Gönderen Konu: LOZAN ZAFER Mİ, HEZİMET Mİ ?. ( Yazan : Taha Akyol )  (Okunma sayısı 2175 defa)

0 Üye ve 1 Ziyaretçi konuyu incelemekte.

Çevrimdışı A.ÜSTÜNBAŞ

  • Deneme Mod
  • *
  • İleti: 4388
  • Rep Puanı: +112/-0
LOZAN ZAFER Mİ, HEZİMET Mİ ?. ( Yazan : Taha Akyol )
« : Ocak 21, 2011, 09:32:10 ÖÖ »

Taha Akyol Objektif
t.akyol@milliyet.com.tr

                                              :bayrak:   LOZAN  ZAFER  Mİ, HEZİMET  Mİ?..  :!:
24 Temmuz 2008
BÖYLE sorular tehlikelidir, çünkü karmaşık gerçekleri ak-kara basitliğine indirgeyerek insanı körleştirir. Merakımızı öldürür. Daha kötüsü, araştırsaydık öğrenebileceğimiz gerçekler konusunda bizi cahil bırakır; o cehaletle günümüzün karmaşık sorunlarına da ‘kör’ bakarız!
Halbuki Lozan, mutlaka okunması, dersler çıkarılması gereken muazzam bir diplomatik savaş dosyasıdır!
Birinci Dünya Savaşı sonrasında imzalanmış bütün barış antlaşmaları İkinci Dünya Savaşı’yla yok olduğu halde, Lozan’ın 85 yıldır devam ediyor olması, onun gerçekçi dengelere oturduğunun ispatıdır: Hem toprak ve egemenlik dengesi, hem kuvvet dengesi...
İsmet Paşa’nın sözleriyle, “Şu genişlikte, bu genişlikte bir vatan” ama “Mutlaka tam bağımsız!” Bunun anlamı kapitülasyonları tamamen kaldırmak için mesela Musul meselesinde toprak tavizi vermemizdir.
Kuvvet dengesine gelince... Milli Mücadele Doğu’ya dayanarak yapılmış, Lozan’da ise yeni Türkiye, Batı dengeleri içinde yer almaya karar vermiştir.

Neye göre başarı?
Lozan’ı Sevr’le mukayese etmek gerçekçi değildir. Sevr bir yenilginin, Lozan bir zaferin ardından imzalanmıştır. Lozan’a iki kıstas açısından bakabiliriz:
-  Lozan’da hedeflerimiz: Lozan’da ana hatlarıyla milli hedeflerimize ulaşmışızdır. Gerçi Lozan’da Ege adalarını ve Kıbrıs’ı geri almış değiliz! Misak-ı Milli içindeki Musul’u (Kuzey Irak’ı) kaybettik, Boğazlar’da tam egemenliğimizi kuramadık, Hatay’ı alamadık!..
Öyle ama Ege adaları ve Kıbrıs zaten dosyamızda yoktu, o defterler çok daha önce kapanmıştı.
Musul’u İngilizlerden bütünüyle almaya gücümüz yetmezdi. Sadece Mustafa Kemal değil, Karabekir ve Rauf Bey dahil bütün kadro bu görüştedir. Onun için, Musul’u ‘ikinci derecede hedefler’imiz arasına koyarak masaya oturmuştuk.
Boğazlar’da tam egemenliğimizi ise dünya dengeleri elverişli hale geldiğinde Montrö Antlaşması’yla 1936’da sağlayacak, sonra da Hatay’ı anavatana katacaktık.
-  Lozan’da güç dengesi: Lozan’da karşımızdaki asıl güç İngiltere idi. İsmet Paşa, İngiliz siyasi gücünün Yunan askeri gücünden önemli olduğunu söylemiştir haklı olarak. İngiltere’yle savaşmak noktasına gelindiğinde, orada durmak zorunda kalan Türkiye olmuştur.
Bu iki açıdan bakıldığında, Lozan başarılıdır.

