Gönderen Konu: TUZ VE ŞEKER (MUTLAKA OKUYUNUZ !)  (Okunma sayısı 1240 defa)

0 Üye ve 1 Ziyaretçi konuyu incelemekte.

Çevrimdışı A.ÜSTÜNBAŞ

  • Deneme Mod
  • *
  • İleti: 4388
  • Rep Puanı: +112/-0
TUZ VE ŞEKER (MUTLAKA OKUYUNUZ !)
« : Nisan 05, 2012, 09:36:37 ÖÖ »
  :!: TUZ VE ŞEKER   :!: (OKUMANIZI ÖNERİRİM)

Gecenlerde bir supermarkette alisveris yaparken cok yasli bir kadin eline bir tuz paketi almis gorevliye soruyor: ''Yavrum bunun uzerinde kaya tuzu mu, gol tuzu mu..... v.s.. yazmiyor. Ben kaya tuzundan imal edilenini almak istiyorum.''.
Once kadincagizin yaptigini bir yaslilik davranisi zannettim. Inceledim, sordum sorusturdum, meger kadincagiz hakliymis. Simdi ben de uzerinde kaya tuzu yazanlari satin almaya calisiyorum.
Hatirlarsiniz buna benzer bir ileti de seker icin dolasmisti. Megerse ulkemizde seker, pancardan imal edildigi gibi genleriyle oynanmis misirdan da imal ediliyormus (bunun arkasinda da maalesef bizim prenslerimiz varmis). Simdi ben, paketin uzerinde ''yuzde yu z pancar sekerinden imal edilmistir'' yazisini gormezsem satin almiyorum.
Artık tuz yemeyin yedirmeyin ! Nedenine gelince aşağıdaki yazıyı okuyun. Neden yememeniz gerektiğini anlayacaksınız.

TUZ GÖLÜ
Aşağıdaki bilgiler maalesef doğru...
Sonra; Türkiye neden kanserden kırılıyor..' diye soruyoruz...! ?

Tuz Golü, Van Gölü'nden sonra ülkemizdeki ikinci büyük golüdür... Uzunluğu 80 km olan Tuz Gölü'nün genişliği 48 kilometreyi bulur... Geniş bir alanı kapsamasına karşılık çok sığ bir göldür... Dünyanın en tuzlu göllerinden biridir... Litresinde 329 gram gibi çok yüksek oranda tuz ihtiva etmek! tedir.. . Gölün bu özelliğini değerlendirerek tuz elde etmek amacıyla kıyılarında çok sayıda tuzla kurulmuştur..Bu tuzlalardan elde edilen tuz Türkiye'nin gereksinimi olan tuzun büyük bölümünü karşılamaktadır. .
Türkiye'nin oldukça kurak bir yerinde yer alması nedeni ile bu sığ bölgelerde çok yoğun bir şekilde buharlaşma görülür... Doğu kısmındaki körfez dışında tümüyle kuruyan Gölün tabanında, kalınlığı yer yer 30 cm.'yi bulan mevsimlik bir tuz katmanı oluşmaktadır.. . Tuz Gölü'nün en derin yeri sadece 2 m.'dir. Öteki kesimlerin derinliği sadece santimetrelerle ölçülebilmektedir.
Göle dökülen en önemli akarsular? Peçeneközu deresi' ile Melendiz çayı'dır. Coğrafya bilgileri aynen böyle diyor. Coğrafya bilgilerine girmemiş aci gerçek ise şudur:
Tuz Gölüne dökülen en büyük akarsu Konya' nın şehir kanalizasyonudur. .. Çumra yönüne verilen kanalizasyon bu doğrultu üzerinden maalesef herhangi bir arıtmaya tabi tutulmadan doğrudan Tuz Gölü'ne akıtılmaktadır. ..
Bir milyonu gecen şehir nüfusunun sanayi artıklarını da taşıyan şehir kanalizasyonu bizlere iyotlu ya da iyotsuz tuz olarak geri dönmektedir.. .
Bu faciaya dur demek ve tuzun kokmasına fırsat vermemek için her sorumlu vatandaşın üzerine düşen görevi yerine getirmesi gerektiği inancı ile bu mesajı ulaşabileceğimiz her kişiye gönderelim ve ilgilileri göreve davet edelim.... Yoksa hepimizin yemeğinde Konya'lıların katkısı olmaya devam edecek.'

