Yalnız
her zamanki gibi yine
yine aynı güne uyandı yalnız
"duvarları da konuşturacak"
demişti düşünde bir ses
"yakında senin bu sessizliğin"
...öylesine büyümüştü ki bu korku...
...artık sebebi hatırlanmıyordu...
kalktı, masaya oturdu yalnız
kabında yeterince su vardı
şimdi gelip içer mavi martı
eğrildi yalnız, eğdi başını
becerebilseydi saklamayı kendini
hep ellerinin arasında kalırdı
hiç değilse yüzü
avuçlarına keşke yüzü sığsaydı
...acılar duvara çarpıp dönmekte mi...
...yoksa duvarların varlığında mı sancı?..
bugün de sessizliği zarifçe bitirdi
bir çift kanat sesiyle mavi martı
ve omzuna kondu usulca yalnızın
"günaydın" dedi aynı tatlı sesiyle
"bugün gidecek miyiz?"
avuçlarının arasından sıyrıldı yalnız
masaya indirdi titreyerek ellerini
odası aydınlandı
"bütün gece sesini duydum"
"sanki daha bir yakındı deniz"
"hatırladın mı yerini anahtarın"
dedi mavi martı...
"açıp kapıyı gidebilecek miyiz?"
gene omuzundayken mavi martı
kalktı duvara yaklaştı yalnız
birşeyler daha kazıdı
"hani..." dedi mavi martı
"hani eskiden anlatırdın ya bana"
-açacaksın deniz rengi kanatlarını-
-sen de uçacaksın maviler içinde-
-bir bilsen,-
-ne özledim o mavileri ben-
cevap vermedi yalnız
yavaşça sırtını döndü duvara
devrilen bir ağaç çaresizliğiyle
uzanıp elleri tutundu kapıya
kapı açıldı...
"hani..." dedi tatlı sesiyle mavi martı
"hani kilitliydi bu kapı?"
...yine konuşmuyordu yalnız
ellerini arkaya kenetlemiş
yavaşça savruluyordu kıyıda
boynu,
kırık bir çiçek kadar eğik
bir mahkum edasıyla ilerliyordu yalnız
bir tek prangalarıydı eksik!
bir çift deniz rengi kanadıyla
büyük bir daire çizdi gökte
usulca omzuna kondu
"senin bana anlattıklarından"
"çok daha büyükmüş deniz" dedi mavi martı
"neden bunu hep sakladın?"
öylece ne zamandır oturdu
iskelenin ucunda,
bilemeyiz!
ayaklarını yalıyordu deniz
gözlerini indirdi ufuktan
yavaş yavaş, korkuyla ve
gözleri değdi sudaki aksine
sanki taş kesilmişti yalnızın yüzü
ve hemen o anda
paramparça dökülmüştü suya!
su durulduğunda
gördüğü kendi gözleri miydi,
yoksa gözlerinde miydi deniz!
"denize git" demişti düşünde bir ses
"kendini bulacaksın içinde"
tekrar duyunca bu sesi
avuçlarından kurtuldu gene yalnız
fırlatılan iki bıçak gibi
karşıya vurduğunda ıslak gözlerini
acıyla haykırdı sonunda duvar;
"denizin sadece adı var"
"ötelerde yine duvar!!"
Vefa Lök