Gönderen Konu: Çanakkale Savaşın da Siperler  (Okunma sayısı 897 defa)

0 Üye ve 1 Ziyaretçi konuyu incelemekte.

Çevrimdışı @sen@

  • Moderator
  • *
  • İleti: 4979
  • Rep Puanı: +100/-0
Çanakkale Savaşın da Siperler
« : Aralık 16, 2010, 06:59:26 ÖS »







Aç ve perişan halkın dişinden tırnağından artırarak devletine kazandırmak
istediği ve parası peşin ödenmiş iki savaş gemimize İngilizlerin göz göre
el koyduğunu tüm ültimatomlarımıza rağmen paramızı geri ödemediklerini ve
bu gemilere daha sonra askerlerini doldurarak Çanakkale’ye yolladıklarını

Enver Paşa’nın Alman hayranlığının bize 500 bin vatan evladına ve bir
imparatorluğun tasfiyesine neden olduğunu Almanlarla yapılan gizli
anlaşmanın kabinedeki bakanlardan bile gizlendiğini aradan yüz yıl
geçmesine rağmen yabancı hayranlığı hastalığımızın geçmediğini sadece
hayran olunanların değiştiğini
_______________________________

Sultan Abdülhamid’in olayları kırk yıl önceden görerek Çanakkale’deki
tabyaları güçlendirdiğini ve elden geçirdiğini Bazı yeni tabyaları inşa
ettirdiğini O’nun yaptığı çalışmaların belki de savaşın seyrini değiştirdiğini

_____________________________ ___

İngilizlerin daha savaş ilan edilmeden Seddülbahir’i bombaladıklarını ve 86 şehit verdiğimizi
_____________________________

Avustralya’nın ve Yeni Zelanda’nın gençlerinin “Avrupa’yı Almanlardan
kurtarmak ve Avrupa’nın özgür kalmasını sağlamak” propagandasıyla
toplandığını Bu gençlerin daha önce Gelibolu denilen yerin adını bile
duymadıklarını

_____________________________ ___

İkinci çıkarma için savaşa giden bir Avustralya askerine nereye gittiğini
soran bir yaşlı adama “Türkler buraya gelip yerleşecekler onları öldürmeye
gidiyoruz” dediğini bu söz üzerine yaşlı adamın binlerce kilometrekarelik
çöle doğru baktığını ve “Eee gelsinler ne olacak ki burada yer
çok” dediğini
________________________________

Padişahın “Cihad” ilanını duyan ve Avustralya’da yaşayan iki zenci
müslümanın Türklerle savaşa giden birliğe ateş açtığını ve orada şehit edildiklerini Orada bulunan ve olayı yaşayan Avustralyalıların bu olayın nedenini uzun süre anlayamadıklarını

_____________________________ ___

İngiliz-Fransız donanmasının Gelibolu öncesi 200 yıldır hiç yenilmediğini
dünyanın gelmiş geçmiş en iyi donanması olarak bilindiğini bu donanmanın
bayraklarını gören Türklerin topukları yağlayıp kaçacaklarını düşündüklerini daha da trajik olanı bu düşünceye saplantı derecesinde inandıklarını
________________________________
İngiliz-Fransız donanmasının seksen parça gemiyle boğaza saldırdığını
gemilerden birinin adının “Agamemnon” olduğunu Agamemnon’un binlerce yıl
önce Truva’ya saldıran Yunan ordusunun kalleşçe yöntemler kullanan
komutanının adı olduğunu

________________________________

Agamemnon’un yaşadığı topraklarda doğmasına rağmen kanının son damlasına
kadar Türk olan ve kendisini Anadolulu hisseden Mustafa KEMAL’in Çanakkale
zaferi sonrası öldürülen Truva kahramanını “Hektor’un İntikamını Aldık”
diyerek unutmadığımızı ve Truvalıların bizim için ne anlama geldiğini en
güzel şekilde ifade ettiğini
________________________________