YAZAN  :  Yrd. Doc.. Dr.. MUSTAFA DURAN
PAMUKKALE ÜNİVERSİTESİ FEN-EDEBİYAT FAK. BİYOLOJİ BÖL. - PK:20017 - DENİZLİ
TEL:+90 258 2134030-1178 - CEP:05334361297 -FAX:+90 258 2125546
SAGLIKLI VE BİLİNÇLİ BİR TOPLUM İÇİN
KAYNAK  :  İNTERNETTEN  (FACEOBOOK) KAYITLARINDAN  05.04.2012  DE  ALINTI..
SİGARA ' sız  temiz  çevre, temiz  toplum,  sağlıklı  yaşam  için  elele...

. . ..  NE  KADAR  TEMİZ  İSEN, O  KADAR  İNSANSIN  . . .

Çevrimdışı A.ÜSTÜNBAŞ

  • Deneme Mod
  • *
  • İleti: 4388
  • Rep Puanı: +112/-0
Ynt: TUZ VE ŞEKER (MUTLAKA OKUYUNUZ !)
« Yanıtla #1 : Nisan 05, 2012, 09:53:19 ÖÖ »
 
Tuz Masalı

İbrahim  GÖKÇEK
Son 30-40 yıldır, üç büyük bayaz tehlike diye tuz, şeker ve beyaz un?dan bahsedilmektedir. Bunlardan beyaz şeker ve beyaz un hakkında söylenenler doğrudur, çünkü her ikisininde doğal özelikleri bozulmuştur ve artık doğal değillerdir. Pygamberimiz ??Ya Ali yemekten önce ve yemekten sonra bir miktar tuz seni 70 tür hastalığa karşı korur?? buyurmuştur

Peygamber Efendimiz beyaz un mamüllerini kulanmamış ve kulanımını yasaklamış. Osmanlının son dönemine kadarda Müslümanlar beyaz un mamüleri kulanmamışlardır.Beyaz unda vitamin ve minerallerin bazıları ya tamamen yoktur veya oldukca azdır, çünkü kepekle birlikte en önemli lifli kısmı hayvan yemi olarak kulanılır.

Beyaz un:
Kepekli un sağlıklıdır, çünkü buğdaydaki mineral, vitamin, enzim ve amino asitler kabuğundadır. Kepeğin atılması ile birlikte bütün vitamin, mineral, enzim ve aminoasitler de yok olur ve bu nedenle beyaz un besleyici değildir. (geniş bilgi için budaya bak)

Beyaz un'la beslenen insanlarda sindirim rahatsızlıkları, deri hastalıkları, immün zafiyeti, cinsel güçsüzlük gibi birçok hastalık ortaya çıkar. Çünkü vücutta vitamin, mineral, aminoasit ve enzim yetersizliği ortaya çıkar. Bu vitamin, mineral, enzim ve amino asit yetersizliği haplarla kısa bir süre alınarak karşılanabilir, fakat uzun süre kulanılırsa bağırsaklar tembeleşir.

Bilindiği gibi bağırsaklardaki faydalı bakteriler K ve B12-Vitaminleri gibi karmaşık vitaminler üretirler ki bilindiği gibi bunları lifli besinlerden üretirler. Faydalı bakteriler kendileri için üretikleri bu vitaminlerin çok azını kendileri kulanırlar ve geri kalanı vücut tarafından değerlendirilir. Arılarda balı kendileri için üretirler ama çok azını kendileri tüketirken asıl ana kısımını insanlar tüketir.

