gidiyorum
ne inkar et ne üzül
biliyorsun ki biliyorum
göğüs kafesinin altındaki minarelerde
gönül nikahının selasıdır verilen
duyuyorum
binbir gece masallarından satın alıp
hiç hesapsız ayağına serdiğim
umudun acem halılarını
sana bırakıyorum
taşıdığımı sandığım tek şeyi
yani yüreğimi
bir daha örselenmesin diye
eritip
kurşun kalıplara döküyorum
ateşler yakıyordum
hiç yeşermeyecek
kuru devasa ağaç gövdeleriyle
sönüyor işte
dumanı
burnunun direğini mi sızlatır
yüreğini mi bilmiyorum
yolların mayın tarlasıydı
kendimce gül döşüyordum
gürültü yapmışım üzgünüm
levhalar koyuyorum görülecek yerlere
çevreye verdiğim rahatsızlıktan dolayı
özür diliyorum
ellerim ceplerimde
tırnaklarım avuçlarımı
dişlerim dudaklarımı kanatıyor
susuyorum
kapını iki kez çalmıştım postcı gibi
evde yoktun elde yoktun
geldiğim gibi usulca
parmaklarımın ucuna basa basa
hiç yaşamamış gibi
gidiyorum
:ağla: :ağla: :ağla: :ağla: :ağla: :ağla: :ağla: :ağla: :ağla: :ağla: