Gönderen Konu: Şalpazarında yerel inanışlar  (Okunma sayısı 3409 defa)

0 Üye ve 1 Ziyaretçi konuyu incelemekte.

Çevrimdışı ¤ۣۜ..¤SessizGemi

  • Administratör
  • *
  • İleti: 7518
  • Rep Puanı: +333/-3
Şalpazarında yerel inanışlar
« : Şubat 27, 2007, 06:42:57 ÖÖ »
1-BEBEK YÜRÜTME

Adından da anlaşılacağı gibi, bebeğin zamanında yürümesi için veya yapılmadığında zamanında yürümeyeceğine inanılan batıl inançlardır. Bu çeşit inançlar, birçok farklı çeşitlerinin olduğunu görüyoruz. Bunları şöyle sıralayabiliriz.
a- Bebek yürütme (ip kesme): Daha çok "Bebek yürütme" olarak bilinen bu inanış zamanında yürüyemeyen bebeklerin, aşağıda anlatacağımız şey yapıldığında yürüyeceğine inanılan bir batıl inançtır. Bu inanış kısmen şöyledir. Vaktinde yürümeyen bebeği, annesi kucağına alarak Cuma günü ve Cuma namazı vaktinde caminin avlusuna getirir. Bebeğin ayaklarını birbirine bağlar ve cemaatin namazdan çıkmasını bekler. Camiden çıkan ilk kişinin kadının elindeki makası alarak ipi kesmesi beklenir. Bebeğin ayaklarına bağlanan bu ipi, camiden çıkan ilk kişi keser ve anne bu ipi kesen kişiyi bilmezse, bebeğin eve geldiğinde yürüyeceğine inanılır.
b- Eşeğin altından geçirme: Yürümesi gecikmiş olan bir bebeğin, eşeğin altından geçirilebildiğin-de yürüyebileceğine inanılır. Bu töreni yapmak için, uğruna inanılan bir kişinin yardımı alınır.
c- Dikenin altından geçirme: Yürümesi gecikmiş bir çocuğun dikenin altından geçirdiğinde yürüyeceğine inanılır. Yine uğruna inanılır bir kişiyle yapılır.
d- Çocuk basımı: Doğum yapılmış eve, 40 gün boyunca ikindiden sonra, odun veya çalı çırpı sokulmaz. Eğer sokulursa çocuğun yürümekte gecikeceğine inanılır.
e- Toprak kesme: Bir bebek doğduğunda, doğan bebeğin köyünden bir parça çimen alınır. Bu çimen eski bir evin kirişinin üzerine konur. 40 gün orada kalır. 40 günde buradan alınıp yere konur. Böyle yapıldığında bebeğin erken yürüyeceğine inanılır.


2-AL BASMASI

Doğum zamanı yaklaşan bir kadının, evinin yakınından, yani arkasından, önünden yanlarından cenaze geçirilmez. Eğer bu cenaze evinin yakınından geçirilirse, hamile kadının doğumunun zor olacağına inanı-

3- KAZAN VURUMUYeni gelinin eve girmesi esnasında kapının eşiğine büyükçe bir kazan konur. Bu kazana ayağıyla üç kez (dört kez) vurduktan sonra eve girer. Bu sırada da gelinin başına şeker ve un serpilir. Eve giren gelinin başını, kayın babası açar ve ön sandalyeye oturur. Böylece bolluk ve bereketin o evden eksik olmayacağına inanılır.

4- MART BOZMA (Zemheri Bozma)Şalpazarı'nda yaşlı kadın ve er-keklerce bilinen kocakarı ayları:I- Galandar (Zemeri) Yeniyılbaşı: Ocak
2-Gücük ayı: Şubat
3- Martayı:Mart
4-Abrul (abul) ayı: Nisan
5- Mayıs ayı: Mayıs
6- Kiraz ayı: Haziran
7- Orak ayı: Temmuz
8- Asus ayı: Ağustos
9- Hacayı (boş ayı): Eylül
10- Daray: Ekim
II- Üzüm ayı: Kasım
12- Garagış ayı: Aralık(Miladi yıl, 584: Rumi yıl, 2000-584:1416)
Eğer, kış aylarında gazandarısı pişiriliyorsa "Galandar" yanı yeni yılın gelişi ile uğur bolluk geleceğine

inanılır. Mart ayının uğur ayı olduğu kabul edilir. Mart sabahı eve ilk giren insan, o evin o yıllık uğuru kabul edilir. Mart bozacak olan kişi eve sabahleyin ilk girendir. Bir tas su alır ve evin her taratma serper. "Martın hayırlı uğurlu olsun der. "Mart bozan kişiye evde mutlaka birşeyler yedirilmeye özen gösterilir. Martı bozulan evin o yıl işleri iyi giderse, martı bozan kişinin hayırlı, uğurlu kişi olduğuna inanılır.

