Gönderen Konu: Ecdadımızda Edep, Osmanlı Edebi  (Okunma sayısı 995 defa)

0 Üye ve 1 Ziyaretçi konuyu incelemekte.

Çevrimdışı @sen@

  • Moderator
  • *
  • İleti: 4979
  • Rep Puanı: +100/-0
Ecdadımızda Edep, Osmanlı Edebi
« : Şubat 24, 2012, 06:42:41 ÖS »


Osmanlı'da sadaka taşları varmış, ihtiyacı olan sadaka taşının üzerindeki keseden, yabancı elçilerin de şaşkın; şehadetleriyle, sadece ihtiyacı kadarını alırmış.

 Aynı şey yolların üzerinde vakıflar tarafından kurulan konaklarda da uygulanır, yolcu eğer ihtiyacı varsa yatağının başucundaki keseden alabilirmiş.

 Binitine ücretsiz bakılır, ücretsiz üç gün yemek verilirmiş.

 Eskiden "Kapıyı kapat!" denilmezmiş.
 Allah (c.c.) kimsenin kapısını kapatmasın diye düşünülürmüş.
"Kapıyı ‘ ört, ya da sırla" denilirmiş. Kapının kapanmadan yavaşça örtülmesi edebdenmiş.

 "Lambayı söndür demezlermiş.
 Allah (c.c.) kimsenin ışığını söndürmesin.
"Lambayı dinlerdir" derlermiş.

Lamba yakılmaz, uyandırılırmış.

 Uyuyan birisi uyandırılmak için sarsılmaz veya adı ile çağırılrnazmış.
"Agah ol erenler" derlermiş.

 Nezaket, incelik, edeb her işin başı imiş de ondan...

 Ona eren uyanık olurmuş.

 İnsanların sözü kesilmez, işaret ve işmar edilmez, fısıltılar, gizli konuşmalar hoş karşılanmazmış.

Hanımlar "Efendi" derlermiş beylerine, "siz" derlermiş. Hanımefendiliklerini gösterirlermiş.

 Gezerken yere yumuşak basılır, ses çıkarmamaya çalışılırmış.

 Yerdeki haşerata basmamaya özen gösterdiği ' için, adı "Karınca basmaz Efendiye çıkan insanlar varmış.

 Kapıdan çıkarken arkasını dönmemek, geri geri çıkmak edebmiş.

 Kapı eşiğindeki ayakkabılar, dışarıya doğru değil, içeriye doğru çevrilirmiş.
 "Git bir daha gelme!" der gibi değil de.
 "Gitsen de ayağının yönü buraya dönük olsun" der gibi dizilirmiş.

 Canlı cansız her şeyin bir hatırı varmış.

 Yumurtayı ucundan, çok az kırar, fazla kırmayı tahrip olarak düşünür, tahribin hiçbir türünü sevmezmiş.

 Eskiler hayatı o kadar nurani, o kadar temiz, o kadar manâlı yaşarmış.

"Komşuya hatır soran sıra sıra terlikler,
 Ölçülü uzaklıkta yakın beraberlikler."
diye tarif eder Üstad Necip Fazıl bu hali...

 Eskiler "Edeb Ya Hu!" derler, Onu görüyor gibi yaşamaya çalışırlarmış.

 O varken başkasına bakmaz, Onu unutmuş gibi hallere girmezlermiş.

 Ezel ve Ebed Sultanı'nın huzurunda nasıl hareket edilmesi gerekiyorsa öyle hareket etmek isterlermiş.

 "Bizi takip eden, her halimizi perdesiz, engelsiz gören, şu anda bizim durumumuza bakan Allah var!" der gibi, o mânâyı hatırlatmak için her yere "Edeb Ya Hu!" yazarlarmış.

 "Allah'ın huzurunda edeb" demekmiş bu...

 İnsan nerede olursa olsun Allah'ın huzurunda değil midir?

İlim meclisine girdim, kıldım talep,
 İlim tâ gerilerde kaldı, illâ edep illâ edep.

