Gönderen Konu: İstanbul'un Fethi  (Okunma sayısı 3246 defa)

0 Üye ve 1 Ziyaretçi konuyu incelemekte.

Çevrimdışı @sen@

  • Moderator
  • *
  • İleti: 4979
  • Rep Puanı: +100/-0
İstanbul'un Fethi
« : Mayıs 30, 2011, 12:49:32 ÖS »
İlk Gelen Kuvvet ve Şehir Haricindeki Kalelerin İşgali

Daha muhasara   başlamadan evvel Boğazkesen hisarının yapılmasından sonra Sultan Mehmed, İstanbul'u karadan askerî bir kordon altına aldırmış, şehirden dışarıya ve dışarıdan şehre kimseyi bırakmamaları hakkında kat'i emir vermişti; zaten imparator da dışarıdaki halkı şehre aldıktan sonra kapıları kapatmıştı; fakat denizle muvasala kesilmemişti. Rumlar bu deniz yoluyla sahildeki Türk köylerini basarak bir kısmını esir ve bir kısmını öldürüyorlardı. 1453 senesi Şubat ayında Sultan Mehmed dökülen topun İstanbul Önüne götürülmesini emretti. Top altmış manda ile çekiliyordu; topun kaymaması için iki tarafına ikişer yüz asker konmuştu; yolun bozuk kısmında ve köprü yapılacak yerlerde yolu düzletmek ve tahta köprü yapmak için önceden elli inşaat ustası ve iki yüz amele gönderilmişti. Nihayet top İstanbul'dan beş mil uzakta bir yere getirildi.

Topun naklinden evvel on bin kişilik bir kuvvetle Karaca Paşa gönderilerek Misivri, Ahyolu ve Vize ve sair kaleleri aldı. Silivri taraflarındaki diğer bir kale harben alındı ve Silivri kalesi ise müdafaada sebat etti; Bigados teslim oldu. Sur önüne getirilen top Karaca Paşa'ya teslim edildi.

Mart başından itibaren Sultan Mehmed eyalet ve sancaklara hükümler göndererek İstanbul aleyhine hareket edileceğini bildirip orduya iltihaklarını emretti. Muvazzaf ve gönüllü olarak gelen kuvvet orduya iltihak ediyordu.
Zordur benimle yürümek. Bunu benimle yola çıkanlar bilir, hepsi yarı yolda gittiler. Suç kimde? Ben zoru seviyorum, onlar sevmiyor. Yapacak bi şey yok. Suçum var mı? Tabi ki var. 'Zor yola, kolay kişilerle çıkmak en büyük hatam'.


Çevrimdışı @sen@

  • Moderator
  • *
  • İleti: 4979
  • Rep Puanı: +100/-0
Ynt: İstanbul'un Fethi
« Yanıtla #1 : Mayıs 30, 2011, 12:50:48 ÖS »
Mora’ya Akın

Pâdişâh İstanbul muhasarası   esnasında Mora'da imparatorun kardeşleri olan Mora despotları Tomas ile Dimitriyos taraflarından İstanbul'a yardım yapılması ihtimalini gözönüne alarak buraya Turahan ile oğulları Ahmed ve Ömer Beyleri memur ederek akınlar yaptırarak onlara göz açtırmadı.
Zordur benimle yürümek. Bunu benimle yola çıkanlar bilir, hepsi yarı yolda gittiler. Suç kimde? Ben zoru seviyorum, onlar sevmiyor. Yapacak bi şey yok. Suçum var mı? Tabi ki var. 'Zor yola, kolay kişilerle çıkmak en büyük hatam'.