İngilizlerin sabah saatlerinde girdikleri boğazı ellerini kollarını
sallayarak canlarının istediği her yeri bombalayarak geçebileceklerini
zannettiklerini Akşam beş çayını Marmara denizinin ortasında içmeyi
planladıklarını İstanbul üzerine bahisler
kurduklarını

_____________________________ ___

Şair deyince insanların aklına terbiye iman ve insanlık sahibi yüce
kişiliklerin geldiği (Mehmet Akif ERSOY gibi) İngiliz şairlerin de –hem
de yüksek ideallerle- savaşa katıldığını bu ideallerini günlüklerinde
“Lokum ve halıları yağmalamak Ayasofya’nın çinilerini sökmek İstanbul’un
en güzel lokantalarında balık yemek” olarak yazdıklarını
_____________________________ ___

Yüzlerce yıl Osmanlının ekmeğini yemiş olan ve Osmanlıdan sadece saygı ve hoşgörü görmüş olan gayr-i müslimlerin İngiliz-Fransız donanmasının gelmekte olduğunu haber alınca İstanbul’da sevinç gösterileri yaptığını
_____________________________ ___

Bu tehlikeli gelişmeler karşısında devleti yönetenlerin başkenti
Eskişehir’e taşımayı düşündüğünü hatta gerekli binaların ayarlandığını
gitmesi için teklif götürülen devrik Sultan Abdülhamid’in bu teklife
şiddetle karşı çıktığını “Biz İstanbul’u alırken Bizans İmparatoru kanının
son damlasına kadar savaştı ve öldü Ben ondan daha mı az şerefliyim!
Gelirlerse burada savaşır ve ölürüz”
dediğini bu sözler üzerine payitahtın
utandığını ve İstanbul’da kalmaya karar verdiğini Direkten dönen bu
düşüncesizliğin belki de askerimiz üzerinde korkunç bir moral çöküntü
yaratmış olabileceğini
________________________________

Osmanlı Devletinin elinde sadece 26 deniz mayını kaldığını Nusret (Yardım)
gemimizin kaptanının (Tophaneli Hakkı Binbaşı ) mayınları nereye ve ne zaman
bırakması gerektiğini bir gece önce rüyasında bir yüce kişi tarafından
kendisine bildirildiğini Bu mayınların hiç akla gelmeyecek biçimde
Ertuğrul koyunda kıyıya paralel olarak döküldüğünü İngilizlerin boğazı
defalarca dikine kontrol etmelerine rağmen bu mayınları tespit
edemediklerini çünkü Nusret’in bu mayınları son mayın kontrolünden sonra
sabaha karşı bıraktığını

________________________________

Donanma boğazı geçmeye başladığında düşük top menzilli Fransız gemilerinin
taktik gereği tabyalarımızı şaşırtmak için öncü atışlar yaptıklarını daha
sonra arkalarından gelen uzun menzilli İngiliz gemilerine yol açmak için
kenara kaydıkları Bu kayma esnasında kıyıya paralel yerleştirilen
mayınlara çarptıklarını büyük bir panik yaşandığını ortalığın
karıştığını gemilerin birbirine girdiğini 200 yıldır yenilmeyen dünyanın
en büyük donanmasının iki saatte dağıldığını Türklerin batan düşman gemilerindeki savunmasız askerlere ateş etmeyi bıraktıklarını ve diğer gemilere ateş ettiklerini Bunu gören İngiliz komutanlarının –muhtemelen kendileri
tersini yapmış olacakları için- olaya bir anlam veremediklerini Her
fırsatta bize insan hakları medeniyet modernite tokatları patlatanların
o gün aldıkları bu insanlık dersi karşısında şok geçirdiklerini
_____________________________ ___

