kuru bir ayaza çalıyor gönlüm ürpertili soğuk dondurucu bir kuru soğuk. var olan umudumu, gücümü son damlasına kadar yoluna döktüm sorgulamadan bakmadan....
En demli pişmanlıklarım kaldı avuçumda ve sorgulamaya bile kıyamadığım sen...
hediyeni aldım kabul ediyorum miras senden bana, dokunamadığım bu ihtişamlı sağır sevgi.. hayata bütün pencerelerini kapatmış yönünü batıya çevirmiş sensz güneşin doğuşunu görmemek için, bugünde onsuz geçeçek iken canda can iken vuslat dolu özlemler büyütmek varken hasret dolu özlemlere talip olmuşken anlatmak varken anlatamamak herşeyden öte onsuz olmak varken ve içinde yaşamaktan başka çaren yokken ne yapayım güneşin kızıllığını.. güneş dünyama değil ki günüme doğuyr ve ben sana değil ki yüreğine tutkunum neyleyeymm hercai seni...
Bilmek yetermi, ya bir özlemi anlatmak yada anlatabildiğini sanmak hırpalanmış bir can gibi kafeste ruhum ürkek hoyrat dalgaların akşam sabah bıkıp usanmadan dövdüğü kıyılar kadar ezilmiş yinede yeni dalgaları bağrına basmaya hazır ve derinlerine acı ekilmiş bir toprak gibi.. vaçgeçmedim gitmedim ama bittim tükendmm, her gelmek istediğimde sürükleniyorumm, öyle soğuk öyle bir ayaz ki buz tuttum dokunuca hissedemiyorum.. Yüreğim varlığınla demli şimdilerde..
kendi çalışmalarımdan