5-ÇOCUĞUN ÜSTÜNE GELME (Doğum sonrası eve girme)
Çocuk doğan eve ilk giren kimsenin mezarının çocuğa yansıyacağı inancına dayanır. Bunun için, uğruna inanılan birisin eve girmesi beklenir.

6-TÖMBELEKArefe gecelerinde yapılmaktadır. (Kurban bayramı, Ramazan bayramı) akşam yemeğinden sonra başlar. Akşam yemeğinden sonra komşularının kapılarını çalarlar ve tatlı şeker, para gibi şeyler toplarlar. Bereketle ilgili olduğu sanılmaktadır.

7- DİKİŞ DİKMEHamile kadın doğumu yaklaşınca eline iğne alamaz, iğneye iplik ta-kamaz, iğne ile dikiş dikemez. Böyle şeyler yaparsa bebeğe zararı olacağını düşünür.


8- DAUN
(Pırpon)Daun denen bir varlığın olduğuna, Daun'un kılıktan kılığa girdiğine; hatta davul ve zurma ile gezdiğine; Daun'dan ölenin cenazesini göran-lerin dahi öleceğine inanılır. Daun'un geceleri gezdiğine; açık-kapı ve bacadan içeriye bakıp, kaç defa bağırırsa, o evden, o kadar kişi öleceğine inanılırmış. Akşam olurken herkes evine kapanır kapıyı, bacayı
iyice kapatır. Hatta Daun, evin içindekileri görecek kadar bir delik bulur, oradan içeriye bağırırsa o evden adam öleceğine inanılır. Konunun aslı hızlı bulaşıcı veba hastalığının toplumda yarattığı etkinin bir sonucu sanılmaktadır. "Daun yesin seni" "Daun canını alsın" "Allah gırgan koysun". "Aç daun yesin seni, yürekten de diyemem, haydi gidelim haydi hemen haydi diyemem."

9-UĞUR Evinden sabahleyin çıkan kadın, erkek o gün yabana (evinden uzak bir yere) gidiyorsa, evden çıkarken uğruna inandığı birisinin karşısına çıkmasını, çıkarsa o günün uğurlu geçeceğine inanılır. Eğer, karşısına uğrusuz biri çıkarsa, gideceği yere gitmez, giderse işinin rast gelmeyeceğine inanır.

10-OYUK
Tarım ürünlerini nazara karşı korumak için yapılan oyuk, tarlanın orta yerine 2-3 m uzunluğunda dikilen sırığa koç boynuzu, kafatası ya da yassı bir taş parçası koymak (takmak) suretiyle yapılır.

11- KORUK: Bir ağacın sahibi olduğunu belirtmek amacıyla yapılan koruk (koruk), ağacın dalına asılmış bir bez parçasıdır. Bu bez parçası, o ağacın meyvesini sahibinden başka kimsenin koparamayacağını (toplamayacağını) ifade eder.


12- HAVA DURUMU HAKKINDAKİ İNANIŞLAR
Her yörede olduğu gibi Şalpaza-n'nda halk mensup olduğu iklim şartlarına çeşitli sebepler ya da sonuçlar bulmuşlardır. Şalpazarmda ise hava durumu hakkındaki inanışlar şöyledir.
Bir kuşun sonbaharda çın çın şeklinle ötmesini yöre halkı kışın sert geçeceği yolunda bir işaret olarak yorumlar. Kuşların çıp çöp benzeri bir sesle ötmeleri bir yağmurun yağacağına, de de benzeri bir sesle ötmeleri ise güneş açacağına işaret olarak kabul edilir.
Gökyüzünde yıldızların uzun zaman seyrek olması o yıl kıtlık yaşanacağı şeklinde bir işaret olarak kabul edilir.
Rüyada koyun görmek kar yağacağı, inek görmek sağanak, yağmur, yağacağı yolunda işaretler olarak kabul edilir.
Kedilerin sırtlarını ateşe çevirmeleri yağmur yağacağı, koyunların doruk (çam ağacı) pürü (yaprakları) yemesi kar yağacı yolunda işaret olarak kabul edilir.
Yöre halkının gökgürültüsen ise bir antipatisi vardır. Gökgürlediği vakti, göğe bedduada bulunma, küfür savurma adedi yaygınlığını koru-masa da hâlâ devam etmektedir.

