TRABZONFORUM - Trabzon ve Trabzonspor Forumu
...:::(¯`·.FORUM GENEL KONULAR.·´¯):::... => Sağlık Bölümümüz => : A.ÜSTÜNBAŞ September 03, 2013, 02:53:03 PM
-
TEMİZLİK VE HİJYENİN ÖNEMİ :!:
Aslında bu yazımı 19 Kasım 2012 tarihinde, yani “Dünya Tuvalet Günü” nedeniyle yayınlamayı düşünüyordum ancak özellikle son birkaç haftadır gözlemlerim ve izlenimlerim beni (erken de olsa) yazmak zorunda bıraktı.
Tuvaletler.. İnsanoğlunun en doğal ve en temel gereksinim duyduğu yerlerin başında yer alır. Yaşama hakkı kadar önemli ve gerekli olan tuvaletler dünya ülkeleri tarafından her geçen gün geliştirilerek yaygınlaştırılırken bir zamanlar dünyaya tuvaleti kullanmayı öğreten bir toplum olarak bugün bu mekanları pek de ciddiye aldığımız söylenemez.
Düşüncelerine önem verip saygı duyduğum biri bana; “Bir yerde yaşayan insanlar hakkında hiçbir şey bilmiyorsan, tuvaletlerine gir, bak, anlarsın..” demişti. Bu söz, yıllar önce söylendiğinde pek bir anlam ifade etmemiş olabilir ancak bugün şunu çok iyi biliyorum ki; tuvalet kültürü, bir toplumun insanlarıyla ilgili bilgiler taşıyan dikkate değer bir alt kültür. Tuvaletin ülkeden ülkeye, bölgeden bölgeye değişen yazılı olmayan ancak herkes tarafından bilinen ve uygulanan kuralları var. Ülkenin kültürünü, insanların yaşam biçimini ve kentlerin yapısını yansıtan bu tuvalet kuralları birbirinden oldukça kesin çizgilerle ayrılırlar.
Ülkemizde, çeşitli dönemlerde “Yüznumara”, “Abdesthane”, “Tuvalet”, “Ayak Yolu”, “Memişhane”, “Kenef”, “00” ve WC olarak adlandırdığımız tuvaletleri, tuvalet ve banyo kültürü açısından değerlendirdiğimizde, her coğrafyada tuvaletin görünümünün değişiklik gösterdiğine tanık oluruz. “Alaturka” ve “alafranga” tuvaletler halen doğuyla batının tuvalet kültüründeki en çarpıcı farklılık olarak karşımıza çıkmaktadır. Yurdumuzda hela taşı bulunan tuvaletler alaturka, klozet bulunan tuvaletler ise alafranga olarak anılırlar.
Tarihte ilk örneklerine Etrüskler döneminde rastlanan tuvalet, Romalılar tarafından Anadolu topraklarına getirilmiş. Osmanlılar ise, tuvaleti bugünkü alaturka tuvaletlere benzeyen şekilde geliştirmiştir. Avrupa'da tuvalet kavramı yokken 1667 yılında Osmanlı'da her köşe başında bulunan tuvaletleri düzenlemek amacıyla ‘Tuvalet Vakfı' kurulmuştur.
Bu kadar ansiklopedik bilgi neye yarar bilemem ama bildiğim bir şey var ki; günümüzde, özellikle halka açık alanlarda, tuvalet kullanma konusunda ciddiyetsiz ve saygısız oluşumuzdur. Tuvaletler bir işyeri, konut ya da kentle ilgili izlenim edinmemizi sağlayan ipuçları verir demiştim. Çok iyi biliyoruz ki; tuvaletler bir toplumun uygarlık göstergelerinden biridir. Başka toplumlar elbette bizi ilgilendirmez; biz, Anadolu insanına yaraşır temizlikte, hijyen ve sağlık koşullarına uygun, güvenli ve bakımlı tuvaletler kullanmalıyız. Tuvaletlerimizi temiz tutmalıyız..
Tuvalet deyip geçmeyin. Temiz tuvalet alışkanlıkları birçok hastalığın önüne geçmek, salgın hastalıkların su ve toprağa bulaşarak yayılmasını engellemek için büyük önem taşıyor. Özellikle temiz suya erişimin kısıtlı olduğu yoksul bölgelerde tuvalet eğitimi birçok insanın hayatının kurtulmasını sağlıyor. Dünya nüfusunun %40'ı temiz ve uygun bir tuvaletten mahrum ve sadece 1 milyar kişi kanalizasyon sisteminden yararlanabiliyor. 5 milyar dolayında insanın 200 milyon ton dolayındaki tuvalet artıkları, doğrudan doğaya atılıyor.
Uzmanlara göre, 1 gram insan dışkısında 10 milyon virüs, 1 milyon bakteri ve 1000 kadar parazit bulunuyor. Her yıl dünya çapında 5 milyonu aşkın çocuk, temizlik koşullarının yetersizliğinden kaynaklanan, ishal benzeri hastalıklar sonucu yaşamlarını yitiriyor. Bu bilgiler bize tuvaletlerin insan yaşamındaki önemini bir kez daha anımsatmıyor mu?
Toplumların tuvaletlerine gösterdikleri özen, kendilerine gösterdikleri özeni yansıtıyor, kurumlar için de bu böyle.. Bir akaryakıt firmasının sosyal sorumluluk projesi olarak 2000 yılında uygulamaya başladığı ve yıllarca süren “Temiz Tuvalet Kampanyası” kamuoyunda oldukça yankı uyandırarak tuvaletlerdeki temizlik konusunda örnek oldu ve farkındalık yarattı. Proje, kurumsal imaj ve hizmet kalitesinin yükseltilmesinin ötesinde bir amaca sahipti; toplumda temizlik ve hijyenin önemi ve gerekliliğini vurgulamak. Başarılı da oldu..