Edremitli Seyit Onbaşının Topun ağzına mermi süren vinç tesisatı
bombardımanda kullanılamaz hale gelince “Ya Allah Bismillah” diyerek üç
tane 275 kiloluk mermiyi tek başına arka arkaya kaldırarak yatağa sürdüğünü
ve ateşlediğini bu işlemi yapabilmesi için her defasına üç basamaklı metal
bir merdivenden çıkması gerektiğini üçüncü atışta İngilizlerin “Ocean”
zırhlısının dümenini parçaladığını dümeni kırılan “Ocean”ın sarhoş bir
serseri gibi mayınlara sürüklendiğini bir mayına çarparak havaya uçtuğunu ve yirmi dakika içinde battığını
_____________________________ ___


Bu olayın ertesinde bölük komutanının Seyit Onbaşıyı çağırttığını aynı
mermiyi kaldırmasını istediğini ancak Seyit Onbaşının bunu
başaramadığını Bunun üzerine Komutanın “Bu merminin tahtadan bir
maketini getirsinler Bu yiğidin fotoğrafını çeksinler” diye emir
verdiğini Bu fotoğrafın hepimizin çok iyi bildiği ve Seyit Onbaşının
günümüze ulaşan tek fotoğrafı olduğunu
________________________________

Cumhuriyet kurulduktan çok sonra Mustafa KEMAL’in Edremit’i ziyareti
sırasında Seyit Onbaşıyı sorduğunu ve Kaymakam dahil kimsenin
bilmediğini Kaymakamın Seyit Onbaşı’yı Mustafa KEMAL’in huzuruna
çıkarmadan önce kılığını beğenmeyip tıraş ettirip takım elbise
giydirdiğini bu olayın Mustafa KEMAL’i derinden yaraladığını Kaymakam
dahil orada bulunan herkesi azarladığını Seyit Onbaşının ölene kadar ormancılık yaparak sefalet içinde perişan yaşadığını

_____________________________ ___
Nusret Mayın gemisinin yakın zamana kadar Mersin’de demirli olduğunu ve
ömrü dolduğu için jilet yapılmasının planlandığını sırf bu ihtimalin bile
Türk Milleti adına yüz kızartıcı bir utanç levhası olarak kalacağını
birkaç vatanseverin çırpınışıyla şimdilik bu olayın durdurulduğunu
____________________________________

İngilizlerin 18 Mart faciasının suçlusu olarak mayın
taramacıları sorumlu tuttuğunu Hepsinin kurşuna dizdirildiğini savaş bittikten yıllar sonra her iki ordu arşivleri açıklanıp gerçekler öğrenilince bu askerlerin
ailelerinden özür dilendiğini tazminat ödendiğini iade-i itibar
yapıldığını ve şerefli birer asker olarak öldüklerini ilan ettiklerini

_____________________________ ___

İngiliz-Fransız ortaklığının boğazı donanmayla geçemeyeceklerini anlayınca
onlara geçit vermeyen Türk topçularını arkadan ele geçirerek temizlemek için çıkarma harekatı yapmaya karar verdiklerini bunun için Mısır’da piramitlerin dibinde sömürgelerinden getirdikleri on binlerce askeri toplayıp “Nasıl olsa orada
Türklerle işimiz çok kolay olacak” diyerek bu askerlere baştan savma bir
eğitim verdiklerini Burada toplanan askerlerin 16 farklı ülkeden
geldiğini Aralarında Müslümanların bile olduğunu daha sonra bu askerlerin
savaş esnasında kandırıldıklarını anlayıp taraf değiştirdiklerini Burada
toplanan askerlerin büyük çoğunluğunun çapulcular gibi davrandığını kahire
sokaklarında yapmadıkları rezilliğin kalmadığını
________________________________

Mısırda toplanan askerlerin kayıtlarını tutan bir katibin sürekli
“Australia and New Zealand Army Company/ Avustralya ve Yeni Zelanda Ordu
Birliği” yazmaktan sıkıldığını pratik bir çözüm olarak bu kelimelerin baş
harflerini alarak ANZAC kısaltmasını bulduğunu bu kısaltmanın dünya tarihine geçtiğini