Meterolog Teyze:
Yaptığı hava tahminleriyle, "Meterolog Teyze" unvanını alan Sulbiye Nine, ilçemize bağlı Geyikli Beldesi'nde oturmaktadır.
Hayata iyimser bakışı, hoşgörülü ve sempatik davranışlarıyla çevre-
sinde oldukça sevilmektedir.Sulbiye Nine hava tahminlerini gördüğü rüyaların yorumundan çıkardığını ifade etmektedir.
Sulbiye Nine hava tahminleri için yararlandığı bazı rüyalar:
"Rüyasında koyun, yeşillik, göl, ot ve yaprağı yaş görürse kar yağar. Tabii ki mevsimine göre kar veya yağmur oluyor. Kar yağacak olduğu zaman ayaklarının üşüdüğünü, bunda hiçbir zaman yanılmadığmı, karın hemen yağdığını söylüyor.
Kuru görürse, güneş, çok kuru görürse daha çok sıcak olur. Köyün karşısındaki DemikTepesi'nde bulut çıkarsa hemen yağış gelir. Gözü pıtır pıtır sallanırsa kar veya yağmur yağar. Keçi hızlı otlarsa birbirleriyle vuruşursa kötü olur.
Yaz mevsiminde çayır kurutmak, fındık toplamak, geziye gitmek isteyenler, tarımla uğraşanlar hep Sulbiye Nine'den hava durumunu soruyorlar.
Sulbiye Nine her şeyle barışık olarak yaşamını sürdürmektedir.
Ayrıca yöre halkı yılın 12 ayını yaşam biçimleriyle yoğurmuşlar ve bunlara kimi zaman değişik isimler vermişlerdir. Bunlar

Galandar Oldukça soğuk geçen bir aydır. Galandarın 18 ve 20. günleri iyi geçerse yazın erken geleceği, kötü geçerse kışın şiddetli geçeceğine inanılır.
Gücük ayı (Şubat): Galandardan sonra gelen gücük ayı kışın en soğuk aylarından biridir ve fırtınalarla tanınır.
Cemre: Gücük ayının dördünde havaya, onbirinde de suya, 18 de toprağa cemre düşer. Yörede cemreye cemile denilmektedir. Cemre havanın suyun ve toprağın kıştan çıkıp ısınması, hayatın bahara merhaba denmesidir.
Mart ayı: Yörede mart, yılın ilk ayı olarak kabul edilir. Bu sebeple halk yılın ilk ayını küçük çaplı da olsa evinde eğlenceyle kutlar.
Mart dokuzu kurt kazanı: Martın dokuzuncu günü, kurt kızanı günüdür. Kurt, martın dokunuzcu günü kızan etmeğe (çifleşmeye) başlar. Kurtlar arasında bu durum martın on ikinci gününe kadar devam eder.
Sayış günleri: Mart ayında sayış günleri başlar. Martın birinden oni-kisine kadar olan hergün marttan başlamak üzere sırasıyla birer aya karşılık gelmektedir. Bu sayılı olan on iki gün havanın gidişatından yılın on iki ayı havaların nasıl geçeceği hakkında tahminde bulunulur.Garucuk (kocakarı) soğukları:Martı son üç v'e abulun (nisan) ilk üç günü şiddetli soğuklar hüküm sürer. Yöre halkı su soğuklara garu-cuk soğukları adını vermektedir.
Abul (Nisan) ayı: Ağasar yöresinde havaların yavaş yavaş ısınmaya başladığı ay abul ayıdır. Bu aydan itibaren tarım faaliyetleri başlar, tarlalar bellenir, fidanlar için çukurlar kazılır.
Abul yedisi gavuz uykusu: Abul ayının yedinci günü "gavur uykusu"

