GENÇLERİN SORU(N)LARI (1)
İsa ABANOZ
Gençlere neden soru sormadıklarını, sorunlarını neden büyüklerine açmadıklarını, yardım istemediklerini sorduk. Gençlerimiz hakikaten neden soru sormuyor? Merak duygusunun giderilmesi, öğrenme, araştırma, gelişme, değişme ve dönüşmenin anahtarı olan soruya niye tevessül etmiyor gençlerimiz? Bu sorulara mantıklı cevaplar bulamadıkça sorunlarımız yumak yumak büyümeye devam edeceğe benziyor.
Gençlerle bu konu üzerine sohbet ederken çok ilginç başlıklar ortaya çıktı. Gençler, bilgisi olsa da bir konu hakkında söz almak istemiyor. Ancak söz verdiğinizde mert ve temiz yürekli bu insanların içinde ne güzelliklerin saklı olduğunu görüyorsunuz.
Biz büyüklerin ihtiyaç duyacağı bu öncü fikirleri sizlerle paylaşmak isterim. Namık Kemal Anadolu Lisesi gençleri bakın neler aktarmış bizlere:
“Sorduğumuz sorulara istediğimiz cevapları almak şöyle dursun yüzümüze bile bakılmıyor. Sorularına cevap alamadan büyüyenler, çözümsüz sorunların içerisinde yalnız bırakılmışlardır. Bu yalnızlıklarını bugün gençlerden çıkarmaktalar. Ancak ben büyüyünce çokça soru soracağım. Kendimi karanlığa atmayacağım. Sorunları deşmek ve onarmak için önce soru imkânı vermek lazımdır. Benden sonraki nesli karanlık bir geleceğe mahkûm etmeyeceğim. Kimse üzerine binlerce kilit vurulmuş, kapalı bir kutu olmayacak. Ben de dâhil.” Ayşenur ESKİÇIRAK (10/F)
Aynı sınıftan Fatma ÇAKMAK, bir büyüğe, bir insana soru sormak yerine İnterneti tercih etmenin sakıncalı olduğuna işaret etmiş.
Merve MEYDAN; meydan okurcasına soru sormaya engel olanlara kızıyor ve soru sormayanların çok şey bildiklerini sandıklarını, aslında hiçbir şey bilmediklerini belirtiyor. Bilmediğini bilmek için ilk şartın sormak, araştırmak ve okumak olduğunun altını çiziyor.
Daha önceden de tanıdığım Özge ÖZCAN ise güzel el yazısıyla görüşlerini şöyle sıralamış:
“Sorusuz gençlik aslında herkes için sorunların doğmasına neden olur. Sorulması gereken sorular sorulmuyor. Bu da önce sorunlu bir gençlik sonra da sorunlu bir toplum çıkartıyor ortaya.”
Rümeysa BEKTAŞ, sorgulamanın, soru ve cevapların birlikteliğinin hayatın bir parçası olduğuna işaret etmiş.
Genç başkan Hilal SAĞLAM da şu görüşlere yer vermiş: “Hayatımıza bakıldığında soruların biriktirilmesi daha büyük sorunlara yol açar. Sorunsuz gençlik hayal ediyoruz ancak bu hayalimizi söndüren birçok etken var. Ailede büyük çöküşün yaşanması, toplumsal buhran, kavga, dövüş, faiz, zina, ahlaki çöküntü ve terör belimizi büken sorunlardandır. Biz bu ve benzeri sorunların hepsiyle başa çıkmamız gerektiğini bilmekteyiz. Çanakkale geçilmez ruhunu yaşayıp yansıtan bir neslin torunları olarak çalışacağız, çalışacağız, çalışacağız.”
Anılcan TEMUR’un bu konudaki görüşleri ise şöyle: “Soru sorulması gereken kişilerin sert, gaddar ve sinirli olmaları soru yolunu kapatmaktadır. Paragraflar yazılacakken ilk cümlenin sonuna nokta konmasına sebep olur bu durum. Kendini iyi ifade edebilen bir gençliğe de acilen ihtiyacımız vardır.”
Gençlere kalem uzatıldığında söyleyecek çok kelamları olduğunu hep beraber gördük. Onlar aktif olmaktan korkmuşlar. Onları ürkütmüşüz galiba. Kapalı kapılar ardına sığınmışlar. Kalabalıklar arasında yalnız bırakılmışlar. Sanal âlemin karanlık koridorlarında çok çaresizler aslında. Yapayalnızlar ve bir üveyik gibi ürkekler. Bu kötü gidişe acilen dur demeliyiz. Çünkü geleceğimiz de hızla kararıyor böylece. Aydınlık yarınlar için gençlere kulak verelim. Onları dinleyip anlayalım. Kalın sağlıcakla…