Çevrimdışı @sen@

  • Moderator
  • *
  • İleti: 4979
  • Rep Puanı: +100/-0
Ynt: İstanbul'un Fethi
« Yanıtla #2 : Mayıs 30, 2011, 12:51:49 ÖS »
Sultan Mehmed’in İstanbul Üzerine Hareketi

Padişah bütün  hazırlığını tamamladıktan   sonra 12 Rebiulevvel 857/23 Mart 1453'de  Edirne'den üzerine hareketi hareket   etti.   Keşan   mevkiinde   durarak   Çanakkale  boğazından  geçecek olan Anadolu kuvvetlerini bekledi ve bu kuvvetleri de aldıktan sonra yürüyüşe devam ederek 1453 Nisanının beşinde İstanbul surları önüne geldi ve ertesi gün yani 6 Nisan / 26 Rebiulevvel cuma günü şehri muhasara etti. Haliç'teki Ayvansaray mevkiinden Hrisi Pili (Yaldızlı kapı)'ye kadar karadan bütün suru kuşattı. Bu muhasaranın evvelkilerinden farkı oldukça inkişaf eden Osmanlı donanmasının da muhasaraya iştirak etmesi idi.
Zordur benimle yürümek. Bunu benimle yola çıkanlar bilir, hepsi yarı yolda gittiler. Suç kimde? Ben zoru seviyorum, onlar sevmiyor. Yapacak bi şey yok. Suçum var mı? Tabi ki var. 'Zor yola, kolay kişilerle çıkmak en büyük hatam'.


Çevrimdışı @sen@

  • Moderator
  • *
  • İleti: 4979
  • Rep Puanı: +100/-0
Ynt: İstanbul'un Fethi
« Yanıtla #3 : Mayıs 30, 2011, 12:53:44 ÖS »
İstanbul’un Surları

Topkapı sarayı'nın bulunduğu mevkideki Lygos şehri milâttan evvel IX. yüzyılda tesis edilmiş ve yine milâttan evvel 660 senesinde burayı zabt eden Meğaralı Bizas şehre kendi adını vermiş ve Sarayburnu'ndaki ilk tesis olan Akropl’u ve şehri, sur ile çevirmiştir. Bu ilk sur, Ahırkapı feneri kuzeyinden başlayarak Ayasofya'nın bulunduğu mevkii içeride bıraktıktan sonra Yerebatan sarayının bulunduğu yerden. Demirkapı'ya ve sonra oradan da Sirkeci limanına (Pros phorion mevkiine) inmekte idi. Ligos şehri yedi burçlu olan bu surun içinde bulunuyordu; sahil de surlarla çevrilmişti.

Daha sonra Roma imparatoru Septim Sever (193-211) burasını genişleterek ikinci bir sur yaptırdı; bu sur, Portaperema yani Balıkpazarı'ndan başlayarak Nur-i Osmaniye camii mevkii doğuda kalıp Hamzapaşa mescidi yerinden ve Sokullu Mehmed Paşa camii doğusundan geçerek doğuya dönüp Ayasofya'nın güneyinden geçer ve Bizans surlariyle birleşir.

Bu ikinci surdan birbuçuk asır sonra Büyük Kostantin (306-333) Roma'yı sevmediğinden payitahtını Bizans'a, naklettirmek için faaliyete geçti (8 Kasım 324); ilk Ayasofya'yı ve diğer mâbedleri ve bazı binaları yaptırdı ve devlet merkezi olması sebebiyle şehir surların dışına taşmıştı; bunun için Kostantin kendi ismine mensup surları yaptırdı; bu yeni sur evvelkilere nazaran çok geniş sahayı içine  aldı. Yeni sur Haliç'teki Ayakapısı’ndan başlayarak evvelâ batıya giderek Sultan Selim Sarnıcı'nın (Bonos sarnıcı) kuzeyinden geçerek, sonra güneye doğru dönüp Bayrampaşa deresi, Altımermer, Çukurbostan, Davudpaşa, Hekimoğlu camii'nin yanından geçerek Samatya kapısı yakınından Marmara'ya, iniyordu. Kostantin, evvelce yapılmış olan sahil surlarını da tamir ettirdikten başka bu surları kendi yaptırdığı surlara kadar da uzattı.