Kürt meselesi
İsmet Paşa’nın Lozan’dan Ankara’ya çektiği telgrafta, “Musul’dan feragat ederek sulh aramak”tan başka çare kalmadığını bildirmesi, bir dönüm noktasıydı; bu telgraf İngiliz istihbaratının eline geçmişti üstelik... Meclis’te büyük tepki... Milletvekilleri, “Musul giderse yarın sınır Erzurum’a dayanabilir” diye feryat ediyor! Bu tehlikeyi Gazi ve arkadaşları da görüyor.
Ama Musul’da karşımızdaki güç, İngiliz ordusudur; onunla savaşmak, yeni kurtarılmış vatanın tamamını tehlikeye sokabilir!
Sonradan açığa çıkan İngiliz belgeleri gösteriyor ki, direnebilseymişiz, Musul’u paylaşarak güvenli bir sınır çizebilir, petrolden de okkalı bir pay alabilirmişiz! Ama savaş yorgunuyduk, Ankara “bir an önce sulh” istiyordu. Doğu’dan kopmuş ama Batı’da henüz ittifaklar kuramamış yalnız bir ülkeydik o aşamada... Ve nihai darbe, 1925’te Şeyh Sait İsyanı!
Musul, 1926’da pek ‘ucuza’ gidecekti!
Musul dışında, Lozan’ın sağladığı ve yol açtığı başarılar büyüktür.
Lozan fevkalade öğretici bir diplomasi kitabıdır; cepheden masaya, bütün yazanlarını saygı ve rahmetle anıyorum. (Taha  Akyol)

 

SİGARA ' sız  temiz  çevre, temiz  toplum,  sağlıklı  yaşam  için  elele...

. . ..  NE  KADAR  TEMİZ  İSEN, O  KADAR  İNSANSIN  . . .

Çevrimdışı A.ÜSTÜNBAŞ

  • Deneme Mod
  • *
  • İleti: 4388
  • Rep Puanı: +112/-0
Ynt: LOZAN ZAFER Mİ, HEZİMET Mİ ?. ( Yazan : Taha Akyol )
« Yanıtla #1 : Ocak 21, 2011, 09:40:51 ÖÖ »
     :bayrak:   Lozan Barış Antlaşması Ve Önemi    :!:

