Gönderen Konu: buraya kadarmış..  (Okunma sayısı 4538 defa)

0 Üye ve 3 Ziyaretçi konuyu incelemekte.

Ay Işığı

  • Ziyaretçi
buraya kadarmış..
« : Aralık 29, 2012, 03:46:42 ÖS »
buraya kadarmış....

Koca bir ömür bıraktım arkamda. Ellili yaşların eşiğindeyim. Bugün ölecek olsam, "olabilir!" denecek. "Üstü kalsın!" diyebileceğim kadar yaşadım. Mezar taşımda bundan sonra yazacak rakamlar kimseyi şaşırtmaz. Artık yaşamıyor oluşu kanıksanacak biriyim. Sorunlu bir çocukluk geçirdim. Derin yaralarım var. Bir çoğunu iyileştirmek bir yana, dokunamadım bile. Korkularım var. Önyargılarım var. Komplekslerim var. Kapris yaptığım, kalp kırdığım dönemler de oldu. Şöhretle sınandım; kaybettiğim günler oldu. Param bol olduğunda kaybettiğim sınavları parasız kaldığımda fark edebildim ancak. Pürüzsüz değilim. Arızalı yanlarım var. Çoğu zaman dağınık, bazen dalgınımdır. Nadiren dağıttığım olur. Ayağımın kayacağını bal gibi bildiğim alanlarım vardır. Suizanda bulunduğum, gıybetini ettiğim, helalleşmekten utandığım kardeşlerim var. Çok uzak gördüğüm günahların eşiğinde bocalarken buldum kendimi. Övgüler aldığımda, utanıyorum, çok utanıyorum. Alkış aldığımda iki türlü utanıyorum. Birincisi, zaten hak etmediğimi bildiğim için; ikincisi, alkış beklediğimi sandıklarını sandığım için.

Yetişkin ve günahları olan bir insanım. Öyle ki, bazen bana hayranlıkla bakan bir çocuğun masum gözlerinin içinde erimeyi delicesine istediğim oluyor. Geçmişimi üzerimden kirli bir elbise gibi sıyırıp yürümek istiyorum. Kulları şahit kılmak men edilmeseydi eğer, yaptıklarımın hepsini açıkça anlatıp başka kimsenin, ama hiç kimsenin benim hakkımda benim itiraflarımdan daha ayıplı ihbarlar yapamaz hale gelmesini isterdim. Hani bir sahabenin, Peygamber'den (asm) çok ciddi bir konuda çok ağır bir azar işittiğinde, "keşke o olaydan sonra Müslüman olsaydım!" deyişi var ya, ben de öyle haykırmak istiyorum. Öncesinde ve sırasında Müslüman oluşumdan utandığım isyanlarım var. Ama... Ama... Şimdi burada vazgeçilmez bir bedenin içinde yürüyor olmak vazgeçiriyor beni itiraftan. Son nefesin dibine kadar üzerine titrediğim itibarım tutuyor elimden itiraflarımın. Ben bana "sırdaş" olarak kalıyorum. Kendi içime kıvrılıyorum çaresiz. Aynadaki ben ve aynaya bakan ben karşılıklı susuyoruz, utana sıkıla.

Aynada gözlerinin içine baktığım adamı utandırıyorum, utanıyorum o adamdan. Gözlerimi kaçırıyorum gözlerinden. "Başka bir seçenek yok muydu ey Allah' ım" diyesim geliyor. Yaşadıklarımın hepsi kayıtlı, biliyorum. Musalla taşına sessizce bırakılsın diye beslediğim bedenime bakıyorum; yazık ettin diyorum. O cenazeye ettiğin kötülüğe bak; hiç acımadın mı? Hiç itirazsız toprağa konulacak yüzümü seyrediyorum; "olmadı!" diyorum. Topraklaşmasını kabul ettiğin yüze değdirdiklerine bak... Bir Yusuf kuyusu gibi geçmişe gömülü resimlerime bakıyorum; "ayıp ettin adama" diyorum. "Kolundan tutup nerelere sürükledin adamcağızı!" Hayıflanıyorum. Çok sık hayatı yeni baştan yaşasam dediğim oluyor. Ama olan oldu bir kere...

Senai DEMİRCİ



baştan sona kendimi buldum bu yazı da, iyi ki varsın üstad..


Çevrimdışı nigner

  • Administratör
  • *
  • İleti: 17942
  • Rep Puanı: +277/-9
  • ŞİMAL@KUZEY YILDIZI@ YURTTA SULH, CİHANDA SULH
Ynt: buraya kadarmış..
« Yanıtla #1 : Aralık 29, 2012, 10:20:01 ÖS »
hakıkaten tümüyle harıka bir kendını ruhaliyetını anlatış...

"Ben bana "sırdaş" olarak kalıyorum." vesselammm
@ŞİMAL RÜZGARI@KUZEY YILDIZI@
YURTTA SULH CİHANDA SULH

Ay Işığı

  • Ziyaretçi
Ynt: buraya kadarmış..
« Yanıtla #2 : Mart 31, 2013, 07:47:03 ÖS »
" Ayağımın kayacağını bal gibi bildiğim alanlarım vardır. Çok uzak gördüğüm günahların eşiğinde bocalarken buldum kendimi. Övgüler aldığımda, utanıyorum, çok utanıyorum.

ve ben bana sırdaş olarak kalıyorum vesselam..... "


biliyorumki insan yeniden dünyaya gelse yine aynı yapacağını yapar

pişmanlıkmış mühim olan.. gecikenlerden olmamakmış öyle işte........