Beyaz Şeker:
Şekerin kulanılması ise çok yenidir. Şekerin doğalı, yani birleşiminde vitamin mineral ve enzim içerdiğinden zararı pek yoktur. Örenğin eskiden kulanılan Turhal şekeri veya esmer şeker normaldir. Eskiden tatlandırıcı olarak bal ve pekmez kulanılırdı.

Şeker pancarından elde edilen şeker ilk zamanlar doğal iken sürekli yeni metotların geliştirilmesi ile şimdi beyaz şeker hiç vitamin mineral, enzim ve amino asit içermez ve en önemli kısmı hayvan yemi yapımında kulanılır.

Buda kandaki şekerin aniden yükelmesine sebep olur, çünkü vitamin, mineral, enzim, ve amino asit içermediğinden hızlı geçiş olur. Şeker kanda yükselirken bu şekeri hücreye taşıyacak olan insulini yeterince salğılanaması nedeniyle zamanla şeker hastalığı ortaya çıkabilir. Bu nedenle doğal şeker kulanılmalıdır.

Tuz nedir?
Tuz sodyum ve klor elementlerinden oluşur ve 1 gram tuzun suda çözülmesi ile 0,6 gramını kloriyonu ve 0,4 gram sodyumiyonu ortaya çıkar. Yetişkin bir insanın vücudunda 100 gram sodyum ve 77 gram klor bulunur. Bu elementler kan, lenf, hücreler, dokular, kemik, kıkırdak ve kirişlerde bulunur. Klor ayrıca mide asidi için gereklidir.

Sodyumiyonu vücudun osmotik (geçişmel, geçişen) yapısında çok önemli rol oynar. Yani hücrelere besleyici maddenin (vitamin, mineral, enzim, amino asit ve glukoz gibi) girişi ve hücrelerdeki artık maddelerin dışarı çıkarılmasında, kısaca transportta rol oynar. Ayrıca sinir ve kaslarda uyarıları iletmede rol oynar. Sodyum-potasyumla birlikte hücrelere giriş ve çıkışları konturol ederler.

Kloriyonunun yetersizliği kanın pH-Değerinin asitleşmesine buda asidoza sebep olur, asidozsa çok tehlikeli bir durumdur. Asidoz böbrek zafiyeti, akçiğer iltihaplanması, aşırı kusma ve ishale sebep olur. Klor bilindiği gibi şehirlerin su şebekesine katılır, çünkü klor mikropları öldürür. Klor aynı şekilde bağırsaklardaki zararlı bakterilere ve bunların üretiği zehirli gaz ve zehirli alkolleri zararsız hale getirir.

Tuz tansiyonu ne zaman yükseltir, şayet kişi daha önce böbrek iltihaplanması geçirmiş ve bu iltihaplanma kronikleşmişse, bu ağrı vermez. Kişi kronik böbrek ağrılarını unutur, fakat böbrekler kronik iltihaplı olması nedeniyle sodyumlu birleşikleri süzemez.

Böylece kanda sıvı oranı artar ve buda yüksek tansiyona sebep olur. Örenğin sodyum (Na+) ve karbonik asit (HCO3-) birleşerek sodyumhidrojen karbonat (NaHCO3) oluşur ve bu dışarı atılamaz. Yani bu sadece kronik böbrek iltihabı olanlarda olabilir aksi halde tuz yüksek tansiyona sebep olmaz.

Arteryo skleroz:
Yüksek tansiyona genelikle arteriyo skleroz (damarların yağlanması, daralması ve setleşmesi) nedeniyle ortaya çıkar. Buda genelikle aşırı et, peynir, yumurta ve mamullerini yeme, alkol ve sigara içme nedeniyle olur.