Zordur benimle yürümek. Bunu benimle yola çıkanlar bilir, hepsi yarı yolda gittiler. Suç kimde? Ben zoru seviyorum, onlar sevmiyor. Yapacak bi şey yok. Suçum var mı? Tabi ki var. 'Zor yola, kolay kişilerle çıkmak en büyük hatam'.


Çevrimdışı nigner

  • Administratör
  • *
  • İleti: 17942
  • Rep Puanı: +277/-9
  • ŞİMAL@KUZEY YILDIZI@ YURTTA SULH, CİHANDA SULH
Ynt: Ecdadımızda Edep, Osmanlı Edebi
« Yanıtla #1 : Şubat 27, 2012, 01:52:24 ÖS »
"İlim meclisine girdim, kıldım talep,
İlim tâ gerilerde kaldı, illâ edep illâ edep."


bütünüyle güzel bir konu   teşekkürler asena

 
@ŞİMAL RÜZGARI@KUZEY YILDIZI@
YURTTA SULH CİHANDA SULH

Çevrimdışı MAHMUTOĞLU

  • Premium Üye
  • *******
  • İleti: 4219
  • Rep Puanı: +62/-0
  • GURURLA BAKIYORUM DÜNYAYA
Ynt: Ecdadımızda Edep, Osmanlı Edebi
« Yanıtla #2 : Şubat 27, 2012, 04:50:18 ÖS »
Konunun ilk cümlesini okuduğumda mutlaka hepinizin duyduğu şu meşhur ''askıda kahve'' hikayesi geldi aklıma.

Hikayeyi anlatan kişi arada şöyle der:

-Bu gözlemimizin sonunda, gözlerimizi yaşartan, fakat kesinlikle örnek almamız gereken bir “İtalyan toplumsal terbiyesi" öğrendik

Ve yorumuna devam edip aşağıdaki şekilde bitirir.

-Biz Türkler bu askıya birşeyler asamaz mıyız. Bir ekmek fırınında, ya da bir bakkalda, ya da bir markette... “Askıda Ekmek” kulağa hoş gelmiyor mu? Askıda ekmek uygulamasının Isparta’ da üç fırın tarafından yapıldığını biliyor muydunuz?

Birbirine benzeyen iki farklı uygulama var. Zamanla şekil veya isim değişimi olmuş olabilir. Şimdi merak ediyorum kimden kime geçen bir kültürü konuşuyoruz aslında? Var mı bu konuda detaylı bilgi verebilecek?
Hamsi küçük bir balık, sakın ha aldanmayın, soyu çok kalabalık, yan göz ile bakmayın

Çevrimdışı @sen@

  • Moderator
  • *
  • İleti: 4979
  • Rep Puanı: +100/-0
Ynt: Ecdadımızda Edep, Osmanlı Edebi
« Yanıtla #3 : Şubat 27, 2012, 09:02:53 ÖS »
Benim bulunduğum Esenler'de belediye böyle bir uygulama başlatalı bayağı oluyor. Fırınlarda 'Askıda Ekmek' uygulaması var. Fırınlara bir sayaç koymuşlar. Ne zaman görsem o sayaçın rakamı hep yüksek oluyor.
Zordur benimle yürümek. Bunu benimle yola çıkanlar bilir, hepsi yarı yolda gittiler. Suç kimde? Ben zoru seviyorum, onlar sevmiyor. Yapacak bi şey yok. Suçum var mı? Tabi ki var. 'Zor yola, kolay kişilerle çıkmak en büyük hatam'.


Çevrimdışı @sen@

  • Moderator
  • *
  • İleti: 4979
  • Rep Puanı: +100/-0
Ynt: Ecdadımızda Edep, Osmanlı Edebi
« Yanıtla #4 : Şubat 27, 2012, 09:28:36 ÖS »
Askı da kahve uygulamasının Venedik'te küçük bir kafede olduğunu biliyorum.
Zordur benimle yürümek. Bunu benimle yola çıkanlar bilir, hepsi yarı yolda gittiler. Suç kimde? Ben zoru seviyorum, onlar sevmiyor. Yapacak bi şey yok. Suçum var mı? Tabi ki var. 'Zor yola, kolay kişilerle çıkmak en büyük hatam'.