 

Ay Işığı

  • Ziyaretçi
Ynt: buraya kadarmış..
« Yanıtla #3 : Mart 31, 2013, 08:00:14 ÖS »

buda yazının devamı, pek güzel




"buraya kadar" değilmiş! -Zeynep İnan


Hayırlı Akşamlar Senai Bey,

Bugün "Buraya Kadarmış" başlıklı yazınızı okudum. Bitirdim, sonra bir daha okudum.
Bir yaş küçük kız kardeşiniz olarak gönülden sarıldım gönlünüze...
Ve yazmaya başladım.
Haddi aşmaktan Allah'a sığınırım.

Ellili yaşların eşiğinde olduğunuzu yazmışsınız. Allah, sağlıklı ve kendisiyle dolu
daha nice seneler nasip etsin size inşallah.
Sevgili eşiniz ve yavrularınızın başında daim kaim eylesin.

"Sorunlu" dediğiniz çocukluğunuzun, bugünlere gelişinizdeki payını düşündüm ister
istemez. Sorunlu kelimesinin içine neler sakladığınızı bilemesem de, şundan eminim
ki, her bir sorun, ruhunuzun incelip hassaslaşmasında üzerine düşen vazifeyi
başarıyla yerine getirmiş. Affınıza sığınarak yazıyorum, sizin onları iyileştirmeniz
değil, onların sizi iyileştirmesidir bundan murad. O sorunların her biri
bugünlerinizin yapı taşlarıdır. Ve Senai Bey, siz benden çok daha iyi bilirsiniz ki;
bizler yaratılmış'larız. Elbet korkarız. Elbet önyargılarımız olur. Çünkü birer
şartlanmalar yumağıyız. Tabi ki komplekslerimiz var. Elbette kalp kırıp, kaprisler
yaparız. Eh sizin payınıza fazladan bir de şöhretle sınanmak düşmüş. Ne şanslısınız!
Sınanmaya layık görülmek, Allah'ın kişiyi muhatap almasının delili değil de nedir?
Suizan, gıybet, vs., vs., vs. ... Kuluz Senai Bey... Kuluz.


Bunların hepsi iyi ki olmuş. Bu halleri yaşamayıp Allah'ın karşısında gurur ve
kibirle "ben ne iyi bir kulum" demektense, günahlara batıp çıkıp tövbe ile bükük
bir boyunla Allah'ın huzurunda olmayı bin kere tercih ederim. Çünkü ben de "Çok
uzak gördüğüm günahların eşiğinde bocalarken buldum kendimi." Ama hiç bir vakit
"Geçmişimi üzerimden kirli bir elbise gibi sıyırıp yürümek istemedim"


Madalyonun ilk yüzüne baktığımda, bu yaşadıklarımın beni Allah'a ne kadar
yakınlaştırdığını fark ettim. Zira eskiden bu kadar sarılmazdım tövbe kapısına... Bu
kadar yalvarmazdım. Aczimin farkında değildim bu kadar...

Ve madalyonun diğer yüzü; "Senin takdirin karşısında boynum kıldan incedir. Bin kere
dünyaya gelsem, bir harfi değişmeden aynını yaşamak isterim. Çünkü sen zulmedici
değilsin. Yıkmaz, yaparsın. Ben eksik idrakimle cemalini, celal olarak adlandırırım.
Hepsi bu!

Aynadaki adama şöyle söyleyin bence:"Seni seviyorum"
Bunu söylerken O'nun gözbebeklerine bakın.
Oradan size bakanı fark ettiğinizde secdeye kapanmak zorunda kalacaksınız.
Ve geçmişinizi tertemiz bir elbise olarak giyin üzerinize. Çünkü o tertemiz elbise
olmasa siz bugün bu tevazu ve mahviyette olmazdınız.
Bir Yusuf kuyusu gibi geçmişe gömülü resimlerinize bakın ve lütfen "ayıp etmeyin
adama" diyorum. Görün onun sırtına yüklenmiş ağır yükü ve yaşadıkları sayesinde
sizin aldığınız manevi yolu fark edin. İyi ki olan olmuş Senai Bey iyi ki... Çünkü
"neylerse güzel eyleyen" bir Mevlamız var.

Her güne, her geceye bir dua düşüren siz, Zeynep kardeşinizi de dualarınıza alın
lütfen.
Bizler için yaptığınız her şeye teşekkürler. Başta da söylediğim gibi Allah,
sağlıklı ve kendisiyle dolu daha nice seneler nasip etsin size inşallah.
Sevgili eşiniz ve yavrularınızın başında daim kaim eylesin.
Allah'tan, Allah ile Allah'a olan yolculuğumuzda kardeşiniz olmaktan duyduğum
mutluluğu bilmenizi isterim.

Zeynep İnan


Çevrimdışı §iyahinci

  • Premium Üye
  • *******
  • İleti: 20028
  • Rep Puanı: +434/-11
  • Denizin en nadide armağanı!..
Ynt: buraya kadarmış..
« Yanıtla #4 : Haziran 07, 2017, 03:04:32 ÖS »
Her zamanki gibi yine harika Senai Demirci  :gul:
Eskiden yeterdim kendime,
Artardım bile..
Şimdi ne yapsam nafile! ...
Ve
Kim demiş 'can eskimez' diye
Bu can tedirgin tende,
Can da eskimiş
Ben de..