[youtube=425,350]nECmD2k2gPg&feature=fvst[/youtube]
Berke Can Güneş
Burada!
Büklüm Ayaz
Burada!
Orçun Demir
Burada!
Yalın korkmaz
Burada!
İdil Lara Canayakın
Burada!
FATİH SULTAN MEHMET
Yok!
Bu yoklama kağıdını bugün Galata Köprüsü’nden denizin saçlarına bıraktımBir balıkçının gülümseyerek küreğiyle kurtardığı tek isimdi
FATİH SULTAN MEHMET
İstanbul’un sokaklarına, sınıflarına, cafe önlerinde çiğ kahkahalar atarak boşluğa düşenlerin mekanlarına, gazeteleri günlük fallarını öğrenmek için lime lime eden aklı sarışınların ve fikri kararmışların takıldığı yerlere seni arayarak girdim bugün
Yoktun Fatih…yoktun
Konser salonlarından yozluğun nakaratlarıyla ayrılan, seni hayat bilgisi kitaplarında bir kez gördükten sonra bir daha hiç hatırlamayan,çok modern gençliğin içinden istifa ettim bugün
Tek başımayım İçimde küçük bir atlıyla kalbine siyah batırılmış bir bankın üzerinde sensizliği seyrediyorum
Teneke kutulara tekma atan özgür kızlara, eve bedenleri uyuduktan sonra dönen erkeklere ,modernliği köhnelikle karıştıran tenha kafalara
acı acı gülümseyerek yürüyorum
Mahalle aralarında yakışıklı oğullarının gençliklerine beyhude methiyeler dizen babalardan,
Kaldırımlara oturup kızlarının kadife sesleriyle övünen annelerden pembe kompozisyonlar dinleyerek kırılıyor kalemdeki kalbim
Ve sana karşı mahcup olmuş bir kağıdın üzerine düşüyor utangaç harflerimin küçük adımları
Otobüs duraklarında saati soran yaşlı adamlara, kulaklarına taktıkları tıpaları işaret ederek cevap vermeyen merhamet iskeleti gençliğin içindeyim ve dışarı çıkmak istiyorum Fatih
Dışarı çıkmak istiyorum
Sınav öncesinde oyalı yazmalar takarak türbe önlerinde test çözenlerden
Bütün şıkları doğru cevaplanmış hurafe problemlerinden, dedeleri gelince odayı terk edenlerden,
Vitrinde gördüğü sahteliğin aynısını alamadığı için depresyona giren gençlikten,
Asitli içeceklerin yanında estetik çöplüğüne dönmüş hamburgerler yiyerek
Ekmeğin ve zeytinin olduğu masaya beyin bükenlerden,
Üç-beş popüler kitap okuyarak “üstad” diye çağrılmayı bekleyen entelektüelleri muşambaya dönüştürenlerden hepsinden ama hepsinden dışarı çıkmak istiyorum Fatih
Sen surların saçlarını kılıcıyla tarayan, şeytanın kasvetine kalbinden tekbir oklarını çıkarıp çıkarıp saplayan, atlıların alnındaki secde izini takip ederek ilk hücumda nefsin kalesini yıktığı Fatih, denizin hırkasından o karanlık gemileri kolay bir düğme gibi çözüp atan, her sözcüğüyle düşman toprağının dizlerini titreten, her duasıyla İstanbul’un gönlünü gülümseten Fatih
Bugün cebimden çıkardığım kurşun kalemimi uykudan kaldırdım Vakit cesetlerinin içinde bulmaca çözmekten bıkmış kalemim,sana senin gibi uyandı Ve hiç bu kadar düşük yakalamamıştım kendimi…
Hiç bu kadar ayakta bekletmemiştim kalemimin damarlarını ve kılıcının değdiği yerlere kalemimle dokunacağım hiç aklıma gelmemişti
Senin bıraktığın istanbulla fethettiğin İstanbul arasındaki 1453 farkı içimi dökeceğim hiç hatrımdan geçmemişti
Gömleğinin kan lekesi değmiş asaletine karşı,gömleklerini konser salonlarında yırtan,
tekbir getirmekten yorulmuş yakuti sesine karşı,hit olmuş parçalarla ucuzluğun tezahuratını yapan cırtlak kalabalıklardan sana yazmanın mahcubiyetiyle
Bu gençlikten uzaklaşıyorum
Ama sen yine sen yine de bizi ve İstanbulu bıraktığın gibi hatırla Fatih
Çünkü Cennette fethedilecek yerler seni bekliyor!
alıntıdır..