle gel!..
Aşkınla olmazsa sevginle gel!..
Gel ki serazad kuşlarca süzülsün yürekler çiçeklere;
ve çiçekler yenik düşsün aşkını eleyen kelebeklere...
İskender PALA