günüdür. O tarihte gavurların geceden içki içip eğlence düzenledikleri, sarhoş olup olup sabaha karşı sızıp kaldıkları anlatılır. O tarihte erken uyanmayanların gâvurlarla uyumuş olacağına inanılır.
Mayıs ayı: Mayıs ayında her taraf yeşermeye başlar.
Cazılar (cadılar) halk arasıda cazı adı verilen cadılar, mayısın birinci günü istedikleri kılıkta yeryüzüne inerler. Günümzde bile bazı köylü kadınları cazı olduğuna inanırlar.
Halk cazılardan korunmak için evlerinin etrafına kuşburnu dikerler. Böylece cazılar gelmek istediklerinde kuşburnu dikenine çarpacak ve her tarafını kanatacaktır.
Kirez (Haziran) ayı: Kirez ayı kirazların olgunlaştığı aydır. Toplanan kirazlar ya taze olarak tüketilir, ya da kışın yenmek üzere turşusu tuzlanması yapılır.
Hava sıcaklığının arttığı ay kirez ayıdır. Yöre halkı tamemen yaylaya taşınır. Kiraz ayının 12. si gündönü-mü olduğundan gündüzler kısalmaya başlar.
Orak (Temmuz) ayı: Çayırların biçilme zamanını geldiği sayılır.
Darı ayı (Ekim): ilki orak ayında biçilen çayırların ikinci kez biçilmesi darı ayında yapılmaktadır.
Garagış (Aralık) ayı: Yöre halkının birbirine misafirliğe gittiği, hikâyelerin anlatıldığı, uzun ve soğuk kış gecelerinin yaşandığı aydır.
« Son Düzenleme: Şubat 27, 2007, 06:46:42 ÖÖ Gönderen: Webmaster »
Sen üzülme, senin için bu gönlüm ağlar..