Bizans'ın nüfusu sonraları daha ziyade arttığından beşinci yüzyıl başlarında halk mecburen surlar dışında meskenler yapmışlardı, bu arada imparatora mahsus Vilahama varoşu - ki ondördüncü mıntaka addediliyordu - yapılarak surlarla çevrildi; bunun üzerine II. Teodosiüs (408-450) surları diye meşhur olan şimdiki surlar yapıldı. Bu surlar Marmara sahilinde Tabakhane kapısından başlayarak Tekirsarayı mıntakasında mevcut yukarıda adı geçen ondördüncü mıntaka surlariyle birleştirildi ve aynı zamanda on dördüncü mıntakanın kuzey batı tarafından temdid edilen sur Haliç'e kadar indirilerek Marmara ile Haliç arası tamamlanmış oldu. Bir zelzele neticesinde harap olan Teodosiüs surları tamir edilerek aynı zamanda kara surları önüne araları onbeşle yirmi metre açıklıkta ikinci bir sur daha yapılmış ve onun önüne de altı, yedi metre derinliğinde bir hendek açılmıştı, öndeki surun yüksekliği sekiz buçuk, genişliği yani kalınlığı iki metre ve gerideki ikinci surun yüksekliği ise on iki, genişliği de takriben beş metre idi.
Zordur benimle yürümek. Bunu benimle yola çıkanlar bilir, hepsi yarı yolda gittiler. Suç kimde? Ben zoru seviyorum, onlar sevmiyor. Yapacak bi şey yok. Suçum var mı? Tabi ki var. 'Zor yola, kolay kişilerle çıkmak en büyük hatam'.


Çevrimdışı @sen@

  • Moderator
  • *
  • İleti: 4979
  • Rep Puanı: +100/-0
Ynt: İstanbul'un Fethi
« Yanıtla #4 : Mayıs 30, 2011, 12:54:33 ÖS »
Muhasara Esnasında Surların Hali

Sultan  Mehmed'in   muhasarası   esnasında en son yapılan İstanbul surları kara tarafından iyice tamir görüp müstahkem bir durumda bulunduğu halde Marmara tarafındaki surlar hariç olarak Haliç kısmındaki surlar yalın kat olup zayıftı; fakat Haliç'in Sirkeci'den Galata'ya kadar zincirle kapalı olması sebebiyle Osmanlı donanması buraya yani Haliç'e giremediği için bu surlar emniyet altında bulunuyordu; kara surları çift duvarlı (yani içice iki sur) ve çift müdafaa hatlı idiler; birinci sur alınsa bile şehri ikinci sur müdafaa edebilirdi. En Öndeki surun duvarları alçak olmakla beraber kuvvetli olup bunun önünde de iki yüz kadem yani yedi metreye yakın yontma taşlarla örülmüş bir hendek vardı, iç taraftaki ikinci sur ise pek  metin ve evvelkinden  yüksekti.

O derecede ki imparator ile meclis azaları bu çift surdan hangisini müdafaa hattı yapacaklarında tereddüd etmişlerdi; nihayet II. Murad'ın İstanbul'u muhasara ettiği zaman yaptıkları gibi surlardan ikisini de kullanmağa karar verdiler.
Zordur benimle yürümek. Bunu benimle yola çıkanlar bilir, hepsi yarı yolda gittiler. Suç kimde? Ben zoru seviyorum, onlar sevmiyor. Yapacak bi şey yok. Suçum var mı? Tabi ki var. 'Zor yola, kolay kişilerle çıkmak en büyük hatam'.