Tuvaletin temiz, güvenli ve iyi tasarlanmış, kamu kullanımına açık yerler olmasını misyon edinen yerel yönetimler kentlerin her caddesine, her sokağına yüksek teknoloji ürünü kabin tuvaletler koyuyorlar artık. Tek düğmeyle kendi kendini temizleyen, kışın sıcak, yazın serin, sağlık koşulları en üst düzeyde düşünülmüş akıllı tuvaletler kentlerin olmazsa olmazı haline geliyor..
16.-17. yüzyılda, Osmanlı döneminde “Tuvalet Vakfı” kuranların ve kentte her sokak başına bir tuvalet dikenlerin torunları olarak daha gelişmiş, daha insani koşullarda ve daha yaygınlaşmış biçimde tuvaletlere sahip olmalıyız diye düşünüyor ve var olan tuvaletlerin de iyileştirilerek, daha sağlıklı, aydınlık, temiz ve hijyenik tuvaletler olarak korumamız gerektiğini savunuyorum.
Daha sağlıklı ve insanca yaşamak dileğiyle..
ADESE : CİHAT TAŞKIN - 21.12.2012 (ALINTI)
-
ÖLÇÜ : SELİM DEMİRLİ
T E M İ Z L İ K :!:
Maddi (gözle görünen) ve manevi (gözle görünmeyen) kir ve pisliklerden temizlenmek ve onlardan uzak durmak dinimizin emridir. Hz. Peygamber Efendimiz "TEMİZLİK İMANIN YARISIDIR" buyurmakla (Camiussağır 47) çok açık bir şekil de temizliğin önemini belirtmişlerdir.
Cenab-ı Allah O' na peygamberlik vazifesini ilk verdiğinde de "Kalk ve insanları uyar! Rabbini yücelt ve elbisen temiz olsun" (Müddesir:4) ayette de buyurulmuştur.
Peygamberimizin izini takip eden bütün Müslümanlar tarih boyunca hangi şartlarda bulunurlarsa bulunsunlar temizliğe ve temiz olmaya özen göstermişlerdir. Bugün peşine takılıp aşkla ardından koşturduğumuz batı medeniyeti yani Avrupalılar temizliğin ne olduğunu bilmedikleri zamanlarda Müslümanlar adeta su medeniyetini kurup yaşatmışlardır.
Taharetlenmeyi ve yıkanmanın nasıl olduğunu Avrupalılar Müslümanlardan öğrenmişlerdir. Çöl ikliminde çıkıp - gelişen Müslümanlara peygamberimizi (SAV) efendimiz en az haftada bir yıkanmayı emretmiştir..
Boy abdesti (Gusül), namaz abdesti, Kur'an okurken abdestli olmak, yemek öncesi elleri yıkamak, yemek sonrası da elleri ve ağzı (dişleri) temizlemek, yataktan kalkındığında ilk defa elleri yıkamak (Çünkü gece uykuda eller avret mahallerine temas edip kirlenmiş olabilir) bütün bu tedbirleri göz önünde bulundurduğumuzda dinimizin yani İslam Medeniyetinin ne kadar çok temizliğe önem verildiği görünür.
Müslüman, dinin pis ve necis gördüklerini temiz görmeyecektir. Temizlenmesi mümkün olan temizlenmeli, temizlenmeyenlerden de uzak durulmalıdır.
Bulunduğu mekanın ve kullandıklarının temiz olmasına azami özeni göstermelidir. Temizlikle birlikte güzel kokular sürünerek uzaklaştırıcı değil, yakınlaştırıcı olmalıdır. Elbisesinden bulunduğu mekanın temizliğine kadar hatta bütün kullandığı eşyaların tertip ve temizliğine dikkat etmelidir.
Bilhassa üst baş, kılık kıyafeti, bakımlı ve uyumlu olmasına dikkat etmekte bir Müslüman için kaçınılmazdır. Saç - sakal ve bıyıklar temiz tutulmalıdır. Tırnakların kesilip bakımlı olmasına dikkat edilmelidir.
Temizlik konusunda titizlikle başlayan davranışın önce ifratlara sonra da hastalığa dönüşmemesine de dikkat edilmelidir.
Kılık - kıyafet ve bakım konusunda da ifrattan uzak durulmalıdır. Saatlerce zaman harcamak, yüklüce maddi israf yapmak akıllıca bir davranış olmasa gerektir.
Ben size bir şey söyleyeyim mi?
İnsanların en güzel halleri Allah' ın yarattığı en tabii halleridir. Allah'ın yaratmış olduğu şeklini ve şemalini değiştirmeye çalışmak insanları güzelleştireceğine inan ki daha çok çirkinleştiriyor. Dikkat ederseniz aşırı şekilde makyaj yapanlarda bunu görebilirsiniz.
Çamura batmış birinin kurtulmak için çırpındıkça dibe batması gibi. Aşırı süslenmeye devam edenlerin akıbeti de aynı batmaya devam eden kişiye benzemektedir.
Temizlikten maksatımız, hem maddi temizlik ve hem de manevi temizliğinde mutlaka üzerinde durulmalıdır. Kafası ve kalbi kirli olan birisinin sadece dış temizliğinin hiçbir önemi olmaz. Unutulmasın ki, insan maddi ve manevi cihetli iki yönlü yaratılmıştır.
Temizlikte de iki yönün temizlenmesine özen gösterilmelidir..
Yazan : Selim DEMİRLİ - Antakya' da yayınlanan YORUM Gazetesinde ÖLÇÜ köşesinden ALINTI (2006)