Çevrimdışı ¤ۣۜ..¤SessizGemi

  • Administratör
  • *
  • İleti: 7518
  • Rep Puanı: +333/-3
Ynt: Şalpazarında yerel inanışlar
« Yanıtla #1 : Şubat 27, 2007, 06:51:17 ÖÖ »
13- BÂTIL İNANÇLAR Bunların dışında birçok batıl inançlar (bidat ve hurafeler) vardır. Bunlardan bazıları:
1- Kemençeci olmak için, bir hayır işini bozmak gerekir.
2- Bir evde, üç salı üst üste çamaşır yıkanırsa, o evin reisinin öleceği.
3- Baharın ilk gökgürültüsünde, demir çubuk ısırılırsa, meyve yerken dişler acımayacağı kanamayacağı.
4- Hamile kadınlar, kuşaklarına yumurta koyarlarsa, doğacak olan çocuklarının gamzeli olacağı.
5- Hamile kadınlar, kuşaklarına elma koyarlarsa, doğacak-olan çocuklarının yanaklarının kırmızı olacağı
6- Yemeğin dibini sıyıranın düğünü kışa rastlayacağı ya da düğünde yağmur yağacağı.
7- Süpürge ile dövülen çocuğun hırsız olacağı veya boyunun uzamayacağı,
8- Hamile iken yılan gören kadının, doğacak olan çocuğunun ağzı açık halde uyuyacağı,
9- Salı ve Cuma günleri ekilen fasulyenin, iyi ürün vermeyeceği
10- Kız isteme sırasında, kazak ters giyilirse işlerin yoluna gideceği,
11- Evde kötü birşey düşünüldüğünde veya konuşulduğunda sobadaki bir közün dışarı atılması gerekir. Böylece başa gelebilecek bir kazanın önlenmiş olacağı
12- Bekâr bir kız, misafir gittiği bir evde yastığının altına ekmek ya da anahtar koyarsa, evleneceği kişiyi rüyasında göreceği
13- Doğum yapmakta olan ineğin yanında bulunanların çok konuşması, doğacak olan dananın çok bağıracağına
14- Nazarlanan ineğin üzerine dua okunup, ayağına işenirse nazar bozulacağı.
15- Başka bir adet ise, ayın ilk göründüğü gün yani hicri aybaşı günü, tohum ve patates ekmeme adetidir. Gerekçesi ise çıkacak olan tohumun çürüyeceği şeklindedir.
16- Genellikle-yolda yürürken iki kadının arasından geçilmesinin, kısmetin kapanmasına sebebiyet vereceğine inanılır.
17- Bir evde yeni doğan bir bebek varsa ve kırkıncı gününü dol-durmasıyla, o eve giderken "bismillah" denilir ve sobanın başında elbise silkelenir. Sebebi ise, dışardan gelenlerin üzerinde, cinlerin bulunduğu, elbiselerin sobanın üzerine sallanmasıyla bunlardan temizleneceği inancına yöneliktir.
18- Alaturka mayısın birinci gününün gecesi kapı, pencere ve bacalara "cadı" girmesini önlemek için diken konulur.
19- Çocuğu olmayanlar ? üzerine çıkmış ceviz kökünün altından geçirilir.
20- Geceleri tırnak kesmek, sakız çiğnemek iyi sayılmaz.
21- Çocukların çekilen dişleri "karga karga eskisini al, yenisini getir denilerek dama atılır.
22- Su içtikten sonra "ooh" demek günah sayılır.
23- Kesilen saçlar çevreye dökü-lürse, kuş alıp yuva yaparsa baş ağrısına neden olur.
24- Sağ el kaşınırsa para gelir, sol el kaşmırse para çıkar
25- Çocuk doğum yaptıran ebeye ezanını verene veya doğum sonrası üzerine gelen ilk kişiye benzer.
26- Sağ kulak kaşınırsa (hava) açar. Sol kulak kaşınırsa hava bozar.
27- iki bayram arasında nikâh olmayacağı
28- Köpek ulumasının adam öleceğini işaret olarak kabul edilmesi
29- Nazar boncuğu takmanın nazarı engelleyeceğine inanılması,
30- Bıçağın sırtüstü gelmesiyle, o gün misafir geleceğine inanılması,
31- Bardağa dökülen çayın içinde çöp olması ile misafir geleceğine inanılması
32- Karganın acı acı ötmesi kara habere işaret olması sayılması
33- Kişinin hıçkırdığı zaman, başkası tarafından başka yerde anıldığına inanılır
34- Avuç içi veya ayak altının kaşınması paranın geleceği söylenmesi
35- Sabah bir yere giderken karşısına çıkan ilk kişini uğur getirip getirmeyeceğine
36- Uzun yolculuğa çıkanın peşinden su dökmenin uğur getireceğine
37- Yeni gelinin eşinin evine ilk girişinde tabak kırması
38- Elden ele verilen sabunun ileride kavga edeceklerine
39- Gökyüzündeki ay dolmadan dikilen patatesin olmaması, sokulurken, aynı ayın birinde, sökülmesi halinde acı olacağı
40- Göz kıpırdamasının ağlamaya veya yağmur yağmaya dalalet ettiği inancı
41- Kulak çınlamasının bir yerden ölüm haberi geleceği
42- Kedi, köpek gibi hayvanlara bakılarak yenen ekmekten dolayı gözde arpacık çıktığı inancı
43- Geceleyin dışarı da abdest bozana, su dökene cinlerin çarptığı inancı
44- Çürük dişin alınmasıyla dişin evin üzerine atılıp "Karga eski dişimi al, yenisin ver."
45- Burun veya kulağın kaşınması halinde yağmurun yağacağına inanılması,
46- ineklere bez parçalarını altında yakarak tütsü edilip şifa beklemesi
47-Yemek yerken kaşığın elden düşmesi halinde yakınından birinin aç olduğuna,inanılması
48- Ateş üzerindeki zincir sallanmaz, sallayanın borcunun artacağı inancı
49- Ayak altı kaşınması, uzun bir yolculuğa gidileceğine işarettir.
50- ilk gürlemeyi duyduğunda demir ısırma inancı, kişi üzerinde dikilen elbise aklını diker
51- Mayıs birinde cinlerin kaşık yaladığına inanılır.
52-Rüyada asker görülmesi halinde erkek çocuğun doğacağına inanılması
53- Rüyada altın görülmesi halinde kız çocuğun doğacağına inanılması
54- Ölen kişinin ardından ağlamamak kişinin garip gittiğine inanılması
55- Cenaze bırakıldıktan sonra yağmur yağması ölünün iyi olduğuna inanılması,
56- Kestanenin çok olması ve yaprağının erken dökmesi halinde o kışın çok süreceğine inanılması
57- Uzak yere gitmek üzere sa bahtan evinden çıkan kişi unuttuğunu almak için geri dönüp eve gelmesi uğursuzluk getireceğine veya işinin rastgeimeyeceğine inanılır.
58- Ölünün olduğu yerdeki ahşap malzemeye çivi çakılırsa evdeki diğer insanların erken ölmeyeceğine inanılır.
Sen üzülme, senin için bu gönlüm ağlar..