Çevrimdışı @sen@

  • Moderator
  • *
  • İleti: 4979
  • Rep Puanı: +100/-0
Ynt: İstanbul'un Fethi
« Yanıtla #5 : Mayıs 30, 2011, 12:56:22 ÖS »
İstanbul’a Yardımcı Kuvvet Gelmesi

İmparator, surların tamir ve tahkimi ve müdafaa tertibatiyle meşguldü, şehrin kara tarafındaki kapılarını ördürmüş olup vaziyete intizar ediyordu. 26 Ocak 1453'de İstanbul muhasarasına iştirak etmek üzere iki kadırga ve yedi yüz cenkçi ile Cenevizli Jüstinyani geldi. Bu faal zat, kale tamiri ve müdafaa hazırlıklarında imparatora yardım etti; bu iyi bir kumandan olduğundan imparator bunu başkumandan tâyin ile evvelâ Vilaharna sarayına yakın olan surların muhafazasına memur etti; eğer İstanbul muhasaradan kurtulacak olursa kendisine Limnos adasını verecekt. Fakat sonradan muhasaranın sıklet merkezi hafif olan surlar tarafına yani, Topkapı ile Edirnekapı arasındaki kısma intikal edince Jüstinyani emrindeki dört yüz zırhlı nefer ve üçyüz denizci efratla bu tarafın müdafaasına geldi.

Bundan başka Papa muhasara esnasında üç büyük kadırga ile ikiyüz asker ve mühimmat ve erzak göndermiş ve otuz geminin daha hazırlanmakta olduğunu da bildirmişti. Bundan başka Sakız Cenevizlileri iki gemi ile yedi yüz ve Ceneviz'den de bir gemi ile üçyüz ve ispanya ile adalardan da kuvvetler gelmişti .

Galata'da bulunan Cenevizliler de imparatorla beraber çalışıyorlar ve İstanbul elden çıkarsa bunun zararının kendilerine de dokunacağını biliyorlardı; bunun için durumu Cenova'ya bildirip kuvvet istemişler ve beşyüz cenkçi ile bir geminin Galata'nın yardımına gelmekte olduğu cevabını almışlardı. Bununla beraber bu bezirganlar her ihtimali gözönüne alarak İstanbul muhasarası başladıktan sonra Osmanlıları da gücendirmek istemiyerek bazı vaidler mukabilinde gizlice onlara da yardım etmeği ihmal etmemişlerdi; daha pâdişâh Edirne'de iken bunlar bir heyet gönderip dostluk muahedelerini tazelediler. Sultan Mehmed, İstanbul'a yardım etmemek şartiyle Galata Cenevizlilerinin dostluğunun devamını esas koymuştu .

Ticaret maksadiyle Karadeniz ve Azak denizi taraflarına gidip geri dönerek İstanbul'a uğrayan ve Venedik'e gitmek isteyen Venedik gemileri gerek imparatorun ve gerek İstanbul'da oturan Venediklilerin ısrariyle İstanbul'da  alıkonulmuşlardı.
Zordur benimle yürümek. Bunu benimle yola çıkanlar bilir, hepsi yarı yolda gittiler. Suç kimde? Ben zoru seviyorum, onlar sevmiyor. Yapacak bi şey yok. Suçum var mı? Tabi ki var. 'Zor yola, kolay kişilerle çıkmak en büyük hatam'.


Çevrimdışı @sen@

  • Moderator
  • *
  • İleti: 4979
  • Rep Puanı: +100/-0
Ynt: İstanbul'un Fethi
« Yanıtla #6 : Mayıs 30, 2011, 12:58:41 ÖS »
İstanbul’un Kuşatılma Vaziyeti

Surların  dövülmesi  için büyük toplar   Vlaharna (Tekfur sarayı) ile Edirnekapısı ve Topkapısı karşılarına yerleştirilmişlerdi Bunlardan en büyük top Kaligarya (Eğrikapı) karşısına konmuştu. Fakat bu taraf surlarının pek kuvvetli olmasından dolayı bir netice alınamıyacağı düşünülerek buradan kaldırılıp Topkapı'nın kuzey tarafına alınmıştı . Topçular on dört gruba ayrılmış olup bunların üç grubu Vlaharna sarayı kısmında, ikişer grupta Eğrikapı ve Edirnekapi'sı ve dört grurup Topkapı (Ayaromanos) ve üç gurup ise Silivrikapısı mıntakasına yerleştirilmişlerdi. Barbaro'nun kaydından anlaşıldığına göre büyük top dörttü. Kale önünde de top dökülmüş ve top tamir edilmiştir.

