Gönderen Konu: AVRUPA HUN DEVLETİ  (Okunma sayısı 820 defa)

0 Üye ve 1 Ziyaretçi konuyu incelemekte.

Çevrimdışı sars

  • Bağımlı Üye
  • ***
  • İleti: 70
  • Rep Puanı: +3/-0
AVRUPA HUN DEVLETİ
« : Ocak 09, 2009, 09:59:45 ÖS »
Büyük Hun İmparatoru'dur. 395 yılında doğdu. Hun Devleti'nin kurucularından
Muncuk'un oğludur. 434 yılında kardeşi Bledu ile birlikte İmparatorluğun başına geçti. Bir
süre sonra kardeşinin öldürülmesiyle Tuna kıyılarından Çin Seddi'ne kadar uzayan
imparatorluğun tek hâkimi oldu. 750 bin kişilik ordusuyla Galya şehirlerini alt üst etti.
Orleans'ı kuşattı. Kuzey İtalya'yı silindir gibi ezip geçti. Avrupa'yı titreten bir
cihangir oldu. 453 yılında öldü.Tıpkı Büyük İskender gibi bütün dünyaya hâkim olmak ihtirası ile
dopdolu bulunan Attila, bu büyük emelini tamamen gerçekleştiremedi. Ancak tarihin tanıdığı en
ünlü cihangirlerden biri oldu.Gençliğini barış için rehin olarak Roma'da geçirmiş, bu
yüzden Roma kültürünün yanı sıra zaaflarını ve karakterlerini incelemişti. Latince'yi de
ana dili gibi öğrenmişti. Hükümdar olduktan sonra Romalılar hakkındaki bütün bu bilgilerini en iyi
şekilde değerlendirmeyi başardı.

Attilâ önce Doğu Roma'yı hedef aldı.
Bizans üzerine yürüdü. Kendisinden aman dileyen İmparatoru yıllık vergiye bağladı. Bir süre
sonra vergisini ödemeyen imparatora, bunu pek pahalıya ödetti. Balkanlardan Mora'ya,
oradan İstanbul kapılarına kadar olan bölgeyi ele geçirdi. Bizanslılar vergiyi iki misline çıkartarak
İstanbul'u kurtardılar. Fakat, bu arada Bizans İmparatoru III. Valentinianus, bir suikastçi
göndererek Attilâ'yı öldürtmeye teşebbüs etti. Bu teşebbüs sonuçsuz kaldı. İmparator bu
kez kendi emriyle suikasti hazırlayanın kafasını kestirip Attilâ'ya göndermekle, kendisini
temize çıkarmaya kalkıştı.

Bu arada III. Valentinianus'un hayatı boyunca
evlenmemeye mahkum ettiği kız kardeşi, rahibe olarak kapatıldığı manastırdan Attilâ'ya
bir nişan yüzüğü göndererek kendisiyle evlenmeye hazır olduğunu bildirdi. Bütün
Avrupa'ya dehşet saçan Attilâ, Bizans İmparatoru'na daha sert bir mesaj
göndererek, nişanlısının kapatılmış bulunduğu manastırdan serbest bırakılmasını ve müstakbel
eşine çeyiz olarak Batı Roma İmparatorluğunun yarısının verilmesini istedi. III. Valentinianus,
Büyük Türk-Hun İmparatoru'nun bu teklifi karşısında kara kara düşüncelere daldı.
Bunun verdiği huzursuzluk bütün Bizans'ı kapladı. Doğu Roma İmpatorluğu sınırları
içinde bitip tükenmek bilmeyen korkulu günler ve aylar başladı,

Attilâ'nın
bütün emeli Batı ile Doğu Roma İmparatorluklarının kendisine karşı birleşmelerini önlemekti. İki
cephede birden savaşmak istemiyordu. Doğu Roma'yı bu huzursuzluğun içinde
bıraktıktan sonra ani bir kararla Batı Roma'ya yürüdü. Bir hallaç pamuğu gibi attı, Batı
Roma İmparatorluğu'nu.

Roma'ya girmesinin gün meselesi halini aldığı
bir sırada Papa III. Leon, bizzat Attilâ'nın karargâhına giderek Roma'yı
çiğnememesi için ricada bulundu. Hattâ bunun için kendisine yalvardı. Papanın bu yalvarışı
karşısında istilâyı durdurmayı kabul eden Attilâ, Romalıları çok ağır bir vergiye bağladı.Sekiz yıl
içinde bütün Avrupa'da eşi görülmemiş ölçüde büyük bir istilâda bulunan Attilâ, korku ve
dehşet ifade eden tek isim oluvermişti. Bu yüzden son derece âdil bir hükümdar olmasına
rağmen bütün Avrupa kendisini barbar gözüyle gördü. Onun etrafına saçtığı büyük korku ve
dehşetin psikolojik bir sonucu olmuştu bu yanlış teşhis...

Attilâ yalnız büyük bir
istilâcı ve yaman bir komutan değil, mükemmel bir hükümdardı. Tarih onu, milletine medenî bir
düzen veren ve dünyada posta teşkilatını kuran ilk kişi olarak tanır.Attilâ'nın ilk eşi ve
baş kadını Arıkan idi. Ölümünden sonra yerine geçen oğlu İlek'in anası olan
Arıkan'dan başka bir kaç kadın daha almıştı. 453 yılında büyük Türk-Hun
İmparatorluğu'nun başkenti olan Etzelburg'da (Bugün Macaristan sınırları içinde
bulunan Attila şehri) İlkido adında genç bir kızla evlendi. Elli sekiz yaşında olmasına rağmen son
derece dinç ve kuvvetli idi. Evlendiği gecenin sabahında, bütün Avrupa'yı tir tir titreten
cihangir, yatağında ölü bulundu. Ağzından, burnundan boşanan kanlarla, bütün yatak kıpkırmızı
olmuştu. Ölümünün şiddetli bir burun kanamasından mı, bir hastalıktan mı, yoksa bir suikast
sonucu mu meydana geldiği kesinlikle anlaşılamadı.
Cenazesi, ölümünün ertesi günü
yapılan çok büyük bir törenle kaldırıldı. Cesedi altın bir tabuta konulmuştu. Bu tabut, önce
gümüş, sonra da demir bir mahfazanın içine yerleştirilmiş ve böylece toprağa verilmişti.Attilâ,
ölümünden sonra, kimse tarafından rahatsız edilmeden ebedî uykusunu uyumak isterdi. Bunu,
böyle vasiyet etmişti. Bu nedenle mezarını kazıp kendisini toprağa verenler okla vurulmak
suretiyle hemen oracıkta öldürüldü. Sonra mezarının yanından geçmekte olan bir çayın mecrası
değiştirildi. Sular başta tarafa, muhtemel olarak mezarın üzerinden verilen yeni mecrasına
akıtıldı. Böylelikle büyük cihangirin son arzusu yerine getirilmiş oldu.
Ne yazık ki bugün
mezarının yeri dahi bilinmez...

*aslında bunu göndermiyecektim ama burda Attilâ'nın kardeşi bledu hakkında tam bi bilgi yok elimde olan varsa bana gönderebilirmi??? çok büyük tarih araştırmasına giriyorum hepsini araştırırsam kafayı yerim bana biraz yardım edin