Lozan Antlaşması, 24 Temmuz 1923 tarihinde İsviçre’nin Lausanne (Lozan) şehrinde, Türkiye Büyük Millet Meclisi temsilcileriyle İngiltere, Fransa, İtalya, Japonya, Yunanistan, Romanya, Bulgaristan, Portekiz, Belçika, S.S.C.B ve Yugoslavya temsilcileri tarafından, Lozan Üniversitesi salonunda imzalanmış barış antlaşmasıdır. Lozan Antlaşması nin yazılması için düzenlenen Lozan Barış Konferansı 8 ay sürmüş ve Türk tarafının kayıtsız şartsız bağımsızlık talebi nedeniyle çetin geçmiştir. Görüşmelerde Türkiye'yi temsil eden İsmet Paşa başkanlığındaki Lozan Barış Konferansı üyelerinin rolü büyüktür.
I. Dünya Savaşı sonrasında İtilaf devletlerince Osmanlı Devleti’ne imzalatılan Sevr Antlaşmaıması neredeyse devleti haritadan silmiş ve egemenliğini ciddi biçimde sınırlayan hükümlere yer vermiştir. Atatürk önderliğinde Milli Mücadele'ye başlayan Türk ulusu savaş meydanlarında büyük zaferler kazanmış ve Lozan Antlaşması ile siyasi ve hukuki alanda tescil etmiştir.
Uluslararası kabul pek çok yönden önem taşımaktadır. Öncelikle, Türkiye'nin bağımsız ve eşit bir devlet olarak uluslararası topluma kabul edilmesi sağlanmıştır. Lozan ile Misak-ı Milli hedeflerine çok büyük ölçüde ulaşılmıştır. Lozan Konferansı sırasında kapitülasyon olarak nitelenen ve ülkenin iç işlerine karışma yetkisi veren ayrıcalıklar uzun süre tartışılmıştır. Sonuçta kapitülasyonların kaldırılması ve Osmanlı borçlarının ödenmesinin makul bir takvime bağlanması kararlaştırılmıştır. Antlaşma, bu açıdan bir ekonomik bağımsızlık belgesi olma özelliğine de sahiptir.
Ayrıca Lozan, yaklaşık yüzyıldır devam eden Türk-Yunan çatışmasını sona erdirerek, ulaşılan barışla iki ülke arasında bir denge oluşturması bakımından da önem taşımaktadır.
I. Dünya Savaşı sonunda galip güçlerce dikte ettirilen ve ağır şartlara sahip barış antlaşmaları II. Dünya Savaşı'na zemin hazırlarken, Lozan'da karşılıklı pazarlıkla barışın güvencesini oluşturan bir düzenleme yapılmıştır. Bu nedenle, savaşı bitiren antlaşmalar içinde halen uygulanan sadece Lozan'dır. Tabiatıyla, bunda Türkiye'nin Atatürk'ün belirlediği ''Yurtta Sulh, Cihanda Sulh'' ilkesine sadık kalması ve Lozan Antlaşmasının hükümlerinin uygulanmasında da bu ilkeyi gözetmesinin rolü büyüktür.
Türkiye Cumhuriyeti'nin temel nitelikleri, Lozan Antlaşmasında da yer almıştır. Buna göre, ülkesi ve ulusuyla bölünmez bir bütün oluşturan Türkiye'de yaşayan ve Türk devletine vatandaşlık bağıyla bağlı olan herkes eşit ve aynı haklara sahip Türk ulusunu oluşturmaktadır. Antlaşmada Türkiye'de yaşayan Hıristiyan kökenli Rum ve Ermeniler ile Museviler azınlık olarak tanımlanmış; mal, mülk ve ibadet hakları güvence altına alınmıştır.Antlaşma ile Türkiye ile Yunanistan arasında nüfus mübadelesi yapılmasına karar verilmiş, bunun sonucunda 1924 yılında yaklaşık bir milyon Hıristiyan-Rum Yunanistan'a, beş yüz bin Müslüman-Türk de Türkiye'ye göç etmiştir.
  :-*   SINIRLAR
· Türkiye Suriye sınırı, Fransızlarla imzalanan Ankara Antlaşması'na göre kabul ediliyor.
· Irak sınırı: Musul üzerinde antlaşma sağlanamadığı için bu konuda İngiltere ve Türk Hükümeti kendi aralarında görüşüp anlaşacaklardı.
· Türk-Yunan sınırı Mudanya Ateşkes Antlaşması'nda belirlenen şekliyle kabul edilmiştir. Meriç Nehri'nin batısındaki Karaağaç istasyonu ve Bosnaköy, Yunanistan'ın Batı Anadolu'da yaptığı tahribata karşılık alınacak savaş tazminatına karşılık elde edilmiştir. Ayrıca Gökçeada ile Bozcaada bizde, diğer Ege adaları Yunanistan'da kaldı. Yunanistan, Türk sınırına yakın olan adalarda asker bulundurmayacaktı.
· Kapitülasyonlar: Tamamı kaldırıldı (En büyük siyasi başarı)
· Azınlıklar: Tüm azınlıklar Türk uyruklu kabul edilerek hiçbir şekilde ayrıcalık tanınmayacaktı. Batı Trakya'daki Türklerle İstanbul'daki Rumlar dışında Anadolu ve Doğu Trakya'daki Rumlar ve Yunanistan'daki Türkler mübadele edileceklerdi.
· Savaş Tazminatları: I.Dünya Savaşı nedeniyle istenen savaş giderlerinden kurtulunmuştur.
· Devlet Borçları: Osmanlı borçları, Osmanlı İmparatorluğu'ndan ayrılan devletlere bölüşüldü. Türklere düşen bölüm taksitlendirme ile kağıt paraya göre ödenecekti. Düyun-u Umumiye de böylece tarihe karışmaktadır.
· Boğazlar: Boğazlar, üzerinde en çok tartışılan konudur. Sonunda geçici bir çözüm getirilmiştir. Buna göre askeri olmayan gemi ve uçaklar barış zamanında boğazlardan geçebilecekti. Boğazların her iki yakası askersizleştirilip, geçişi sağlamak amacıyla uluslararası bir kurul oluşturulmasına ve bu düzenlemelerin Milletler Cemiyeti'nin güvencesi altında sürdürülmesi kararı alınmıştır.(Montrö Boğazlar Sözleşmesi'nde değiştirilmiştir.)
· Musul, Erbil Boğazlar ve Hatay kıbrıs ege adaları sorunları Lozan'da çözülemeyen sorunlardır.
   :-* ÖNEMİ  !!
· Bir çok sınır problemi çözülerek Türkiye'nin ve komşularının barış içinde yaşaması sağlanmıştır.
· Misak-ı Milli sınırları büyük ölçüde sağlanmıştır.
· Türkiye tarihinde yeni bir dönem başlatmıştır. Sevr Antlaşması geçersiz kılınmıştır.
· Türk ulusu adına, I. Dünya Savaşı'nı bitiren antlaşmadır.
· Yeni Türk devleti Dünya'daki devletlerin çoğu tarafından kabul görmüştür.
· Türkiye tarafından konulan koşullara Dünya devletleri uymak zorunda kalmışlardır.
· Türk ulusunun tam bağımsızlığı kanıtlanmıştır.  
   KAYNAK  :  İNTERNETTEN  ALINTI . 21.01.2011  
SİGARA ' sız  temiz  çevre, temiz  toplum,  sağlıklı  yaşam  için  elele...

. . ..  NE  KADAR  TEMİZ  İSEN, O  KADAR  İNSANSIN  . . .