Pâdişâh karagâhı Topkapısı'nın karşısına tesadüf eden sahanın gerisinde yani Maltepe tarafında idi.

Kara surlarının sol cenahı Ayvansaray'dan (Sinegion) Edirnekapı'ya kadar olan kısmı Rumeli beylerbeğisi Dayı Karaca Paşa kumandasında idi Edirnekapı ile Topkapı arası padişahın bulunduğu merkez kolunu teşkil ediyordu. Topkapı'dan Yedikuleye kadar olan kısım ise Anadolu beylerbeğisi İshak Paşa ile Mahmud Paşa kumandanları altında bulunuyordu.
Zordur benimle yürümek. Bunu benimle yola çıkanlar bilir, hepsi yarı yolda gittiler. Suç kimde? Ben zoru seviyorum, onlar sevmiyor. Yapacak bi şey yok. Suçum var mı? Tabi ki var. 'Zor yola, kolay kişilerle çıkmak en büyük hatam'.


Çevrimdışı @sen@

  • Moderator
  • *
  • İleti: 4979
  • Rep Puanı: +100/-0
Ynt: İstanbul'un Fethi
« Yanıtla #7 : Mayıs 30, 2011, 12:59:57 ÖS »
Osmanlılar’ın Muhasara Kuvvetleri

İstanbul'un   muhasarasına   iştirak etmiş   olan Osmanlı ordusu mevcudu muhtelif rivayetlere göre yüz elli bin ile iki yüz bin arasında tahmin ediliyorsa da bunun ne kadarının hakikî ordu mevcudu ve ne kadarının gönüllü ve gayrı muharib olduğu bilinmemekle beraber kara ordusu mevcudunun (Kapıkulu ocakları, Rumeli ve Anadolu topraklı yani timarlı sipahileri; azaplar ve gönüllü olarak yüz bin ile yüz yirmi bin arasında olması ihtimal dahilinde görülmektedir; bu kuvvetin bir kısmı Zağanos Paşa kumandasında olarak Cenevizlilere ait Galata surlarının dışındaki Beyoğlu tarafında bulunmakta idi.
Zordur benimle yürümek. Bunu benimle yola çıkanlar bilir, hepsi yarı yolda gittiler. Suç kimde? Ben zoru seviyorum, onlar sevmiyor. Yapacak bi şey yok. Suçum var mı? Tabi ki var. 'Zor yola, kolay kişilerle çıkmak en büyük hatam'.


Çevrimdışı @sen@

  • Moderator
  • *
  • İleti: 4979
  • Rep Puanı: +100/-0
Ynt: İstanbul'un Fethi
« Yanıtla #8 : Mayıs 30, 2011, 01:01:26 ÖS »
Osmanlı Donanması

Nakliye gemileriyle beraber büyük, küçük yüzelli   parçadan    ziyade   olduğu   söylenen Osmanlı donanmasını bazı Rum tarihleri dört yüz yirmiye kadar çıkarırlar. Bu donanma Baltaoğlu Süleyman bey kumandasında olup Haliç tarafındaki surlar hariç olmak üzere deniz tarafından İstanbul surlarını kuşatmıştı. Kritovulosa göre, Baltaoğlu İstanbul fethinden bir buçuk ay evvel 13 Nisan'da Büyükada (Prinkipos) kalesini ve Pâdişâh da boğazdaki Tarabya kalesini zabt ederek onu müteakip aynı günde Studyo yani Burgaz adasındaki kaleyi de elde etmek suretiyle o taraflarda bir istihbarat ve emniyet tertibatı alınmıştı.
Zordur benimle yürümek. Bunu benimle yola çıkanlar bilir, hepsi yarı yolda gittiler. Suç kimde? Ben zoru seviyorum, onlar sevmiyor. Yapacak bi şey yok. Suçum var mı? Tabi ki var. 'Zor yola, kolay kişilerle çıkmak en büyük hatam'.


