Öncelikle arkadaşımızın kardeşine Allahtan rahmet diliyoruz. Yakınlarına da sabr-ı cemîl niyaz ediyoruz.
Bugün cami ve mescitlerimizde ise bir veya birkaç hâfız her gün bir cüz’ü paylaşarak okuyor; okumasını bilen Müslümanlar Kur’an’dan takip ediyor, bilemeyenler de sadece dinliyorlar. Ramazan’ın son gününde de 30. cüz okunarak Kur’ân hatmedilmiş oluyor.
Burada sadece Kur’ân okuyan hâfızlar değil, hem Kur’ân’ı takip edenler, hem de bir ay boyu muntazaman dinleyenler Kur’ân’ı hatmetmiş sayılıyorlar ve sevabını alıyorlar. (2)
Teyp ve videodan Kur’an dinlemeye gelince, bazıları bunun hatim yerine geçmeyeceği ifade edilmektedir. Şu var ki, bu aletler Kur’ân’ı doğru okumamızda bize yardımcı olarak kullanılabilir. Bu gibi vasıtalarla Kur’an dinleyen kimseler, zamanla Kur’an okumayı da öğrenip hatimlerini bizzat kendileri okumaya çalışmalıdırlar.
Ancak Kuran-ı Kerim nurani olduğundan onu teyp, radyo, bilgisayar ve televizyondan takip ederek veya dileyerek Kuranı bitirenlerin de inşallah Hatim sevabı alacağını ümit ederiz.
Kuranı Kerimi bir insan da okusa, kaset CD gibi aletlerden de okunsa melekler onu dinlemeye gelir ve şeytanlar oradan uzaklaşır.
Kaynaklar:
1. Umdetü'l-Kari, 1:75.
2. Mehmed Paksu Çağın Getirdiği Sorular
Selam ve dua ile...
Sorularla İslamiyet Editör
Kasetten Hatim Olur mu? Kuranı kasetten, radyodan veya TV den takip ederek okumakla, kendimizin normal okuması arasında herhangi bir fark var mıdır? Yani kasetten takip ederek hatmetmek kabul olunur mu? Olmaz diye söylentiler duyuyorum. Sizin düşünceniz nedir?
Faruk BEŞER diyor ki;
Kurân-ı Kerim’in ne olduğunu iyi anlarsak bu sorunun cevabını da anlamış oluruz.
Bildiğiniz gibi, Allah (cc) Kurân-ı Kerim’i insanlara hidayet/yol gösterici olmak ve onları sonları konusunda uyarmak için göndermiştir. Kendisi bizzat böyle buyuruyor. Yani insanoğlu Kurân-ı Kerim’de yer alan emir ve yasaklara göre yaşar, onu bir hayat rehberi edinirse kurtulur. Dünyasını da ahiretini de garanti altına almış olur. Aksi takdirde doğru yolu bulamaz.
Böyle büyük bir hedef için gönderilen Kurân-ı Kerim’in okunmasına, işte bu sebeple sevap verileceği söylenmiştir. Okumak da sevaptır, çünkü onun içindekileri anlamaya götüren yol onu okumaktan geçer. Ama okumak bizatihi bir hedef değildir. Bir vasıtadır, araçtır. Amaç ise onun gösterdiği yoldan gitmektir. Tıpkı sizi üst katlara çıkaracak bir merdiven ya da asansör gibi. Bu merdivende yürümek, ya da asansörden çıkmak çok sevaptır, dense bunun insanı üst katlara çıkarması sebebiyle olduğu anlaşılır. Bu durumda siz merdivenden sürekli inip çıksanız ve hep merdivende kalsanız bu ne anlam ifade eder? İşte Kurân-ı Kerim’i okumak da böyle bir şeydir, önce bunu iyi anlamamız gerekir.
İkinci olarak Kurân-ı Kerim dinlemenin, okumaktan sevap olduğu söylenir, niçin? Çünkü hedef onu anlamaktır ve dinlemek ise anlamak için okumaktan daha etkilidir. Okurken insan hem okumak hem de anlamak için enerji sarfeder. Oysa dinleyen insan bütün dikkatini anlamaya verir ve daha iyi anlar. Buna göre bir insan ister radyodan, ister televizyondan dinlemiş olsun, dinlerken daha çok sevap alabilir. Ancak bunun bir riski de vardır: Mushaf’ı bizzat eline almadan bu araçlardan okunan Kurân-ı Kerim’i dinleyen insan, dikkatini toparlayamayabilir ve Kurân-ı Kerim’e karşı saygısı azalabilir. Oysa Kurân-ı Kerim’den hakkıyla yararlanabilmenin yollarından birisi, onun kadrini ve mahiyetini bilip ona karşı gereken saygıyı göstermektir. O sıradan bir söz değildir, Yüce Allah’ın kelamıdır. Eğer dinlediğiniz ortamda saygıyı azaltan konuşmalar, lakırdılar vb şeyleri gidermek suretiyle bu riski ortadan kaldırabilirseniz dinlemek de en azından okumak kadar sevap olabilir.
Konumuzla ilgili olarak burada bir şeyi daha bilmemiz gerekir: Hatim yapma diye bir ibadet yoktur. Kurân-ı Kerim hatim yapmak için okunmaz, yukarıda anlattığımız gayeler için okunur. Hatim, bitirme demektir. Bitirme, ibadet olmaz, okuma ibadet olur. Kurân-ı Kerim’i sürekli okuyunca da o biter, yani hatmolur ve biz onu yeniden okumaya başlarız. Durum böyle iken pek çok insanımız Kurân-ı Kerim’i hatmetmeyi, ya da hatmettirmeyi nihai bir hedef sanır ve artık görevleri bitmiş gibi: “Eh! Çocuklarıma birer hatim yaptırdım” diye övünürler. Bu durum Kurân-ı Kerim’in ne anlama geldiğini anlamamanın belirtilerindendir.