________________________________

İngilizlerin çıkarma harekatını ellerine yüzlerine bulaştırdıklarını
akıntı ve hava durumu dahil yaptıkları hiçbir hesabın tutmadığını
aralıklarla çıkmaları gereken geniş kumsala değil dar bir koya ve
kalabalık bir şekilde çıkmak zorunda kaldıklarını karşılarında ise Ezineli
Yahya Çavuş ve 62 kişilik takımı dışında hiçbir birliğimizin olmadığını
________________________________

Türk ordusunun başındaki Alman Liman Von Sanders Paşa’nın çıkarma beklenen
bölgeleri kasıtlı olarak yanlış hesapladığı İngilizleri ve Türkleri
olabildiğince birbirine kırdırarak İngilizlerin dikkatini bu bölgeye
çekmeyi bu sayede Avrupa’da savaşan Alman askerlerinin karşısında daha
zayıf bir askeri güç olmasını ve Alman birliklerini rahatlatmayı
amaçladığını bu gizli hesabın her iki taraftan da 500 bin cana mal
olduğunu bunun ispatlanamamış bir iddia olduğunu Tüm savaş boyunca Liman Paşanın hiçbir askeri tahmininin tutmadığını aradan yüz yıl geçmesine rağmen bu şüphenin hala kafaları kemirdiğini

_____________________________ ___

Çanakkale savaşlarındaki en büyük askeri dehaların Mustafa KEMAL ve Esat
Paşa olduğunu düşmanın her hamlesini doğru tahmin ettiklerini yaptıkları
kritik hamleler ve aldıkları cesur kararlarla savaşın seyrini
değiştirdiklerini gelişen olaylar neticesinde askerlerinin de yüksek
güvenini ve hayranlıklarını kazandıklarını bir işaretleriyle
emrindekilerin hiç düşünmeden ölüme koştuklarını İngiliz ve Fransız
Kurmaylarının bu kadar zor şartlarda çarpışan Türk ordusunun bu kadar
akıllıca sevk ve idare edilebilmesine anlayamadıklarını Zaten onların tüm
savaş boyunca olan biten hiçbir şeyi anlayamadıklarını
_____________________________ ___

Çıkarma beklenmediği için küçük bir takımdan başka hiçbir askeri birliğin
bulunmadığı koya çıkan 4000 İngiliz askerine Yahya Çavuş ve arkadaşlarının
eski tip piyade tüfekleriyle 18 saat boyunca karşı koyduğunu mermi israfı
yapmamak için asla tek dolaşan hedeflere ateş edilmediğini neredeyse
hiçbir mermi israfının yapılmadığını adamların orada çakılı kaldığını bir
santimetre ilerleyemediklerini takım komutanlarının üstlerine
telsizlerinden verdikleri raporlarda karşılarında kalabalık bir makineli
tüfek (!) birliğinin bulunduğunu bildirdiklerini dışarıdaki kıyımı gören
İngiliz askerlerinin çıkmak istemediklerini bunun üzerine komutanlarının
onlara arkalarında ateş ederek zorla savaşmaya gönderdiklerini Havadan
savaşın seyrini takip etmekle görevli bir İngiliz pırpır uçağının pilotunun
kıyıdan 50 m kadar açığa kadar denizin kıpkırmızı kan ile dolduğunu
gördüğünü bunun hayatında gördüğü en korkunç şey olduğunu söylediğini ve
muhtemelen aklını oynattığını

________________________________

Ezineli Yahya Çavuş ve arkadaşlarının hepsinin orada şehit olduğunu Bu
çarpışma ve şehadetin belki de savaşı kurtardığını bu bölgeye çıkarma
yapıldığını haber alan diğer birliklerin bölgeye yetişmesi için gereken
zamanın kanla kazanıldığını


BİLİYOR MUSUNUZ?

Zordur benimle yürümek. Bunu benimle yola çıkanlar bilir, hepsi yarı yolda gittiler. Suç kimde? Ben zoru seviyorum, onlar sevmiyor. Yapacak bi şey yok. Suçum var mı? Tabi ki var. 'Zor yola, kolay kişilerle çıkmak en büyük hatam'.