Gönderen Konu: Selahaddin Eyyubi Kürt değildir! TÜRKTÜR...  (Okunma sayısı 1131 defa)

0 Üye ve 1 Ziyaretçi konuyu incelemekte.

Çevrimdışı @sen@

  • Moderator
  • *
  • İleti: 4979
  • Rep Puanı: +100/-0
Selahaddin Eyyubi Kürt değildir! TÜRKTÜR...
« : Aralık 15, 2010, 12:35:17 ÖS »
Selahaddin Eyyubi son zamanlarda bazı kesimlerin ileri sürüldüğünün aksine Kürt değil Türk’tür. Kudüs’ü alana kadar yüzü bir kere gülmemiş olan büyük hükümdar için;

-(1127) yılında melikşah'ın Halep valisi ak-sungur'un oğlu imadeddin zengi'nin Musul valiliğine getirildi. Haçlılara karşı verdikleri mücadelelerle öne çıkmışlardır. imadeddin zengî haçlılardan Urfa’yı alınca Avrupalılar idi. haçlı seferi'ni düzenlemişlerdir (1137). zengî'nin ölümünden sonra atabeylik Musul ve Halep olmak üzere iki kola ayrıldı (1146). Halep’teki oğlu nureddin Mahmut haçlı kontluklarına karşı başarılı mücadeleler verdi. Şam’daki börileri kendine bağladı. Haçlılarla iş birliği yapan mısır Fatımî devleti'ni ortadan kaldırdı (1171). nureddin Mahmut ölünce atabeylik Eyyubi ailesine intikal etti (1174). Selahattin Eyyubi komutasındaki Müslümanlarla birleşerek haçlılara karşı bölgeyi savunmuşlardır ." Buradan da anlaşılacağı gibi selahaddin Eyyubi melikşah komutasındaki Türk atabeyinin (ak-sungur) torunu konumundadır. Sungur eski Türklerde doğana benzeyen yırtıcı avcı kuş anlamına gelir(TDK sözlük).bölgeye yıllarca yerleşmiş olmanın verdiği bir etkiyle ismi Arapça konmuş bir Türk’tür. Başka kaynaklara da bakabilirsiniz. Şanlıurfa 1146 yılında Musul atabeyi alaattin zengi'nin oğlu Nurettin Mahmut ve onun başkomutanı Selahattin Eyyubi tarafından geri alınarak Fransız kontluğu'na son verilmiştir. Şanlıurfa’nın Türkler tarafından geri alınması II. haçlı seferi'ne sebep olmuştur. Selahattin Eyyubi'nin hatırasına kardeşi adil şah tarafından Selahattin-i Eyyubi medresesi yapılmıştır. (bugünkü yıldız meydanı'nda bulunan vakıflar müdürlüğü binası). -Tarihte Türklerin kurdukları hanedanlardan birisi de eyyûbîler'dir. Hanedan’ın kurucusu selâhaddin'in babasının adından dolayı tarihte eyyûbîler olarak bilinen bu Türk devleti günümüzde bölgede sunî olarak tanıtılmak istenen bir topluluğa olmayan tarihinin yerine ikame edilmeye çalışılmaktadır. Bunun başlıca sebebi eyyûb'un babası Şadi’den önceki ailenin soyunun tespit edilememiş olmasıdır. Bu sebeple bazı tarihçiler selâhaddin'in hemen ölümünden sonra (1193) bu hanedanı Araplaştırmaya uğraşan devrin Arap asıllı tarihçilerinin etkisinde kalarak selahaddin eyyûbî'nin menşeini Araplaştırmaya çalışmışlardır. Diğer yandan son zamanlarda özellikle bölücü unsurlar ve bunların ideologları da kendilerine yeni millî tarih yaratmak gayesiyle bu hanedanın Türk’ten ayrı başka bir millete ait olduğunu iddia etmektedirler. Tarihî gerçeklere baktığımızda bu iddiaların hiçbir geçerli tarafının olmadığını görürüz. Devletin kurulduğu coğrafî bölge mısır ve çevresidir. Halkın büyük çoğunluğu Arap olmakla beraber ordu ve idareci zümre Türk çoğunluğun kontrolündedir. Aynı bölgede daha önce tolunoğlu ahmed kendi hanedanını kurmuş (875) ve bu hanedan 905 yılına kadar devam etmişti. Daha sonra yine başka bir Türk komutanı toğaçoğlu Muhammed ebu Bekir tarihte ihşidî adıyla anılan hanedanı kurmuş ve bu hanedan (935-969) yılları arasında bölgeye hâkim olmuştur. Her iki Türk hanedanı Abbasî halifeliğinin bir politikası olarak Türk komutanları ile Türk askerlerine orduda büyük yer vermelerinin sonucunda doğmuştur. ihşidîler'i 969 yılında yıkan şiî Fatımî devletine de selahaddin eyyûbî Musul atabek'i nureddin mahmud zengî'nin bir Türk komutanı olarak mısır'a gelmiş ve son vermiştir (1171).Bağlı bulunduğu nureddin Mahmut’un ölümüne kadar (1174) nureddin Mahmut’un bir valisi olarak hareket eden selahaddin bilahare istiklâlini ilân etmiştir. eyyûbî Türk devletine son veren ve yerine Türk memlûk devletini kuran izzeddin aybeg de mısır'daki Türk