Çevrimdışı @sen@

  • Moderator
  • *
  • İleti: 4979
  • Rep Puanı: +100/-0
Ynt: İstanbul'un Fethi
« Yanıtla #9 : Mayıs 30, 2011, 01:02:44 ÖS »
Bizans’ın Kara ve Deniz Kuvvetleri

İstanbul'u müdafaa edenlerin mevcudu da belli değildir; bu hususta müteaddid kaynaklar tetkik edilerek bir fikir elde edilmiştir. Sıhhate en yakın olarak muhasara esnasında imparatorluğun hazerî ordusu mevcudu beş bin, muhasaradan az evvel imparatorun şehirde eli silâh tutan halktan topladığı kuvvet (nefir-i âm) ise 4973'dü. Bu kuvvetlerden başka Venedik, Ceneviz ile Girit, Sakız adalarından İspanya, Provanş'dan gelen yardımcı kuvvet mevcudu üç bin olup buna gerek ecnebi ve gerek Rum donanmasından surlarda hizmet gören iki bin gemi mürettebatı ve Şehzade Orhan'ın maiyyetinde bulunan altı yüz Türkün de ilâvesiyle Bizans'ın müdafaa kuvveti de en aşağı on beş bin kadardı. Maamafih bu miktarın muhasaranın devamı esnasında zayiatı telâfi etmek suretiyle  artmış  olduğuna  şüphe yoktur. Surlar üzerinde  müdafaa bölgesi yirmi yedi kısma ayrılarak her biri bir kumandana verilmişti. Ayos Romanos yani Topkapı mıntakası İmparator, Jüstinyani ve Kantakuzen taraflarından müdafaa ediliyordu.

Bizans'ın gerek kendisinin ve gerek yardımcı olarak gelmiş olan donanma mevcudu da muhtelif ebadda olarak sekiz Ceneviz, on beş Venedik, altı adet İtalya Cumhuriyetlerine aid gemi ile yedi Bizans kadirgası ve diğer muhtelif yerlere âid gemilerden mürekkep olarak mecmuu 39 gemi idi. Bu gemiler, iki nisanda imparatorun emriyle Yalıköşkü ile Galata'da Kurşunlu mahzen arasına gerilmiş olan zincirin gerisinde Haliç'te bulunuyorlardı. Bunlardan on adedi gerilmiş olan zinciri kırmak için yapılacak taarruzu önlemek için müdafaa hattının önünde yer almışlardı.
Zordur benimle yürümek. Bunu benimle yola çıkanlar bilir, hepsi yarı yolda gittiler. Suç kimde? Ben zoru seviyorum, onlar sevmiyor. Yapacak bi şey yok. Suçum var mı? Tabi ki var. 'Zor yola, kolay kişilerle çıkmak en büyük hatam'.


Çevrimdışı @sen@

  • Moderator
  • *
  • İleti: 4979
  • Rep Puanı: +100/-0
Ynt: İstanbul'un Fethi
« Yanıtla #10 : Mayıs 30, 2011, 01:03:47 ÖS »
İstanbul’un Teslimi Teklifi ve Red Cevabı