Az tuz alındığında sodyum yetersizliği nedeniyle aritmi (kalpritim bozukluğu), yurğunluk, başağrısı ve bayılma gibi rahatsızlıklar ortaya çıkar. Yüksek tansiyona karşı alınan ilaçlar (antihipertensif) üreyi artırır, trigliserid, kolesterol ve şeker metabolizmasını bozar, kan akışını yavaşlatır ve buda yüksek tansiyona sebep olur.

Diyet tuzu:
Diyet tuzu adı ile üretilen sodyumsuz yeni tuz: potasyum, magnesiyum,kalsiyum ve bir düzine organik asit içermektedir. Potasyum, sodyumun yerini tutmaz ve ayrıca acı bir tadı vardır. Potasyum besinlerde yeterince mevcut olup ayrıca ekstra almaya gerekte yoktur. Ayrıca ekstra potasyum alındığında sodyumun karşıtı (antigonistik) olduğundan hücrelerdeki transport işlemide negatif etkilenir. Hücrelere besleyici maddeler girer ve artık maddeler dışarı çıkar ve bu sodyum-potasyum dengesi ile olur.

Denge bozulursa hücrelerdeki artık madde dışarı atılmazsa hücreler çöp hücreye dönüşür. Bilindiği gibi psikolojisi bozuk bazı insanlar evdeki çüpü dışarı atmadığı gibi dışarıdaki çöpü evlerine çekerler ve bu çöp yığını bütün çevreye hastalık yayan mikrop yuvasına dönüşür. İşte hücrelerde böyle olabilir ve o zaman kişi hemen kolay hastalarnıve hastalıklardanda kolay kolay kurtulamaz.

Araştırmalar:
1-) New York?dan Prof. Dr. Michael A. Aldermann Amsterdam?da yaptığı konferansta 1400 kişi üzerinde yaptığı araştırmada az tuz alanların, çok tuz alanlara göre % 20 oranında daha çok kalp krizine yakalandıklarını tesbitetmişdi. (Nhp. 7.2001.1072)

2-) Dünyada en çok tuz kulanan millet olarak bilinen Japonların diğer milletlere göre daha sağlıklı ve uzun ömürlü oldukları bilinmektedir.

3-) Prof. Dr. K. Stupe (Kassenarzt 4.1997) az tuz alan yaşlılar üzeride araştırmalar yapmıştır. Bu araştırmalar sonucu yaşlılarda konsentrasyon zafiyeti, algılama zafiyeti, hafıza zafiyeti gürüldüğünü tesbitetmişlerdir. Hatta yaz aylarında yeterince tuz ve su almayanlarda kolapsüs (kan dolaşımının durması ) sebep olduğunu tesbitetmiştir. (Nhp. 7.2001.1072)

4-) Gelişme çağındaki çocukların az tuz alması halinde gelişme anormalikleri, yorğunluk, başağrısı, okulda anlamama, zorlanmalarda nefes darlığı, deri hastalıkları ve erken yaşlarda yüksek tansiyon gibi rahatsızlıklara, sebep olur. (Nhp. 7.2001.1072)

5-) Remscheid?dan Prof. Dr. H. Kaulhausen Bayreuth?e eğitim seminerinde hamile bayanların tuz ve su alımını azaltmaları halinde hamilelikleri üzerinde kötü etkiler sebep olabileceğini beyan etmiştir. (NM.10.95.44)

6-) New York?tan Prof. Dr. A. Aldermann ve ekibi 1900 erkek ve 1000 bayan üzerinde 4 yıl süren bir araştırma yapmıştır. Bu araştırmalarda az tuz alanların çok tuz alanlara göre daha fazla kalp krizi görüldüğünü tesbitetmiştir. (GM.7-8.1996.37)

Tecrübelerim:
Larenjit (gırtlak iltihaplanması ):
Örneğin oğlum Muhammed Samil 3 yaşında pseudokrup?a (larenjit, gırtlak iltihaplanması ) yakalandı ve Frankfurt Üniversitesi çocuk kliniğinde bu hastalığa viruüslar neden oluyor bakteriler değil, bunedenle antibiyotikler etki yapmaz sadece tuzlu su ile enhalasyon yapabiliriz dediler. Bende evde tuzda suda yeterince var o halde çocuğu eve götüre bilirim dedim ve çocuğa tuzlu su ile enhelasyon biraz yadımcı oluyor ve birkaç saat sonra rahatsızlıkları yeniden azıyordu onu özel bir homeopatik ilaçla tedavi ettim.