ordusu komutanlarından birisidir. Bu tarihî gerçekler halkın çoğunluğunun Arap olmasına karşılık ordunun ve hanedanın Türklerde kaldığını açıkça göstermektedir. Eyyûbî hanedanı üyelerinin büyük çoğunluğunun adları en eski Türk adlarıdır. selahaddin'in ağabeyinin adı turanşah'tır. Kardeşlerinin adları ise tuğtekin ve böri'dir. selâhaddin'in dayısının adı şihabeddin Mahmut b. tüküş idi. selahaddin'in annesi ise özbeöz Türk’tür. Gene selâhaddin'in hanımlarından birisi olan unar bey kızı ismetüddin amine Türk’tür. İki eniştesi de Türk’tür. Bunlardan birisi unaroğlu sadeddin mesut; diğeri ise muzafferüddin gökbörü idi. Eyyûbî hanedanının bir Türk hanedanı olduğunun en açık delillerinden birisi de devrin şairlerinden ibn senâül-mülk'ün haleb'in selâhaddin tarafından alınmasından sonra yazdığı medhiyesidir. Bu methiyenin bir beyitinde şair şöyle demektedir: "Arap milleti Türklerin devletiyle yüceldi. ehl-i salip (haçlı) davası eyyûb'un oğlu tarafından perişan edildi."Eyyûbî hanedanının devlet teşkilatı karahanlı ve gazneli Türk devletlerinde başlayan ve Selçuklularla gelişen teşkilatın aynıdır. Sultan divan meşveret yani kurultay üstâzüddâr (saray idaresi şarapdarlık çeşnigîrlik gibi görevleri yürüten kişi) hâcîblik silâhdârlık emîrahurluk davâdârlık el-mükebbis taşdarlık çavuşluk gibi saray teşkilâtı Türk-İslâm devletlerinin bir devamıdır. Adliye işlerine bakan kazaskerlik müessesesi bilindiği üzere Osmanlılarda devam edecektir. Eyyûbî ordusunun temelini ve büyük çoğunluğunu tavâşî adı verilen Türk memlûkları teşkil etmekte idi. bu Türk ordusu bağlı bulundukları komutanların adlarına göre el-nuriyye el-esediyye el-necmiyye el-salâhiyye gibi adlarla adlanırlardı. selâhaddin devrindeki bu Türk memlûklu ordusu komutanları arasında bahaeddin karakûş şerefeddin karakuş el-takavî izzettin cavlı şarimüddin kutluaba hüsameddin sungur el-halâtî gibi Türkler bulunmakta idiler. Hakimiyet alâmetlerinden birisi de bilindiği üzere bayraktır. eyyûbîler'in bayrağı sarı renkte idi. amblemi de kartaldı. eyyûbî hanedânı Türk geleneklerine uyarak açık sarı rengi kendi hakimiyet rengi olarak kabul etmişti. Ayrıca bayrağına bir Türk amblemi olarak kartalı koymuştu. Kartal eyyûbîlerden başka Selçukluların artuklular'ın da devlet sembolü olmuştur. Türk hakimiyet sembollerinden birisi de mehter'dir. eyyûbî sarayında da Türk geleneklerine göre yer alan mehter nevbet vurur ve büyük saygı görürdü. Hatta selâhaddin gözde cariyelerinden birisini sarayın yüksek memurlarından birisi olan mehterbaşı ile evlendirerek bu kuruluşa verdiği değeri göstermişti. Selâhaddin'in hayatta bulunduğu sürede büyük bir Türk-İslâm devleti özelliğini gösteren eyyûbî hanedânı selâhaddin'in ölümünden sonra oğulları ve kardeşleri arasında paylaşılmıştır. Mısır’daki son eyyûbî hükümdârı turanşah Türk memlûk komutanlarından aybeg tarafından ortadan kaldırılmıştı (1250).
Türk milleti yüzyıllardır büyük seferler yapmış büyük zaferler kazanmıştır. Allah yolunda yapılmış bu yüce savaşların kahramanlarının büyük isimlerini kirletmeye kendilerine mal etmeye çalışan insanları hepimiz az çok biliyoruz. İstiklal savaşı vermekte olan Türk milletine uçaklarla halifenin kurtuluş mücadelesini desteklemediğini bununla da yetinmeyip kurtuluşa giden yolun cehennem olduğunu yazıp dağıttıran düşüncenin de kimler tarafından oluşturulduğunu da biliyoruz. Ümmetçilik anlayışını kendi taraflarına çektikleri gibi işte size Yaban adlı eserden bir parça
yazar;
- Mustafa Kemal'in yandaşlarına katılmayı düşünmüyor musunuz?
Köylü der ki:
- yok efendim onlar Türk’tür.
- Ya siz nesiniz?
- biz Müslümansız. Türkler Toros dağlarında yaşarlar gidin onlara söyleyin…


Zordur benimle yürümek. Bunu benimle yola çıkanlar bilir, hepsi yarı yolda gittiler. Suç kimde? Ben zoru seviyorum, onlar sevmiyor. Yapacak bi şey yok. Suçum var mı? Tabi ki var. 'Zor yola, kolay kişilerle çıkmak en büyük hatam'.