Nisanın altısında başlayan muhasara tertibatı altı gün sürmüş ve ayın on birinde ikmal edilmiştir.   Bu  suretle  hazırlık  tamamlanıp   Zağanos Paşa da Beyoğlu cihetinde tertibat aldıktan sonra Sultan Mehmed islâmî ananeye uygun olarak Mahmud Paşa'yı İmparatora göndererek kan dökülmeden şehrin teslimini teklif ettiyse de Kostantin şehri müdafaa edeceğine yemin etmiş olduğunu ve ancak muahede mucibince vergi vereceğini beyan ederek teslim teklifini red etti; bunun üzerine nisanın on ikisinden (2 Rebîulâhır 857) itibaren büyük topların işlemesiyle asıl muhasara başlamıştı; gerçi beş gün evveldenberi ufak tefek çarpışmalar ve bir defa Rumların çıkış hareketleri olmuşsa da o kadar ehemmiyetli değildi. Yine on iki nisanda donanma da İstanbul limanı önüne gelmişti.
Zordur benimle yürümek. Bunu benimle yola çıkanlar bilir, hepsi yarı yolda gittiler. Suç kimde? Ben zoru seviyorum, onlar sevmiyor. Yapacak bi şey yok. Suçum var mı? Tabi ki var. 'Zor yola, kolay kişilerle çıkmak en büyük hatam'.


Çevrimdışı @sen@

  • Moderator
  • *
  • İleti: 4979
  • Rep Puanı: +100/-0
Ynt: İstanbul'un Fethi
« Yanıtla #11 : Mayıs 30, 2011, 01:04:54 ÖS »
İSTANBUL'UN FETHİ

Sen Rumen (Topkapı) yakınına yerleştirilen büyük topun gürültüsü, şehir halkının kuvve-i mâneviyesini sarstı; bu top günde ancak yedi sekiz defa atılabiliyordu; toplar tunçtan olup uzun menzilli idiler ve büyük çapta taşdan gülle atıyorlardı. Bu dehşete karşı halkın maneviyatını yükseltmek için sarayda bulunan Meryem'in tasvirini sokaklarda dolaştırıyorlardı. Diğer toplar mütemadi bir bombardımana devam ediyorlardı. Muhasaranın onuncu günü büyük toplardan birisi parçalandı ve etrafındakileri öldürdü. Fakat tekrar tamir olunarak yine faaliyetine devam etti; toplar bazı yerlerden gedik açtılarsa da şehir halkı erkek, kadın canla başla çalışarak gedikleri kapatıyorlardı; imparator hergün surları dolaşarak müdafileri teşci ediyordu.
Zordur benimle yürümek. Bunu benimle yola çıkanlar bilir, hepsi yarı yolda gittiler. Suç kimde? Ben zoru seviyorum, onlar sevmiyor. Yapacak bi şey yok. Suçum var mı? Tabi ki var. 'Zor yola, kolay kişilerle çıkmak en büyük hatam'.


Çevrimdışı @sen@

  • Moderator
  • *
  • İleti: 4979
  • Rep Puanı: +100/-0
Ynt: İstanbul'un Fethi
« Yanıtla #12 : Mayıs 30, 2011, 01:06:01 ÖS »
İlk Hücum
Nisanın on sekizine kadar yapılan topçu atışın dan, surların zayıf noktası olan pâdişâhın bulunduğu Bayrampaşa deresi tarafından birinci ve ikinci surlardan bir gedik açıldı ve buradan gece bir yürüyüş yapıldı ve dört saat sürdü; büyük harb kuleleri hücuma iştirak etti ise de bu müteharrik kule grejuva ateşiyle yakıldı; askerin surlara merdivenler   dayayarak çıkmak istemeleri de bir netice vermediğinden bu birinci hücum muvaffak olamadı. Bu başarısızlığı, aynı zamanda zinciri kırarak Haliçe girmek için donanmanın yapmış olduğu taarruz muvaffakiyetsizliği takib eylemiş, zincir kırılamıyarak o tarafa yani Haliç'e geçilememiştir.
Zordur benimle yürümek. Bunu benimle yola çıkanlar bilir, hepsi yarı yolda gittiler. Suç kimde? Ben zoru seviyorum, onlar sevmiyor. Yapacak bi şey yok. Suçum var mı? Tabi ki var. 'Zor yola, kolay kişilerle çıkmak en büyük hatam'.