Çevrimdışı ¤ۣۜ..¤SessizGemi

  • Administratör
  • *
  • İleti: 7518
  • Rep Puanı: +333/-3
Ynt: Şalpazarında yerel inanışlar
« Yanıtla #2 : Şubat 27, 2007, 06:54:12 ÖÖ »
HIDRELLEZ

Hıdır ve ilyas'ın bu günlerde (mayıs 5-5) buluşacağı inancı genişleyerek ve kendini koruyarak şenlik halini almıştır. Abul ayının yirmidördüncü günü giren hıdrellez Simenli Köyü sınırları içinde bir maden suyu gözesine gerekli alt yapının tamamlanmasından sonra ülke turizmine açılan Acısu Mevkii'nde kutlanır.
Bu önemli kutlama etrafında çeşitli inanışları da toplamıştır. Buna göre bu tarihte evin içerisine yaş getirilmez, getirilse o yıl evde çok sinek (övez) olacağına inanılır. Hamile kadın dikiş dikmez, iğneye dokunamaz. Şayet bunları yaparsa çocuk
sakat olur. Ayrıca bu tarihte pişirilen sütün kendiliğinden yoğurt olacağına, hayvanların şifa bulacağına ve sırtına yavaşça vurulan ineklerin iki dana birden doğuracağına inanılır.
Çeşitli inanışların yanı sıra çeşitli hikâyelerinde oluştuğu hıdrellez hikâyelerinin çoğunda Hızır'a istediğini verenlerin refaha kavuştukları, aksi davranışta bulunanların ise sıkıntıya düştükleri anlatılır.


DİNSEL VE SOSYAL TÖRENLER
1. MAYIS YEDlSl Geleneksel bir tören olan "mayıs yedisi" miladi takvimde mayısın yirmisine rastlar. Bu tarihte yapılan etkinlikler oldukça çeşitlidir. Yöre halkı su deniz kıyılarına gider. Gidilen su başlarında piknik yapılır, şifalı olduğuna inanılan sularla vücudun büyük bir kısmı yıkanır, kemenceler çalınır, türküler söylenir, horon tepilir, o gün kurulan pazarlardan alışverişler yapılır.
"Mayıs yedisinde" halk inanışlarına göre tutulan dilekler kabul olur. Bu yüzden yöre halkı tarafından törene katılım oldukça fazladır.
Dinsel inanışın yanı sıra bir eğlence halini de alan mayıs yedisi, insanların kayığa binip Vakfıkebir ilçesindeki denize dökülen Fol Deresinin ağzından Beşikdüzü'ne dökülen Ağasar Deresi ağzına kadar gidip gelmek suretiyle yedi defa gezilir. Tüm bu geçişlerde denizde bulunan ve halk arasında Delikli Taş olarak bilinen kayanın içinden geçmek esastır.
Sen üzülme, senin için bu gönlüm ağlar..

Çevrimdışı FaRoz

  • Banned
  • *
  • İleti: 504
  • Rep Puanı: +10/-2
  • kæLßîmîñ pîmîñî ¢êqdîm , $ãrîLdîm kêñdîmê '
Ynt: Şalpazarında yerel inanışlar
« Yanıtla #3 : Şubat 27, 2007, 08:55:13 ÖÖ »
Teşekkürler paylaşım için.
Ucurumdan a$aqI Dü$üyordum Sonu oLmayan ß1r ucurum AnSIzIn ß1r eL yakaLadI ßen'i , eLin Sahißine ßaktIm uZun SacLI ,eLa qözLü ß1r meLek AmA NedenSe haLa Dü$üyorduk Neden KurtarmIyorSun ßen'i Neden Dedim ? ßen Seni Kurtarmaya DeqiL SeninLe ßeraßer öLmeye qeLdim..!