Nörodermatoz:
Besin allerjisi nedeniyle iki dirsek boynundada kaşıntılı, kabarçıklı,allerjik ekzem (nörodermatoz) oluştu. Tuzun faydaları üzerine okuduklarımı tatbik etmeyi düşündüm. Yemekten önce ve sonra bir miktar tuz aldım ve nörodermatoz bir hafta içinde azaldı ve 4 hatta içinde iyileşti. (15.05.05)


Bağırsak florası ve kılcal kan dolaşımı sağlıklı yaşayabilmek için çok önemlidir. Çünkü vitamin, mineral, aminoasit, enzim, glikoz, vb, besleyici maddenin hazırlanması, hücrelere ulaşması ve de mikroplarla mücadele eden makrofaj, T ve B- Hücreleri gibi savunma mekanizmalarının hücre aralarında dolaşması buna bağlıdır.Gökçek İksir'i ile tedavi olmak mümkündür. Tabii doğru beslenirseniz tedavi sürecide o oranda kısalır.Gökçek İksiri vücudu cüruflardan arıtır, iltihaplı hastalıkları iyileştirir ve bağışıklık sistemini güçlendirir.Gökçek Tonik mide-bağırsak rahatsızlıkları, deri hastalıkları ve her türlü alerjiye karşı etkilidir.

Asla peynir yememeli, çünkü asidoza ve iltihaplanmaya sebep olur.Siyah çay, kahve ve kola içilmemeli, çünkü bağırsakları kurutur ve vitamin, mineral ve aminoasitlerin alımını (absorbesini) önler.Alkol ve sigaranın zararları belli kanser, damarların yağlanması vb, artı uzun süre bira içilirse cinsel ikdidarsızlık ve hatta kısırlığa sebep olmaktadır.Sucuk salam sosis gibi et mamullerine 5-6 ay ara vermek gerekir (sade temiz et az yenilebilir) çünkü asidoza sebep olmaktadır.Bu da birçok hastalığın ana kaynağıdır.Akşam yemeği yerine yoğurt, meyve veya salata yenilebilir veya sebze çorbası içilebilir.Hayvansal besinler, patates, tahıl (beyaz pirinç), bakliyat ve hamurlu yiyecekler, özelikle de tatlılar akşam yenirse tam sindirilmez ve zamanla problemlere sebep olur.Ne kadar beyaz pirinç, patates, hamurlu yiyecekler, tatlı yiyecek ve içecekler, o kadar yağ oluşturur.Çünkü nişasta glikoza (şekere) dönüşür, şekerde yağa dönüşerek vücutta depolanır.Şeker ve antibiyotikler bağırsak mantarları çoğaltır, mantarlar ise her türlü hastalığı tetikler.Tatlı deyince akıla baklava, çikolata, dondurma vs gelir, kavun, karpuz ve üzümde tatlıdır ve bunlarda mantarı tetikler, çünkü aşırı şeker içeriler.Gökçek Diyet

Geniş bilgi için Alternatif-TIP.Net - Ana Sayfa, Aloeverabu.Com - Ana Sayfa veya Nonibu.Com - Ana Sayfa bak
SİGARA ' sız  temiz  çevre, temiz  toplum,  sağlıklı  yaşam  için  elele...

. . ..  NE  KADAR  TEMİZ  İSEN, O  KADAR  İNSANSIN  . . .